|
Bırakınız, kaçsınlar!

“Biz Mahir Çayan’ların hapishaneden kaçacağının enformasyonunu aldık. Bu bilgiyi almamızın ardından, önce Faik Türün, sonra da Turgut Sunalp geldi! Toplantı yapıp durumu değerlendirdik. Bir gün sonra da dört Amerikalı subay geldi. Hapisten kaçma hazırlığı yapıldığına dair istihbaratı kendilerine aktardık. Onlar da bize ‘Bırakın kaçsınlar. Hatta kaçabilmeleri için ne gerekirse yapın. Örneğin hiç arama yaptırmayın. Kazdıkları toprakları saklamalarına göz yumun!’ dediler. Planlanan şuydu: Hapishaneden kaçacaklar, izlenecekler, nihayetinde hiçbirisi hayatta bırakılmayacak!”

*

Bu sözlerin sahibi, Tümgeneral Memduh Ünlütürk’tür.

*

12 Mart muhtırası verildiğinde, Faik Türün Birinci Ordu Komutanı ve de İstanbul Sıkıyönetim Komutanı idi...

1948’de ABD’ye “kontrgerilla eğitimi” için gönderilen ilk subaylar arasında yer alan Turgut Sunalp ise 12 Mart’ta Kocaeli 15. Kolordu Komutanı’ydı. 1972’de orgeneralliğe terfi ettirildi, Genelkurmay İkinci Başkanlığı’na getirildi...

Tam da buraya, dikkat:

Bu görevdeki bir general, ABD-NATO’ya bağlı “derin mekanizma” olan “Üst Yapı”da TSK’yı temsil ediyordu!

*

12 Mart muhtırasından sekiz buçuk ay sonra 30 Kasım 1971’de “idamla yargılanan” Mahir Çayan ve arkadaşları İstanbul’daki askeri cezaevinden “tünel kazarak” kaçtılar...

Kaçıştan tam dört ay sonra 30 Mart 1972’de Niksar’ın Kızıldere köyünde yabancı uyruklu teknisyenleri rehin tutan Mahir Çayan ve arkadaşları, düzenlenen operasyon sonucu öldürüldüler...

Operasyonda sağ kalan tek kişi, Dev-Genç Genel Başkanı Ertuğrul Kürkçü idi.

İstanbul Maltepe’deki askeri cezaevinden 1971’de kaçan Ulaş Bardakçı da Kızıldere Operasyonu’ndan kısa süre önce 19 Şubat 1972 tarihindeki operasyonda öldürülmüştü...

Kızıldere’den kısa bir süre sonra da (6 Mayıs 1972) Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan Ankara’da idam edilmişlerdi.

*

17 Eylül 1961’de idam edilen Başbakan Adnan Menderes’in oğlu, Demokratik Parti Genel Başkan Yardımcısı Yüksel Menderes’in...

8 Mart 1972 tarihinde “intihar ettiği” açıklandı!

Bu, “intihar süsü” verilmiş derin bir infazdı!

*

Adnan Menderes’in İmralı’da idamından bir gün sonra eşyaları liste halinde tutanağa geçirilmişti...

O tutanakta, “Eşyaları teslim edenler” diye imzası bulunan askerlerden birisi de “Üsteğmen” Teoman Koman’dı...

Ya, Derin “Korgeneral” Teoman Koman? 29 Ağustos 1988 ile 27 Ağustos 1992 tarihleri arasında “Eski Rejim”in MİT müsteşarıydı.

*

Laik aydın suikastlarının ekserisini oluşturduğu “faili belli” derin cinayetlerin birbiri ardına işlendiği dönem, 1990-1993 Hattı’ndadır:

Emekli Tümgeneral Memduh Ünlütürk, 7 Nisan 1991 tarihinde İstanbul’daki evinde uğradığı silahlı saldırı sonucunda öldürülmüştü!

YARIN, KIRK DÖRDÜNCÜ YILDÖNÜMÜ

12 Mart 1971 muhtırasının rengi ‘üç gün önce’ belli olmuştu:

Cuntacıların lideri görünen iki general Faruk Gürler ile Muhsin Batur düğmeye basmayınca “9 Mart Cuntası” gümlemişti!

Bu ikili, 9 Mart Hareketi’nin kadrosunu son dönemeçte yolda bırakıp, 12 Mart Muhtırası’nı veren generallerin arasında yer almıştır!

Bir nevi “fareli köyün kavalcısı” konumundaydılar:

Gürler ve Batur’un özel misyonu, “sol devrim” peşinde koşan 9 Mart Cuntası’nı finale kadar “ümitle” getirip, son dakikada devre dışı bırakmaktı; öyle de oldu...

9 Mart’çıların çoğu, ilk anda 12 Mart’ı kendilerinin darbesi sanmışlardı!

9 Mart Cuntası’nın en başından beri şansı yoktu. ABD-NATO’ya bağlı Türkiye’deki Gladio’nun 12 Mart senaryosunda yazılanlar harfiyen gerçekleşmişti. ABD güdümündeki Üst Yapı’nın 9 Martçılara biçtiği rol son anda tepelenmekten ibaretti. “Komünizm Tehlikesi” pompalandı, doldur-boşalt yapıldı: 12 Mart Darbesi “yedirildi!”

*

12 Mart askeri rejimi gücünün zirvesinde iken, Askeri Mahkeme MİT’in cunta sanıklarını takibini “kanun dışı” bulmuştu!

Eski Rejim, enselettiği 9 Martçı kadroyu “maksat hâsıl olduktan sonra” bir kalemde kurtarmıştı!

Cuntacılar ceza almamış, “beraat” ettikten bir süre sonra kendi hayatlarına dönmüşlerdi:

Doğan Avcıoğlu Çamlıca Tepesi’ndeki evinin teras katında kitap yazmaya devam etti; İlhan Selçuk da Cumhuriyet’teki köşe yazılarına!

#Mahir Çayan
#ABD-NATO
#Faik Türün
9 yıl önce
Bırakınız, kaçsınlar!
Nasip ve nasipsizlikle ilgili iki hikaye
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir