|
İtina ile muhalefette kalınır…

CHP İstanbul İl Başkanlığı’na Murat Karayalçın getirildi. Ne enteresan öyle değil mi? Yıllardır ana muhalefete çakılmış kalmış bir parti düşünün ve bu parti halka iktidar olmak istediğini söyleyip duruyor.

İstanbul gibi bir şehrin il başkanlığınada bir çok seçim kaybetmiş CHP’nin bizzat yönetiminde bulunmuş 72 yaşında birisini getiriyor. Oysa İstanbul demek, bir siyasi parti için ülkenin can damarı demektir. Ve bu şehre atanacak başkan da orta yaşlarda dinamik birisi olmalıdır. Sizce de öyle değil mi?

Fakat genç il başkanı istifa edip milletvekili olmaya gidiyor, yaşlı olan da il başkanı oluyor!?

CHP’de hep ters mantık ve tersine işleyen bir mantık... Tuhaf! CHP’li yöneticiler, bir partinin seçim kazanamaması ve ısrarla muhalefette kalması için ne gerekiyorsa yapıyorlar. Hatta bu konuda “uzman” oldukların söylemek dahi yanlış olmaz.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Ekmelettin İhsanoğlu’nun adaylığı da aynı kafayla yapılmıştı. Hani derler ya “eldivenden – merdivene…” İşte bunlar muhalefette kalmak için eldivenden merdivene ne gerekiyorsa yapıyorlar.

Karayalçın’a soruyor gazeteci: Belediye başkanlığı, genel başkanlık, Dışişleri Bakanlığı ve Başbakan Yardımcılığı’ndan sonra il başkanlığı tenzili rütbe değil mi?

Cevap veriyor: Parti geleneğinde böyle bir uygulama var. 1950’de dönemin CHP’li Başbakanı Şemsettin Günaltay, CHP seçimi kaybedince İstanbul il başkanlığına geliyor. Daha önce de söylemiştim: Partinin, sosyal demokrasinin başarısı için muhtarlık da yaparım, genel başkanlık da.

Yani yıllardır aynı kafa dediğimiz durum bu olsa gerek öyle değil mi?

Ayrıca Sayın Karayalçın kusura bakmasın ama bu biraz tabiri caiz ise “züğürt tesellisi” olmuş… CHP’de 72 yaşından sonra hangi makamı kaparsalar kardır. İstanbul’da sağlam bir il başkanına ihtiyaçları var ama bu sağlam kişi Karayalçın olmaz. Partisiyle birlikte yıllardır CHP’yi nereye taşıdıkları veya nereye taşımadıkları aleni ortada… Neyi başarmışlar ki neyi başaracaklar veya İstanbul için bir ümit olacaklar…

Hepsi taban seçmeninin gözünü boyayıp mevcut oylarını korumaktan başka bir şey değil. Bunların tek derdi muhalefette kalmak ve koltuklarını korumak o kadar…

Bence CHP, parti genel merkezinin önüne “İTİNA İLE MUHAFETTE KALINIR” diye bir ilan asılabilir.

Aslında “İktidar olamama teknikleri” adında bir kitap dahi yazabilirler. Diyeceksiniz, bu kitabın kime ne faydası olur? Vallahi halktan oy almak ve biraz ilerlemek isteyen partiler bunların yazdığı kitabı okuyup yaptıklarının yarısını yapmasalar bile herhangi bir seçimde CHP’nin bugünkü halinden daha iyi olurlar.

İstanbul gibi ülkenin can damarı ve zor bir seçim bölgesinin başına 72 yaşında bir insanın gelmesi hayret edilecek bir şey! Lakin tabi CHP’de konu ne iktidar olmak nede seçim kazanmak olmadığı için parti içinde koltuk kapma yarışında kim nereyi kaparsa kâr…

Zaten Karayalçın şu saatten sonra tekrar milletvekili olamaz ama siyasetide bırakmak istemez. Ne yapacak? İşte İstanbul İl Başkanlığı gibi önemli bir görevde egolarını tatmin edip yaşlılığında hoş zaman geçirecek.

Karayalçın’ın CHP İstanbul İl Başkanı olması, bizim yıllardır ve Emine Ülker Tarhan’ın partiden giderken söylediği, “İktidar olma gayreti ve niyeti olmayan…” sözlerini resmen tescil etmiş oluyor.

Hoş, bize ne öyle değil mi?

Lakin bu ülkenin sosyal demokrat vatandaşları böyle bir temsili hak etmediği gibi bu ülkenin kuvvetli bir muhalefete de ihtiyacı var. “Ben- biz” bu yüzden söylüyoruz bütün bunları.

Ama kime söylüyoruz!

Tabi CHP gibi halkın hür iradesiyle değil tek partili dönemlerde ve darbelerle iktidar olmuş bir partinin “Seçim nasıl kazanılır?” sorusunu bilmesini beklemek de ayrıca bir hayal kırıklığı olur…

Halkoyu ile gelme tekniklerini bilmedikleri için bugün bu haldeler ya! Daha doğrusu bu halkı hiçbir zaman anlamadıkları için bugün halktan kopuklar ve böylesine bir acziyetin ve çıkmazın içindeler!

Ve darbe mağduru Yakup Köse…

Bunlar darbeleri pek severler! 28 Şubat mağduru Yakup Köse tekrar cezaevine konuldu. Çocukluğunu elinden alanlar, şimdi onun çocuklarının çocukluklarını çalmaya çalışıyorlar. 14 yaşında terör örgütü kurmakla suçlanan Yakup Köse, 10 yıl hapishanede kaldı ve şimdi yine uzun süre yatması isteniyor!

14 yaşındaki birine “çocuk” diyenler neden Yakup Köse’yi o yıllarda çocuk görmemişler acaba? Söz konusu, 17 yaşında idam edilen Erdal Eren olduğunda, “O daha çocuktu!” yaygarası koparanlar, bugün Yakup Köse’de neden sessizler? Tamam, Erdal Eren’e yapılanlar çok büyük bir ayıptı, ama bugün de Yakup Köse’ye yapılanlar büyük bir ayıp değil mi?

Lütfen insaflı olalım! Ama yoo, boş verin.

Beni anlamalarını da beklemiyorum aslında! 28 Şubat’ın kurbanları arasında olan Yakup Köse ve onun gibilerin ahları bu ülkenin darbeci zihniyetleri için yeter de artar bile…

Neyse, dönelim tekrar muhalefete…

Evet, bu ülkenin sağlıklı bir muhalefete ihtiyacı var. Son 2 yıldır neler atlatmadık neler. Özgürlüklerini yeniden ele alan halk, her şeye rağmen bugün dimdik ayakta duruyor.

Şöyle bir düşünelim: en basitiyle meşhur Der Spigel dergisi kaç tane Recep Tayyip Erdoğan ve Türkiye haberi yapmıştır acaba? Herhalde en az 200 tane haber yapmıştır. Ve tüm yabancı basına baktığınızda da aynısını görüyorsunuz.

Madem bizim için bu kadar endişeleniyordunuz da bu ülkenin darbe dönemlerinde neden böyle davranmadınız böyle haberler yapmadınız?

Tabiî ki davranmazlar çünkü zaten o darbelerde onlarında parmakları vardı. Bugün artık bunu herkes biliyor! 7’den 70’ine, sağcısından solcusuna herkes…

Yani anlayacağınız hep aynı numaralar hep aynı hareketler…

Fakat hala anlamak istemedikleri ne Türkiye artık o eski Türkiye, nede halk artık o eski halk…

Büyük bir ümitle her yaptıkları hareketin neticesinde bu ülkede bir ayaklanma bekliyorlar ama nafile… Aslında bu olanlara kendileri de inanmıyorlar.

Ee, tabi kolay değil!

Nerdeyse bir asırdır parmağında oynattıkları, sömürdükleri bir millet uyanıyor. Bu millet üzerindeki baskılardan sıyrılmış, yıkanan beyinleri kendilerine gelmiş kısacası her şeyin ve kendisinin farkına varmış bir şekilde dik durmaya devam ediyor.

Tabi bazıları halen kış uykusunda o ayrı bir mevzu ve hiç de uyanacak gibi değiller… Hala aynı taktiklerle bu ülkede yönetimi ele geçireceklerini sanıyorlar. Fakat öyle derin bir uykudalarki, bu taktiklerle sadece ve sadece kendilerini muhalefete gömüyorlar.

Peki, bütün bunlara şaşırıyor muyuz? Tabi ki, hayır!

Bir partinin genel başkanı kendi ülkesinin bir sanatçısıyla, örneğin Hülya Avşar’la uğraşırsa, İstanbul İl Başkanlığına da 72 yaşındaki Murat Karayalçın’ı atarsa, bizler de CHP kaynaklı hiçbir şeye şaşırmayız! Şaşırmıyoruz…

Çünkü bu arkadaşlar itina ile muhalefette kalma konusunda pek bir tecrübeliler. Aslına bakarsanız CHP istediğini alıyor yani çok da başarısız değil. Muhalefette kalmak birinci hedefleri ve bunuda en iyi şekilde başarıyorlar.

Haklarını yemeyelim…

Burada sıkıntı sosyal demokrat seçmenin bir kısmının hala bunların farkında olamaması… Aslında acı olan da bu!

Evet, konu muhalefette kalmak ise uzmanı CHP’dir. Bu konuda kimse ellerine su dökemez.

Böyle giderse bu yönetim kadrosuyla CHP genel merkezi bir huzur evine dönecek ve CHP de taban yaş sınırı 70 olacak…

Eee… Artık Hülya Avşar’da bir huzur evinde yaşlılara bir konser vermeye gider öyle değil mi?

Artık anlayana…

#sevda türküsev
#sevda türküsev yazı
#yeni şafak yazar
9 yıl önce
İtina ile muhalefette kalınır…
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı