|
Herkes bu sonuca sevinmeli

“Çağımız için kutsal olan tek şey yanılsama, kutsal olmayan tek şey de hakikattir” demişti Feuerbach.

İnisiyatifin kaybolduğu yerde ancak ve ancak “yanılsama” başlar.

Her alanda bu böyledir, futbolda bile.

Yanılsama doğası itibariyle gösteri toplumunun envaiçeşit kamuflaj ve makyajıyla maluldür.

Bu köşecikteki “İsyanın adı Trabzonspor” başlıklı yazımda (05.11. 2013, Yeni Şafak) İsmet Özel’in yıllar önce şöyle dediğini aktarmıştım: “Trabzonspor taşralı olmaktan gelen ezikliğin, merkez karşısında ikinci derecede veya gölgede bırakılmış olmaktan sıyrılmak isteyen kompleksli yaranma tutumunun değil, otantik inisiyatifin sembolüdür. Trabzonspor’la birlikte desteklenen şey ihmale uğramışların başarıya olan özlemleri değil, kendilerinde cevher bulunduğuna inananların inisiyatifi elden

bırakmama kararlılığıdır...”

***

Trabzonspor taraftarının malum haksızlığa karşı koyduğu tavır da inisiyatifi bırakmamanın ifadesidir.

Hal böyle olunca futbol baronlarının sahneye koyduğu sonu baştan belli “oyun” ellerinde kaldı.

Ne ki, vazgeçmediler!

Gündüz gözüyle “maskaralıklarını” sürdürdüler; amiyane tabiriyle yerseniz tabii.

Lakin kimsecikler yemedi; yani “mallarının” alıcısı olmadı.

Demem o ki, tribünlerin boş olmasını “passolig”e bağlamak beyhudedir.

Tabela sonuçlarının sahada alınıyor olması da nihayetinde bir “yanılsamadan” ibaretti.

Zaten sonuçlar sadece ve sadece sahada alınsaydı, ölümüne maça giden bunca taraftara değil “passolig” hiçbir şey engel olamazdı.

Hayır yani, nihai sonuçların sahada alınmadığı maçları seyretmek için taraftarlar neden tribünleri doldursunlar?

Futbol baronlarının “oyununu” izlemek için mi?

Evet, daha önce de söyledim, tekrar edeyim: “Trabzonspor’u tutmanın Trabzonlu olmakla alakası yoktur. Trabzonspor’’u tutmak oligarşiye başkaldırmak, statükoya isyan etmektir.”

Ve, şunu da dedim: “Trabzonspor hak etmediği kupayı müzesize koyacağına şimdiye değin aldığı bütün kupaları Faroz’dan denize atacak olanların takımıdır...”

***

Yazık ki yazık son yıllarda Trabzonluların keyfini kaçırdılar. O kadar ki, “Laz fıkrası” bile anlatmaz oldular, kaldı ki yenilerini üretebilsinler.

“Laz Kapital”in yazarı senarist arkadaşım Yılmaz Okumuş geçenlerde bir vesileyle Aziz Nesin’in “Benim Delilerim” kitabının girişinde yer verdiği Bergson’un bir sözünü hatırlattı.

Bergson’un “Bilgeliğin en üst aşaması kendinle dalga geçebilmektir” sözünden mülhem Aziz Nesin şöyle demişti: “Ülkemizin bilge kişileri de Karadenizlilerdir. Çünkü hemen her ortamda Karadeniz fıkralarını ilk kendileri anlatır...”

Trabzonspor’a gönül verenler, özellikle de Trabzonlular son yıllarda öylesine haksızlığa uğratıldı ki, kendileriyle dalga geçebilecek mecalleri kalmadı.

Herkes şunu bilsin:

Trabzonspor’u haksızlığa uğratarak şampiyon olabilirsiniz ama bu haksızlığa son verilmediği müddetçe Türkiye’de kimse futboldan zevk alamaz.

***

Trabzonspor’un Galatasaray’ı Arena’da 3-0 yenmesine başta Galatasaray olmak üzere bütün takımlar sevinmelidir.

Evet bütün takımlar, Beşiktaş ve Fenerbahçe hariç değil. Hatta Türkiye Futbol Federasyonu bile.

Az kalsın bu sevinç de kursağımızda kalacaktı.

Nasıl mı, şöyle: Cardozo’nun plasesini kale çizgisinde Yekta’nın elle tutmasını Attila İlhan’ın “kör kayıkçısı” görürdü, ama hakem nedense “görmedi.” Bereket versin, hemen bu pozisyonun ardından, Medjani’nin kafa şutu Yekta’nın uzanamayacağı yere gitti de “cinayet” önlendi.

Trabzonspor geri dönünce Türk futbolu da (elbette taraftarla birlikte) geri dönecektir.

#futbol
#Trabzonspor
#inisiyatif
9 yıl önce
Herkes bu sonuca sevinmeli
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı