|
Gezi Parkı notları

Târihin "nesnel" yanı ile "özgür irâde" hem bir karşıtlık hem de ayrılmaz ilişkiler içinde seyrediyor. İnsanların "târihin "nesnesi" olma durumları ile öznesi olma iddiâları arasındaki trajik gerilimler de bunun eseridir. Wallerstein kendisi ile yapılan bir söyleşide bunun dağılımını işlemsel dilde "% 50 -%50" olarak tanımlıyor. Târihin nesnel tarafları eğer sağlamlılığını koruyorsa "özgür irâde"nin etkisi azalıyor. Eğer tersi olursa; "özgür irade"ye yer açılıyor. Analiz düzeyinde tutarlı ve kapsayıcı tespitler yapabilmek, târihin bu iki kanadı arasındaki ilişkileri doğru değerlendirmeye bağlıdır.

Türkiye"ye yayılan eylemlerin muhasebesi, izleyebildiğim kadarıyla ma"alesef iki kanadın birlikte okunmasına değil; tek taraflı abartılara dayandırılıyor. Dolayısıyla anlamlı bir sonuca varılamıyor. İktidar çevreleri savunmada. Tespitleri hiç de yabana atılır değil. Gerçekten de Türkiye"nin son on yılda yakaladığı "trend", tam da IMF borçları sona erdirildiğinde, üretimde yaklaşık 4 kat, kişi başına düşen milli gelirde buna yaklaşık bir artış sağlandığı; daha önemlisi Türkiye"nin son çeyrek yüzyılını teslim almış olan Kürt meselesinin çözüm sürecine gidildiği bir aşamada patlak veriyor. Türkiye"de paradan para kazanmaya alışmış lümpen bir sermâyenin varlığı aşikârdır. Bu sermâyenin devlet ile kokuşmuş ilişkiler içinde sürdürdüğü kolay kazanç yollarının AK Parti iktidarı ile tıkandığı da bir vâkıadır. Kolay kazançların önü kesildiği zaman Türkiye"nin ekonomik anlamda nasıl bir ivme kazandığı; bunun siyâsal yansımalarının Türkiye"nin tüm dünyâda artan îtibârı olduğunu da biliyoruz. Gezi Parkı meselesinin bu gelişmelerden hoşnut olmayan çevrelerce bir yerlerden düğmeye basılarak tezgahlandığı iddiası hiç de yabana atılır değildir. Hâsılı işin içinde sermâye çevreleri arasındaki bir rekâbet ve onun siyâsal yansımalarını görmek benim de büyük ölçüde katıldığım bir tespittir. Bu, işin nesnel yanı.

Tespitleri bu noktada durdurmak yetmiyor. Eğer öyle yapılırsa, yakın bir gelecekte çok daha ağır ve başa gelinmesi zor tablolarla karşılaşmak mukadder olacaktır. Pandora"nın Kutusu bir kez açıldı. Çözüm kutuyu kapatmak değildir. Daha anlamlısı, oradan çıkan ve çıkması muhtemel olan her ne ise onu anlamaktır. Gezi Parkı eylemleri bâzılarınca romantize edildiği üzere bir özgürleşme pratiği değil düpedüz bir catharsis"tir. Bu protestolardan demokratik açılımlar çıkmaz. Her catharsis gibi Taksim başkaldırısı da bir ifâde krizini yansıtıyor. İfâdeler dolaylıdır. Önemli olan onun dolayımladıklarını görebilmektir. Bunu da, karşıt bir öfke üzerinden değil, daha selim bir akıl ile yapmak gerekiyor.

Türkiye"de 12 Eylül felâketinin yarattığı tahribât insanları susmaya itti. Bu suskunluk 80"li, 90"lı ve 2000"li kuşaklarda büyük bir ifâde kısırlığına ve bunun doğurduğu ağır psişik sıkıntılara yol açtı. 12 Eylül resmen sona erse de fiilen yaşıyor. Depolitizasyon, ekonomizm, teknolojizm üzerinden sun"i dünyâlar ve onun sun"i ideal tipleri yaratıldı. Daha beteri bütün bunlar kültürpolitik soslarla bezendi. Şimdi bütün bunlar yıkılıyor. Daha onlu yaşlarını sürerken milyonlarca çocuğun yarış atlarına çevrilmesi; bu acımasız yarışın liselerde ve üniversitelerde tekrarı; iş hayatının kariyerizm etrafında sosyal darwinizme açılarak acımasızlaşması ve nihâyet genç işsizlerin kalabalıklaşması en temel sorundur. Bilgi toplumu, bilişim devrimi vb güzellemeler durumu kurtarmıyor. İçerdikleri ve mâliyetleri düşünülmeden kaba bir ekonomizm ve zevksiz bir teknolojizm üzerinden kalkınmacılığı sürdürmek yetmiyor. Unutmayalım; çok daha tenhâ bir dünyâda Tanzimat Paşaları dualarla açtıkları okullardan bir Nâmık Kemal"in, bir Ali Süâvi"nin çıkacağını; II. Abdühamid Ziraat mektebinden bir Ahmed Rıza, Tıp mektebinden bir Abdullah Cevdet"in mezun olabileceğini hesâp edememişti. Tıpkı; Cumhuriyetin kurucu kadrolarının kurdukları asrî üniversitelerden bir Deniz Gezmiş"in bir Mâhir Çayan"ı beklemedikleri gibi….

11 yıl önce
Gezi Parkı notları
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi