|
Taksim inadı ya da statükoya abanmak
Şimdi eğri oturup doğru konuşalım. 1 Mayıs kutlamasının Taksim'de yapılmasında ısrar ve inat edenler kim? Bazı marjinal gruplar, değil mi? Peki onların ardına takılanlar, onlar kim? Bu marjinal grupların arkasına saklananlar ise CHP ile HDP...

Kamu düzeni ve asayiş açısından isteyenin istediği yerde toplanmasına cevaz verilebilir mi? El cevap: hayır! Kamu düzeni ve huzuru açısından onlara toplanacakları yerler gösterilmiştir. Buna rağmen illa Taksim diye ısrar etmenin iyi niyetle açıklanabilecek bir yanı var mı?

Nitekim “...1 Mayıs kutlamalarını bahane ederek Taksim Meydanı'na girmeye çalışan bazı marjinal grupların halkın huzur ve güvenini bozmak istediği denetlemeler esnasında ortaya çıkarılmıştır. Taksim Meydanı'na gitmek isteyen bu grupların üst aramaları ve kontrollerinde çok sayıda patlayıcı ve yakıcı madde bulunmuş ve bunlara el konmuştur. Yapılan çalışmalar neticesinde saat 16.00 itibarıyla, 2 adet ses bombası, 1 adet silah, 54 adet molotofkokteyli, 5 adet havai fişek rampası, 6 adet sapan, 6 adet maske, 1 adet telsiz ve 1 adet kar maskesi ele geçirilmiştir. 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü kutlama gerekçesiyle yasa dışı eylemleri belirlenen 203 kişi gözaltına alınmıştır. Yaşanan olaylarda 6 emniyet mensubu ve 18 gösterici yaralanmıştır.” (Dünya Bülteni Haber Portalı, 01 Mayıs 2015 Cuma).

Hal böyleyken CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, 1 Mayıs kutlamalarına ilişkin, “İnsanların mutluluğundan niye birileri endişe duyuyor?” diye sorabiliyor ve devam ediyor: “Demokrasiyi geliştirmemiz, insanların kucaklaşmasına imkân sağlamamız lazım. İşçisi, memuru, emeklisi bir araya gelecekler, bayram kutlayacaklar. Bunu yasaklamanın mantığı yok" diyor. (a.g.y.).

Beyefendi olayı hâlâ görmek istemiyor. İnsanların kucaklaşması ses bombaları, molotofkokteylleri, sapanlar, havai fişeklerle mi sağlanacak? Yasaklanan, insanların kucaklaşması değil, silahlar...

Yıllardır devam eden işbu 1 Mayıs hırçınlığının arkasında daha köklü bir zihniyetin yattığını teşhis etmemiz gerekiyor. 1 Mayıs'ta çatışan taraflar hangi zihniyeti temsil ediyor? Bir yanda sol görüntüsü altında statükoya abanan gericiler, bir yanda kurulu düzeni bir pozisyondan yeni bir pozisyona sıçratmak isteyen yenilikçi güçler...

Statükocuların kurulu düzeni değiştirmeme hususundaki inattan gözleri öylesine dönmüş ki, farkına varmadan 1930'ların söylemini yinelemekten bile kaçınamıyorlar. HDP'nin Eş Genel Başkanı 1930'ların “Kâbe sizin olsun Çankaya bize yeter!” söylemini anımsatan bir ifadeyle “Taksim bu işlerin Kâbe'sidir” diyebiliyor. Bu sonucu nerden çıkarıyor bilmiyoruz.

Fakat:

Bildiğimiz şu: yenilikçilerin tutuculara her zaman, her yerde galebe çaldığı insanoğlunun evrensel bir kuralıdır. Birilerinin zoruna gitse de, onları çaresizliğe hükümlü kılsa da...
#seçimler
#ak parti
#chp
9 yıl önce
Taksim inadı ya da statükoya abanmak
Hırsız evin içindeyse kilit işe yaramaz
Yaşar Kemal ve vesayet
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’