|
Bir kaşık su, fırtına ve sonuç
Bir kaşık suda kopartılmak istenen fırtına...

Sebebi ne ola ki?

İnsan, bir an düşünüyor: bir kaşık suda fırtına kopartılabilir mi? Ama erbabı yapıyor işte... Görüyoruz...

Üstat Necip Fazıl, bazı küçük beyinlilerin şamatasını hoparlöre bağlanmış sinek vızıltısı diye tanımlardı. Aynen...

Bazı mahfiller tarafından koparılan gürültü, sinek vızıltısının hoparlöre bağlanmış halidir...

Türkiye’den talebi olanlarla talepkâr görünenler şimdi aynı kulvarda birerli kol halinde sıralanmış durumda...

Türkiye’den bazı taleplerde bulunanlar daha çok onun himayesini elde etme zımnında bir girişimde bulunmak istiyor. Fakat Türkiye’nin şimdiki aktüel diplomasisi bu talebe olumlu cevap vermeyi geciktiriyor. Belki koşulların oluşmasını bekliyor.

Öte yandan taliplerle talepkârları aynı noktada buluşturan çıkar kaynakları farklı konumlarda yer alıyor.

Türkiye’nin himayesini talep eden dış diplomasi odakları, 2009’dan sonra (“one minute” olayı sonrası) Türkiye’nin takındığı reddiyeci tavrın bir önceki statükoya trasferini gerçekleştirmek istiyor. Türkiye ise bu açıdan aceleci davranmamayı tercih ediyor.

Ama onlarla aynı kulvarda görünen dâhili muhalefet ne istiyor?

Dâhili muhalefet, ilginçtir, hiçbir şey istemiyor. Bir şey hariç: hükümet düşsün!

Fakat hükümeti düşürmek için proje üretiyor mu? Hayır!

Peki, ne yapıyor? Fitne üretiyor.

Dâhili muhalefet, 1946’dan bu yana bir tek proje üretmemiştir. O, sürekli ideolojik platformda laf üretmiştir. Fiziki yatırım konusunda ise, teşebbüs edilen her yatırımı köstekleyici, önleyici, çelmeleyici bir rol üstlenmeyi sevmiştir. Çünkü aklı ancak o kadarına ermiştir, eriyor. Fitneye ve entrikaya...

Halen de, işbu muhalefetin lideri konumunda duran zat ancak şunu söylüyor: “Bana birkaç yıllık (o, dört yıl diyor) mühlet verin, bakın devlet nasıl yönetilirmiş göstereyim. Devletin nasıl yönetileceğini adımın Kemal olduğunu bildiğim kadar biliyorum.”

Tamam, güzel de, önerdiğin, öngördüğün bir tek projenin adını verebiliyor musun? Yok.

Muhalefetin tek projesi varsa, o da, iktidar partisinin projelerinin önüne takoz koymaktır.

Ama üzgünüm, muhalefet adına üzgünüm, insanlar boş lafa, gevezeliğe pirim vermiyor. Oy dersen, onu hiç vermiyor. 1946’dan bu yana gelmiş geçmiş tüm seçimler bunu kanıtlamıyor mu?
#rasim özdenörenin yazıları
#yeni şafak köşe yazarları
#türkiye
#siyaset
9 yıl önce
Bir kaşık su, fırtına ve sonuç
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’