|
Siyasete çekilen yeni Kılıç

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın seçim barajıyla ilgili bireysel başvuruları değerlendireceklerini söylediği konuşması; şimdiye dek O’nu savunanlar tarafından yetki ve sorumluluk üzerinden asla tartışılmadı. Peki, ne yapıldı? Seçim barajının ne kadar büyük temsil sorunu yarattığından girilip; geçtiğimiz Nisan ayında Kılıç’ın AYM açılış töreninde yaptığı konuşma referans gösterilerek Erdoğan-Haşim Kılıç çatışmasından çıkıldı.

Onlara baksanız, yıllardır mesaisinin önemli bir bölümünü Cumhuriyet tarihinin en büyük barışını kurmaya adamış ve adamakta olan Erdoğan çatışma siyaseti güden ve kariyerinin her döneminde düşmanlar belirleyen, o düşmanlıklar üzerinde yol alan bir siyasi figür ve Kılıç da bu yüzden hedef seçildi. Anlayacağınız yani, mesele yine gelip Erdoğan’ın “ne kadar da sert” karakterine dayandı.

Bana kalırsa; son 12 yılda, 27 Nisan adıyla bilinen 1 e-muhtıra; AK Parti’ye açılmış ve direkten dönmüş 1 kapatma davası; bizzat Erdoğan’ın şahsını hedef almış bir Gezi kalkışması; yine başarısız bir siyasete müdahale denemesi olarak 17 Aralık girişimi; Barış sürecini dinamitleyeyazan Kobani kalkışması gibi “badireler” atlatan; hatta şu anda bile her ağzını açtığında yerel aşağılamalara eklenen “Sultan, Diktatör, Otoriter” gibi küresel küstahlıklara muhatap olan Erdoğan’ın, çatışma siyasetini tercih edecekse bile kendine yeni bir düşman yaratması gerekmiyor. Sanırım yeterince düşmanı var, değil mi?

Çatışma da, siyasette bir iletişim yöntemi olarak hiç de gayri meşru ya da denenmemiş bir yol değildir üstelik, ama “kendine yeni düşmanlar yaratıyor” demek suretiyle Erdoğan’ı çatışmacılıkla suçlayarak Kılıç’ın söylediklerinin tartışma zeminini kaydırmak; 2002’den bugüne meşru siyasetin atlattığı darbe tehlikelerini görmemek-göstermemek olduğu kadar, -tıpkı eski güzel günlerde olduğu gibi- son derece kurnaz bir yöntemle, siyasetin sorunlarına çözümü siyaset dışı mecralarda aramak anlamına gelir.

Zira bugün Türkiye’nin hararetle tartışması gereken konu yüzde 10 barajı ya da Erdoğan’ın-Kılıç’la çatışması değil; Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yetki ve sorumluluk alanına giren tartışmalı bir konunun AYM’nin kararıyla belirlenip belirlenemeyeceğidir. Bugünlerde bunu destekleyenlerin, aynı AYM’nin vaktiyle verdiği parti kapatma davalarını da desteklediğini hatırlatalım. “Yüzde 10 barajının kaldırılması başka, Parti kapatmak başka; biri siyasette temsili güçlendirmek, diğeri siyasette temsili boğazlamaktı” diyecekler çıkabilir. Ama konuya içerikten bağımsız bakıldığında, ikisinin de teknik olarak, yasama organının alanına giren bir siyasal tartışmaya AYM müdahalesi olduğunu teslim etmek gerekir.

Pek çok hukukçunun görüşüne göre bu durum; yani AYM’nin seçim barajıyla ilgili bireysel başvuruyu görüşmesi, siyasi sonuç almaya yönelik bir çalışma ve kanunda yer alan seçim barajı ve benzeri konuların bireysel başvuruyla belirlenmemesi gerekiyor. Çünkü normal şartlar altında, AYM’ye yasama işlemlerine dair bireysel başvuru yapılamıyor, AYM’nin de kanun iptal etme gibi bir yetkisi bulunmuyor.

Yüzde 10 barajına gelince; bendenize göre de düşürülmesi gerekiyor. Birincisi, belli ki en çok HDP’ye yarayacak olan “seçim barajının düşürülmesi” konusunda adım atmak, en çok, çözüm sürecini başlatan ve bir bebek gibi kollaya kollaya bugüne getiren AK Parti’ye yakışır. İkincisi, her ne kadar halkı sokağa çağıranların Kobani eylemlerinde kaybedilen 40 can için henüz güçlü şekilde nedamet getirdikleri duyulmadıysa da; Öcalan denetimindeki güçlü bir HDP’nin barış sürecine daha güçlü bir katkı sunabileceği ihtimali hiç de uzak bir ihtimal sayılmaz. Kaldı ki, barajın indirilmesi en başından bu yana AK Parti’yle ilgili yürütülen “samimiyetsiz” eleştirilerini de bertaraf edecek ve moral olarak elini yükseltecektir.

Ama işte bütün bunlar AYM’nin değil, Meclis’in işi.

Yoksa, seçilmişin alanına müdahalenin aklileştirilmesinin bin türlü yolu var; müteaddit tecrübelerle biliriz...

#Haşim Kılıç
#AYM
#Erdoğan
9 yıl önce
Siyasete çekilen yeni Kılıç
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi