|
Bu nasıl teslimiyettir?

Mazlumun ahı yerde kalmadı. En azından “Tahşiyecilere” kurulan kumpası az çok herkes öğrendi.

Biz de öğrendik...

Değerli köşe yazarı Mustafa Kaplan’ın henüz piyasaya çıkmamış kitabının kovuşturulduğunu, yazdığı kitaplardan ötürü MS hastası yetmiş yaşındaki Mehmet Doğan ve arkadaşlarının 17 ay mahpus damında tutulduğunu zaten kimsecikler bilmiyordu.

Paralelci takımının tam saha arzı endam ettiği dönemde mahut kumpas maharetle gizlendi.

Gizli olanı veya saklananı bilmemek nihayetinde anlaşılır bir şeydir; ya herkesin gözünün önünde vuku bulanı anlamamak, görmemek, dahası görmek istememek nedir?

Kulakları olduğu halde duymayan, gözleri olduğu halde görmeyen kalbi mühürlenmişlere diyecek söz yok.

Lakin...

Henüz bilinç ölümü gerçekleşmemişleri veya bilinci uyuşturulmuşları sarsmak, hiç değilse baktıklarını görmeye (en güzel sözle) davet etmek icap eder.

Paralelciler, vesayet karşıtı köşe yazarlarına hemen her gün dava açıyor kimsenin kılı kıpırdamıyor ama Taşhiye kapsamında Dumanlı Ekrem’in ifadesine başvuruldu diye heyula kopartılabiliyor.

Bunda bir tuhaflık görmüyor musunuz?

Malumunuz, Taşhiyeciler maruz kaldıkları kumpastan dolayı suç duyurusunda bulundu, savcılık da doğal olarak Dumanlı Ekrem’in ifadesine başvurdu.

Mazlumların şekvasıyla açılan bir soruşturmada adı geçiyor diye hicap edeceğine bir insan nasıl şov yapar; yetmezmiş gibi Washington Post’a yazı yazar?

Nasıl bir haldir bu?

İzan ve insafı hepten kaybetmenin göstergesi midir yoksa bütün Müslümanları terörist gören Murdoch gibilerin dâhil olduğu ırkçı Siyonist medya networkuna güvenin verdiği pervasızlık mı?

Henüz yayımlanmayan kitap yüzünden Mustafa Kaplan ve Ahmet Şık’ı ve yine yazdıkları kitaplardan dolayı Nedim Şener ve Hanefi Avcı’yı içeri tıkmışlardı.

Şimdi de (17 Aralık darbe teşebbüsünden beri) gün geçmiyor ki vesayet karşıtı köşe yazarlarına dava açmasınlar.

Hz. Peygamber’e hakaret edilmesini bile “ifade özgürlüğü” kapsamında görebilen bu paralelci eşhas, yazıp çizdiklerinden yani ifade ettiklerinden dolayı dava açmadıkları kaç tane vesayet karşıtı köşe yazarı var? (Kendilerini eleştirdim diye Dumanlı Ekrem ve Hakan Şükür beni mahkemeye verdi, iyi mi?)

Hiç sıkılmadan hâlâ nasıl “özgür medya” havarisi kesilebiliyorlar?

Bu nasıl cibilliyettir?

Bu köşecikte geçenlerde de dile getirmiştim. Daha geçen ay “Dumanlı Zaman’ı”yla paralel yayın yapan CHP’nin yayın organı Halk TV’nin Genel Yayın Yönetmeni Hakan Aygün, “Ergenekon’un Medya Yapılanmasını Oluşturmak” iddiasıyla “şüpheli” sıfatıyla ifade verdi. (Paralelcilerin arzı endam ettiği dönemde başlatılan ve mahut iddiayla 75 kişinin daha suçlandığı bu soruşturmanın kapatılması için mevzuat gereği Hakan Aygün’ün ifadesine başvurulmuş.)

Memlekette ne kadar yazarçizer varsa yasa dışı dinlendiği belgelerle ortaya çıktı.

Sevgili Çandar’dan BBP Genel Başkanı Mustafa Destici’ye, Aydın Doğan’ın kerimesi Arzuhan Yalçın Doğan’dan “gönüllü penguen” Cemal Hasan’a kadar herkes yasa dışı dinlendi.

İçlerinden biri de çıkıp, siz hangi yüzle özgür medyadan, ifade özgürlüğünden falan bahsediyorsunuz demedi.

Bu nasıl bir sessizlik yahut ne menem teslimiyettir anlamadım gitti.

#Tahşiye
#Mustafa Kaplan
#Mehmet Doğan
#Hanefi Avcı
#Ahmet Şık
9 yıl önce
Bu nasıl teslimiyettir?
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset