|
Akıntıda savrulmak

Fikir, insanın kendini adamaya niyet ettiği bir şeyin fikridir. Böyle olunca insan o fikri merkez alarak onun etrafında kafa yorar.

Eğer insanın onu bir hedefe yöneltecek bir fikri yoksa ve o fikir dış âlemde bir gerçekliğe tekabül etmiyorsa, aklına gelişigüzel takılıveren hayalciklerin ardından koşuşturur. Aslında, bu, bir koşuşturmaca bile sayılmaz. Belli bir hedefe yönelmediğin için, hava şartlarının oluşturduğu akıntıya göre bir yerden bir başka yere doğru savrulur.

Besbelli ki, konjonktürün gerektirdiği bir savrulma imkân âleminde her zaman varbulunabilir. Ancak buradaki savrulma karşısında, savrulan kimse bilinç sahibidir. O, gerçekte, yöneldiği hedefin neresinde durduğu, hedefe olan mesafesinin ne olduğu hususunda bir fikir ve bir bilinç sahibidir. Oysa belli bir hedefe yönelmeksizin savrulan kimsenin nirengi noktaları belli olmadığından, o, ne halen üzerine ayağını bastığı mekânın adresini bilir, ne de belli bir hedefe göre hangi koordinatta yer aldığını: ha sonsuz bir kum çölünün ortasındaki fırtınada kumların arasında olmuş; ha bir cangılın meçhul bir köşesinde yolunu yitirmiş...

Savrulma hali siyaset dünyasında da aynen geçerlidir.
Belli bir tasarıyı gerçekleştirmek üzere yola çıkmış olanla, kafasında veya elinde herhangi bir tasarı olmadan yola çıkmış olan arasındaki çatışkıda gözlemlenebilir bu ikisinin farkı...

Birincisi yolunu kolay kolay yitirmez. Belki gecikmesi olabilir, belki hedefe doğru yürürken akla gelmedik mânialarla karşılaşabilir. Ne ki, hedef, önünde somut olarak durduğundan, yolunu yitirmez. Mânianın mahiyetine göre belki yolu biraz sarpa sarabilir, belki biraz dolaşık yollara sapması gerekebilir, fakat hedef somut olduğundan eninde sonunda o, oraya doğru olan yürümesini sürdürür.

Ama berikinin elinde bir müşir yoktur.

O, hava şartlarına göre bir yürüme tutturmuştur ama havanın en küçük değişimi, bir lodos, bir rüzgâr, onun istikametini şaşırtır. Esasen adamımızın belli bir istikameti olmadığından, o, hava şartlarına göre savrulur. Çıkıştaki amacı belirlenmiş olmadığından, çıktığı kapı ona Doğu istikametini gösteriyor idiyse, şimdi şartların sürüklemesine göre pekâlâ Kuzeye veya Batıya savrulmuş olabilir. İşin trajikomik yanı şurada: adamımız için istikametin de önemi yoktur. Bakarsın hava şartları onu bir çatı kirişine sığınmaya mecbur bırakmışsa, o, sığındığı o yerden de memnunluk duyabilir. Orada kendini emniyette hissettiği sürece...

Siyasal hayatın hareketli ortamından geçildiği bir ortamda her görüşten politikacının çağrı konfetisi ortalığa saçılıyor. Reel bir temele istinat etmeyen çağrılarla, reel bir temele dayanan çağrıların farkı, gören göz için hemen seçilebiliyor.

Kendi hedefini tayin etmede acze düşenlerin başkası için hedef tayin etmedeki beceriksizliği ise söylem düzleminde bile kendini belli ediyor.

#fikir
#insan
#rasim özdenörenin yazıları
9 yıl önce
Akıntıda savrulmak
Rahmet ve merhamet
Mesele baraj değil, sen hala anlamadın mı?
Avrupa: Olmayacak bir dua...
Efendimiz’in (sav) Teravihi
Ne olacak bu anne babaların hali?