|
Yalan mevsimi

Senaryonun tabiatında vardır, sonraki sezonda devam edecekse hikayede bir kırılma yaşanır, ana karakterleri etkileyen bir değişiklik olur. Yerli dizilerde ise hikayeler ilerleme özelliğini yitirdiğinden bu yana sezon finalinde dahi ciddi bir değişim yaşanmıyor. Bunun yerine hikaye başa sarılıyor yeni bir teknik olarak. Karagül önce ölü Murat’ı diriltti tekrar öldürdü yetmedi bu sefer Fırat’ı ölüme gönderdi. Yine ölen Ebru’nun sevdiği, yine katil Kendal. Murat’ın ilk ölümü Ebru’nun Halfeti’ye gelmesi için bir sebepti, Fırat’ın ölümü Kenan’ın hikayeye girişine zemin hazırlamak için.

Karadayı Mahirle Feride aşkını sınamalara doyamazken önce ikiliyi ayrı düşürdü sonra tekrar bir araya getirdi. Yeni karakterlerin hikayesi seyirciye cazip gelmedi, Karadayı hikayeyi geri sarma işini abarttı, Savcı Turgut’u diriltmeye kadar götürdü işi.

Ölüp ölüp dirilmek sözü yerli dizilerde peş peşe hayata geçiriliyor.

Özellikle genç seyirci kitlesinin görüş alanında olan romantik komedi türündeki Kiraz Mevsimi de hikayeyi başa sarma trendine eklemlenenlerden. Takip ettiğim bir dizi değil ilk bölüme bakmışlığım var. İnternet sitelerinde nikahta şok başlığı altında Öykü Mete evliliğinin fotoğrafını görünce görüş alanıma girdi. Öykü ile Mete çocukluk arkadaşı. Öykü’nün Mete’ye aşık olduğu, dikkatini çekmek için çabaladığı sahnelerle başladı Kiraz Mevsimi. Öykü Mete’ye aşık olduğunu zannederken Mete’nin ortağı çapkın Ayaz’la tanıştı, ikili romantik komediye can vermek için bir dargın bir barışık devam etti.

Nikahta yapılan ters köşe hikayeyi başa sarıp bir de bu versiyonunu deneyelim önerisi olmakla beraber; asıl önemli olan nikah işinin o noktaya nasıl geldiği. Öykü’nün ortalarda olmayan babası yıllar sonra çıkıp geliyor, Öykü babasını affetmekte kabul etmekte zorlanırken babanın ölümcül hasta olduğu açığa çıkıyor. Baba hayattayken kızının mürüvvetini görsün yaklaşımıyla Öykü ve Ayaz evlenmeye karar veriyor. Fakat ne hikmetse fedakarlık yapılan baba nikahtan önce kızının evleneceği genci bir kerecik bile görmüyor. Hazırlıklar yapılıyor taraflar salonda yerlerini almış, nikah memuru nikahı kıymaya hazır, Ayaz’la evlenmesi beklenen Öykü Mete’nin kolunda nikah salonuna giriyor ve Mete ile evleniyor.

Nikah fotoğrafı ile görüş alanıma girdi Kiraz Mevsimi ve o hafta gençlerden oluştuğunu düşündüğüm seyircinin tepkisini ölçmek için forumlarda dolaşırken otuz yaş üstü seyircileri de dikkate alsınlar diye veryansın edenlerle karşılaştım. Nikahın sahte olduğu konusunda hemfikirdiler, ama sahte nikahla babaya babayla birlikte diğer insanlara yalan söylenmiş olmasıyla hiç alakadar değillerdi. Seyirci her türlü manipülasyona açık, kendi bakışı görüş açısı değer yargıları yerine senaristin ve yönetmenin sunduğu kurmaca dünyanın gerçeklerine teslim. Çünkü Öykü’nün annesi kızını sorgulamak yerine ‘ sen ne fedakar evlatsın’ diyerek sevip okşamıştı kızını. Nikah sahteyse de gerçekse de bu ancak bir dizi annesi tarafından senaryoya gerekli katkıyı sağlamak için verilen sentetik tepkiden başka bir şey değildi. Fakat ekran karşısında hipnotize olmuşçasına diziyi seyredenler o tepkilerin duyguların sentetik olduğunu algılayamıyor bir süre sonra.

Bir sonraki bölüm, oğlunun evliliğine karşı olan Önem’in intihar silahıyla Ayaz’ı yolundan döndürdüğü, Ayaz’ın Mete’yi arayarak kendi yerine Öykü ile evlenmesini istediği açığa çıktı. Nikah gerçekti, milletin günlerce uğraştığı işlemler on dakika içinde damat değişikliği yapılarak halledilivermişti. Sahte ya da gerçek ortada bir kandırmaca bir yalan var ama bu bir evladın fedakarlığı olarak sunuldu.

Kiraz Mevsimi başından itibaren mantığın olmadığı, romantik komedi adına salaş sahnelerin peş peşe sıralandığı, ergen seyirci kitlesini hedefleyen bir dizi. Mantık hataları ince ince tespit edilip yazılıyor seyirciler tarafından. Anlayamadığımsa otuz yaş üstü, mantık hatalarını gören, senaryo iyice saçmaladı diye düşünen ve bu düşüncesini başkalarıyla paylaşan kişiler neden ısrarla seyretmeye devam eder?

#televizyon
#dizi
#kiraz mevsimi
9 yıl önce
Yalan mevsimi
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü
‘Korkuluk’…