|
Beklemek, durmadan beklemek
“Beklemek, her zaman beklemek! Hiçbir zaman arzularını elde etmemiş olmak için!... İşte kadın böyle bir varlıktır.” (André Suarez, Üç Büyük İnsan, Dostoyevski-Pascal-İbsen, çev: Tahir Yücel, Hece Y. s. 44, Ank. 2008).

Suarez, bu betimlemeyi Dostoyevski’nin ağzından yapıyor.

Bana kalırsa, bu betimleme âşık için de geçerlidir.

Âşık, bekleyen insandır.

Sözün burasında Necip Fazıl’ın Bekleyen şiirini anımsamamak mümkün mü!

İşte:

“Ne hasta bekler sabahı

Ne taze ölüyü mezar

Ne de şeytan bir günahı

Seni beklediğim kadar

Geçti istemem gelmeni

Yokluğunda buldum seni

Bırak vehmimde gölgeni

Gelme artık neye yarar”

Aşkın Diyalektiği adını taşıyan kitabımızda aşkı “kavuşma iştiyakı” olarak anlatmaya çalışmıştım.

Kavuşma iştiyakının arka yüzü beklemedir.

Âşık o nedenle, kavuşma iştiyakıyla bekler. Ama kavuşma asla vaki olmaz... Vaki olduğu sanıldığında da vaki olmaz. Çünkü aşığın kavuşma iştiyakı sönmez.

Bu son cümlemiz Dostoyevski’nin ağzından ifadesini “arzularını elde etmemiş olmak için” ibaresiyle ifadesini buluyor. Şu farkla ki, Dostoyevski’nin salt kadın için kullandığı bu ifade bizim dilimizde tüm âşıklar için geçerli kılınıyor.

İki anlayış tarzı arasında mutlaka bir fark görmek isteyenler için belki şu ayrımı gözetebiliriz. Dosto âşık olsun olmasın tüm kadınları bekleme halinde tasavvur ve tahayyül ediyor. Bizse, durumu âşığın bir özelliği halinde vurguluyoruz.

Necip Fazıl’ın, maşukunun artık gelmesini istemediğini beyan eden ikinci kıtadaki ifadesi de, sanırım tezimizi destekliyor. Maşuku, onun yokluğunda bulmuş olma ne demek? O yokken de onunla olma ya da onu bekleme halindeyken de onunla olma değil mi? Maşuk, âşığın vehminde varlığını sürdürüyor...

Şimdi sözünü ettiğimiz aşk yatay düzleme ait, yani insanlar arasındaki aşk ilişkisi... Olayın dikey boyutunda yani insan tanrı boyutundaki aşk ilişkisinde kavuşma iştiyakı çok daha yakıcı ve somut biçimde ortaya çıkıyor. Tanrıya en çok yaklaşan onun Resulü, Habibullah... Miraç o buluşmada “kabe kavseyn” olarak betimleniyor... Yani iki yay mesafesi aralığında... İşte o iki yay aralığındaki mesafe asla kapanmıyor; ne insanlar âleminde, ne tanrısal düzlemde...

O mesafe kapansa n’olur? Helak.. helak olur... Her şey biter, sıfırlanır, ademe irca olur…
#Dostoyevski
#Necip Fazıl Kısakürek
#kadın
9 yıl önce
Beklemek, durmadan beklemek
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı