|
Benim hayatım benim kararım; Aşk Yeniden

“Her çıkışın bir inişi olduğu gibi her gidişin de bir dönüşü vardır. Bazen eksilerek bazen çoğalarak. Büyük umutlarla gittiğim Amerika’dan kucağımda 10 aylık bebeğimle dönüyorum. Ne cebimde taksiye yetecek kadar para ne de aklımda babama söyleyebileceğim destekli bir yalan var! Ben artık büyüdüm bu benim hayatım diye bağırırken, sonunun böyle olacağını hiç düşünmemiştim. Keşke çıktığım kapıyı bu kadar sert çarpmasaydım. Bir gün o kapıya döneceğimi düşünseydim. Aşk işte insanın aklını başından alıveriyor.”

Ne kadar dokunaklı sözler değil mi? Hikaye ve senaryo bu sözlerin altını doldurarak devam etseydi yoluna, evet çok dokunaklı idi Aşk Yeniden’in giriş sahnesi. 20’li yaşlarının başındaki Zeynep, aşkının peşinden babasını hiçe sayarak Amerika’ya gitmiş, hamile olduğunu söylediğinde sevdiği adam tarafından terk edilmiş, Amerikan sağlık sistemi dikkate alınınca nasıl olduğu meçhul olmakla beraber doğumu tek başına hastanede gerçekleştirmiş, bebeğini bakıcılara emanet ederek kafelerde bekar anne olarak hayatını kurmaya çalışırken, kendisini çaresiz hissettiği noktada ülkesine baba evine dönmeye karar vermiş. Dönüş uçağında, kucağında bebeğiyle, yaptığı hatadan ders almış bir halde iç hesaplaşmasını yaptıktan sonra babasına söyleyecek yalan karşısına çıktığı an arkasını dönüp gitseydi, evet mantıklı evet dokunaklıydı! Ama bir dakika dramlarda aramakla bulunmayan mantık, akıllı seçimler, bilinçlenme romantik komedide ne arasın!

Uçak türbülansa girdiğinde ayakta olan, kucağında bebeğiyle bir yolcunun kucağına düşen Zeynep’in hayatı baştan aşağı değişti. Babasına söyleyeceği destekli yalan zengin bir ailenin oğlu Fatih tarafından altın tepside sunuldu Zeynep’e: Altı aylığına karım olur musun? Senaryonun iddiasına göre esas oğlan proje çocuktur. Her şeyi kontrol eden anne, oğlunun hayatının her anını planlamış, onun adına kararlar vermiş almış, kiminle evleneceğine dahi karar vererek nişanlamıştır oğlunu. Fatih annesinin güdümünden kurtulmak için Amerika’ya gitmiş, bir kızı sevmiş, evlenme teklif etmiş, fakat kızın ben sana aşık değilim cevabıyla hayal kırıklığına uğramış, kendisine biçilen hayatı yaşamak üzere dönüş yolundadır. Komedi unsuru olarak hikayede yer alan, sahte bayılmalarla sahneleri şenlendiren anne, neden oğlunu proje çocuk olarak yetiştirmiştir de kızına aynı muameleyi göstermemiştir kocaman bir soru işareti. İşle güçle uzaktan yakından alakası olmayan, sorumluluk almaktan kaçınan Fatih için, yaşanacaklara kılıf uydurmak üzere ezber heybesinden çıkartılan bir sıfat proje çocuk.

Havaalanında ikili anlaşır, ailelerine evli olduklarına dair yalan söyleyecek sözüm ona kazandıkları zaman zarfında hayatlarına yeni bir çeki düzen vereceklerdir. Tabii hesaba katmadıkları bir gerçek vardır. Hemen ertesi gün, ilk bakışta aşkın kapılarını çaldığını fark edecekler ve birbirlerinden kopamayacaklardır.

Ailelerin işin içinde olduğu çatışmalı zengin fakir aşkı ve çocuk, reytingde büyük avantaj! Yalan üzerine senaryo inşa etmek, açığa çıkacak endişesi ile gerilim oluşturmak vazgeçilmez malzeme!

Düşünmeden, ailenizi hiçe sayarak aşkınızı yaşayın, bu sizin hayatınız, terk edildiğiniz, yalnız kaldığınız anda karşınıza hayatınızın fırsatı hayatınızın aşkı çıkar diyen senaryo, babalar kaçan kızlarını affetmekte zorlanır ama torun sevgisi her şeyi kolaylaştırır alt metnini oldukça güçlü veriyor. Bir tarafıyla bekar anneliği kutsuyor bir tarafıyla çaresiz bir kadını yabancı bir erkek aracılığıyla kurtarıyor.

Karadenizli, balıkçılık yaparak geçimini sağlayan Derin Şevket önce kızını kaçıran kişi olarak bildiği Fatih’i kaçırıyor. Buzlu balık kasasında işkence ettikten sonra ayaklarına beton/alçı hangisiyse dökerek denize atıyor. İşkence, denize atma hepsi eğlencelik! Sadece damadı değil sonraki bölümde damadın annesini de atıyor denize aynı şekilde. Torununu kaçırmaya teşebbüs ediyor. Kısasa kısas aslında bir nevi berdel, yeğenine damadın kız kardeşini istiyor, aile karşı çıkınca kızı dağ evine kaçırıyor. Kıyılan bir imam nikahıyla yeğenini zengin aileye içgüveysi olarak gönderiyor. Kaçırılmaya içerleyen, çocuğun elinden kurtulmak için çabalayan kızımızın aşka düşmesi sürekli silahların patladığını söylemeye gerek yok sanırım.

Kız kaçırmaktan denize adam atmaya, silah zoruyla iş yaptırmaya kadar şiddetin her türlüsü mevcut. Ama türümüz romantik komedi olduğu için, replikler komik yazıldığı için, yönetmen kamera açılarını komediye hizmet edecek şekilde ayarladığı için gülüp geçiyor seyirci. Peki gerçekten neye güldüğünün farkında mı acaba?

#Amerika
#Zeynep
#Fatih
9 years ago
default-profile-img
Benim hayatım benim kararım; Aşk Yeniden
Fenerbahçe Atina yolunda
‘Beşikten mezara kadar ilim’
Sarhoştum, hatırlamıyorum
Suçlu kim?
Vergi artışı yerine yapılacaklar