|
Yıl uzar yüzyıl olur

Evet, 2014 sayısal olarak 2013’ün ardılıydı, ama siyasi olarak da sanki ülke yeni bir yıla girmemişçesine, 2013’ün devamı olarak geçti gibi...

2013 biterken yapılan 17-25 Aralık operasyonları 2014’te olan biten neredeyse her şeyin belirleyeniydi. 30 Mart yerel seçimlerinde AK Parti’nin kazandığı ezici başarı, 17 Aralık’la hedeflenen niyetin tutmadığı ve toplumda da ciddi bir karşılığının da olmadığı tezine ne derece güçlü karine olduysa, Erdoğan’ın Ağustos 10’da tek başına girdiği Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanıp köşke çıkması da, paralellerin toplumu manipüle etme hesaplarının tutmadığının en belirgin kanıtlarından biriydi.

Bu noktadan bakıldığında 2015 de, 2014’ün devamından başka bir şey olmayacağa benziyor. Zira, 14 Aralık’ta bazı gazeteciler ve polislere yapılan operasyon ve yeni yıla girmeye günler kala emir ve direktifleri başka bir merkezden aldıkları suçlamasıyla soruşturmaya uğrayan savcılar örnekleri de gösteriyor ki, 2015 yılı devletin birliğine karşı cesaret edilen kalkışmaya yönelik, hesap vermelerin yılı olacak.

Cemaat çok ciddi oranda itibar, destek ve güç kaybına uğramasına rağmen, bana kalırsa seçimlere doğru dozajı yükselterek 2013’te başladığı muhalefeti sürdürecek. Aslında buna ne kadar muhalefet denir, denir mi hatta; emin değilim ama “ameliyat başladı, ilaç tedavisine dönülemez” lafının sahibi; görünen o ki kendisine ölümüne bağlı olanları son nefere dek harcatma bedelini ödeye ödeye savaşına devam edecek.

“Halk ekmek yoluyla toplumu büyülüyorlar” şeklindeki komikliği de aşan durumun gösterdiği üzere, söz konusu grup, 2015’te de kâh acemlerin muta nikahları kâh başka yollarla devlete sızmış olduğundan; MİT’in ve hatta IHH gibi yıllardır kimseye yardımdan başka bir şey yaptığı görülmemiş olan bir kurumun el Kaide'yle bağlantılı olduğundan; Peygamber’in devlet içindeki adamları yoluyla hükümet düşürmeye çalışan bu gruba destek ziyaretleri yaptığından; büyüden; bedduadan; kahramanlık menkıbelerinden bahsede bahsede küçülmeye, yalnızlaşmaya devam edecek.

Tahminim; 2015, Erdoğan’ın Batı tarafından eleştirilmesi, sultanlıkla, otoriterlikle, tek adamlıkla; diktatörlükle suçlanması açısından da süreklilik arz edecek. Ama görünen o ki, bu ithamlarda bulunanların ülkelerindeki ırkçılıklar da devam edecek... Dolayısıyla Batı merkezli evrensellik iddialarından, başarısız birlikte yaşama pratiklerine, eşitliğin yerine geçmesi gereken farklılığın neden Batı medeniyetinde yer bulamadığından, çoğulculuk fikrine ne olduğuna dek, Batı’ya yönelik 2014’te başlayan ırkçılık eleştirileri; Irak Savaşı sonrasında olduğu gibi, temel değerler tartışmaya açılarak devam edecek; belki de, hukuk adına yapılan her uyarı, eşitlik adına sallanan her parmak “önce kendi kapınızın önünü süpürseniz?” şeklindeki haklı cevaplarla refüze edilecek. İşler daha da karışırsa New York Times manşetlerine, Alman basınına gülünüp geçilecek.

Türk siyasetinde AK Parti’nin yok edilmesine, o olmuyorsa zayıflatılmasına yönelik olarak sağdan soldan muhaliflerin bir araya gelerek güncellediği “böl-yönet” stratejisi bu kez Başbakan Davutoğlu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan üzerinden yürütülecek. Herkesin bildiği gibi önceki yıl da uygulanan bu plan, 2015’te de AK Parti’nin kendisinden başka bir rakibi olmadığını ve uzun bir süre de olmayacağını bir kez daha tescilleyecek.

2015’te bir daha olmamasını umduğumuz şeyler de var elbette: Mesela maden kazaları... Mesela kurban eti dağıtmaya giderken öldürülen Yasin Börü, ekmek almaya giderken öldürülen Berkin Elvan, Berkin’in cenaze töreninin ardından çıkan sokak olayları sırasında DHKP-C militanları tarafından öldürülen Burak Can Karamanoğlu gibi çocuk ölümleri... Mesela kürsüye çıktığı anda siyasilerden rol çalmaya soyunan bürokratlar... Mesela İstiklal Marşı şairinin şiirlerinden bihaber Cumhurbaşkanı adayları...

İyi yıllar, yeni yıllar...

#17-25 Aralık
#Erdoğan
#Cemaat
#operasyon
9 yıl önce
Yıl uzar yüzyıl olur
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı