|
Çok yönlü bir kongrenin ardından

Milli Eğitim Bakanlığı 28-30 Kasım 2014 tarihleri arasında Antalya’da I. Eğitim Kongresi’ni düzenledi. Kongrenin amacı, görebildiğim kadarıyla, Bakanlığa resmî argümanlar sağlama yerine, eğitim konusunda ilgili uzmanlara veya alanın uzmanı olmamakla birlikte o alanda düşüncesi olanlara, serbest bir platform açmaktı. Böylece katılımcıların serbest platformda geliştirdikleri düşünceleri, resmî alanda hizmet verenler nezdinde ufuk açıcı bir işlevi yerine getirmiş olacaktı.

Bizim de onur konuğu ve konuşmacı olarak çağrılı bulunduğumuz Kongre’de protokol konuşmalarından sonra “açış konuşması” yapma fırsatı tarafımıza lütfedildi.

İtiraf etmeliyim ki, yapacağım konuşmanın sınırlarını açıklıkla bilmeme rağmen tedirginlik hissinden kendimi alıkoyamıyordum. Çünkü konuşmamın bazı bölümlerinin “fincancı katırlarını” ürküteceğini düşünüyordum. Ancak tedirginliğim boşunaymış. Söylediklerim salt ilgiyle değil, aynı zamanda onanarak karşılandı.

Konuşmamın birinci bölümünde eğitimin felsefe bağlamında anlamını tanılamaya çalıştım. İkinci ve pratik bağlamda ise günümüz Türkiye’sinde eğitimin temel sorunlarını belirlemeye yöneldim.

Günümüz Türkiye’sinde eğitimin karşılaştığı darboğazların şu ana başlıklar altında özetlenebileceğini düşündüm: 1. Tüm uğraşlara rağmen eğitimin kalitesi niçin yükseltilemiyor? Çünkü halen 1930’lu yılların tektip insan yetiştirme hedefinden vazgeçilmiyor. 2. Gerçek anlamda özel okulun olmadığı, fakat dershanelerin iş gördüğü bir garip eğitim sistemi yürürlüğünü sürdürüyor. 3. Anayasa ve bilhassa Tevhidi Tedrisat Kanunu özel okul ve özel üniversite açılamasını engelliyor. Her ne kadar zahiren özel okul ve vakıflar marifetiyle kurulmuş özel üniversitelerin faaliyetleri öne sürülse bile, bu ülkede, özel okul ve özel üniversite adıyla anılan okullar ve üniversiteler gerçekte özel kişiler marifetiyle işletilen devlet okullarıdır. Bir okulun veya üniversitenin özel sayılabilmesi için tedrisat programını kendisinin belirlemesi gerekir. Yasa bu imkânın önüne geçmiş durumda... 4. Türkiye’de özel okul, özel üniversite olmadığı için, piyasanın ihtiyaç duyduğu insan gücü niteliği ile bu okulların piyasaya arz ettiği insangücü niteliği arasındaki açıklık kapatılamıyor. Okul ve üniversite mezunları iş bulmakta zorlukla karşılaşırken, özel teşebbüs de istediği nitelikte eleman bulamama sıkıntısı yaşıyor. Özel okul açma imkânı olsa, bu okullar piyasanın istediği nitelikte insan yetiştirmek üzere tedrisat programı hazırlamakta güçlük çekmez.

Bunlar, bizim, üzerinde düşünülmesini önerdiğimiz başlıklar oldu.

Konuşmamızdan sonra ara verildiğinde Eser Karakaş’la karşılaştık. Eser Bey, konuşmama egemen olan fikrin tümüne katıldığını ifade etmekle birlikte, meslek okulları konusunda serdettiğim görüşlere ciddi itirazlarının bulunduğunu söyledi. Bense, öğrencinin meslek okullarına yönlendirilmesinin hem piyasanın ihtiyaç duyduğu ara eleman yetiştirme bakımından, hem de üniversiteye olan hücumun seyreltilmesi açısından gereğini vurgulamaya çalışmıştım. Eser hocayla o daracık zaman aralığında bir meseleyi tartışma fırsatı bulamayacağımı bildiğim için sadece onu dinlemekle yetindim ve söylediklerinden yararlanmaya çalıştım. Ancak sanırım konuya iki farklı perspektiften baktığımız ortada görünüyor. Eser hoca, konuyu gazetedeki yazısında da dile getirdi (I. Eğitim Kongresi, Star, 30 Kasım 2014 Pazar).

Bu kongrenin benim açımdan taşıdığı başat ve önde gelen özelliği, daha 5-10 yıl önce ancak kapalı kapılar ardında fısıltıyla konuşulan meselelerin şimdi meydanda ve alenen konuşulabilme imkânına zeminin hazır olduğu noktasında açığa çıkıyor. Bu durum da fikir ve konuşma özgürlüğü konusunda kat edilen mesafeyi gözler önüne seriyor.

Kongrenin düzenlenmesinde öncülük eden Milli Eğitim Bakanı Sayın Nabi Avcı’yı, MEB Müsteşarı Sayın Yusuf Tekin’i, Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü Sayın Ömer Faruk Yelkenci’yi, MEB Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Yusuf Okumuş’u ve bu geniş organizasyonu aksatmadan yürüten tüm emeği geçenleri kutluyorum.

#Antalya
#MEB
#Nabi Avcı
9 yıl önce
Çok yönlü bir kongrenin ardından
Veli Küçük ve Çetin Doğan...
Barışı tekmelemek ..
Orman mühendisi yolda kalmaz
Kapanışa yakıştı
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…