|
Demek ki, neymiş?
CIA Direktörü John Brennan diyor ki: “Şam’daki rejimin ve kurumlarının çökmesini istemiyoruz…” ABD’nin Zalim Esad’ı devirmek istemediğinin, dahası aslında şimdiye kadar “koltuk çıktığının” itirafıdır! Tarihe not düşüyoruz.

Brennan’ın hemen ardından, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry “Eninde sonunda Esad’la görüşmek zorunda kalacağız” diye konuştu!

Bütün bu laflar için, “ABD’nin, Şam yönetimiyle alakalı politika değişikliğini gösteriyor” yorumları yapılıyor, ya…

Hayır, başından beri böyleydi: “Tiyatro” oynadılar. Bunca zamandır yapılan mı, kayıkçı kavgasıydı. Artık, açık ediyorlar.

Buradan anlıyoruz ki, Esad’ın müşkülatı çok büyüktür…

-Birkaç gün önce, Lazkiye’de yeğeni öldürüldü.

Washington’ın, Esad devrilecek diye “hiç olmadığı kadar” çok korktuğu anlaşılıyor!

*

Tam da burada, 2013’ün Ocak ayı sonunda İsrail jetlerinin Şam’da rejimin kalbini yani Beşar’ın oturduğu Teşrin Sarayı’nı değil de oraya altı buçuk kilometre mesafedeki bir askeri tesisi vurması olayını hatırlayalım…

İsrail jetlerinin bombalaması sonucunda, Cemraya’daki askeri merkezin muhaliflerin eline geçmesi engellenmişti! İsrail, Beşar’ın burnunun dibine kadar sokulduğu halde onun sarayını vurmamıştı. Tersine, operasyon Beşar’ı korumak için yapılmıştı.

Şam ile Tel Aviv arasında “Danışıklı Dövüş” şahanedir, diyoruz! Türkiye’deki İliştirilmiş “Ecnebi” Medya İsrail’in Şam Rejimi’ni vurduğunu kesin bir dille iddia ederken, aslında İsrail muhalifleri hedef alıyordu!

*

Yeri gelmişken, “Esad kalırsa, Erdoğan gider” başlığının atıldığı (17 Eylül 2012) gazetenin, CHP’li bir milletvekilinin sahibi olduğu “Yurt” gazetesi olduğunu hatırlıyoruz…

CHP’nin Ankara’ya karşı Zalim Esad’ın safında yer aldığı bir sır değil…

Peki, CHP’li Faruk Loğoğlu ile Aylin Nazlıaka’nın mektup yazarak “Türkiye’yi şikâyet ettiği” Amerikalı kim?

“Eninde sonunda Beşar Esad’la müzakere etmek zorunda kalacağız” diyen ABD Dışişleri Bakanı John Kerry!

John Kerry’nin bu laflarını, dünkü Hürriyet’in manşetinde görmek mi, asla şaşırtıcı değildi. Kerry’nin sözleri, “Esad’la görüşmek zorundayız” başlığıyla Aydınlık’ın ilk sayfasındaydı.

Bu arada, Aydınlık’ın 4 Mart 2015 tarihli “birinci sayfasına yayılan manşeti” gözümüzün önüne geliyor…

“Batı” Perinçek ve beraberindeki heyetin, Zalim Esad’la görüşmesini “Terörü bitiririz” başlığıyla vermişlerdi!

*

O görüşmede, Beşar Esad’ın solunda Perinçek sağında Abdüllatif Şener vardı!

Bu durumu, politik savrulmanın en ileri örneği diye tarif etmek elbette mümkündür; yine de, bu tanımlamanın Şener’i anlatmakta yüzeysel kalabileceğini söylemeliyiz!

Günümüzün Başkaçan’ı, CIA ile bağlantılı Jamestown Vakfı için çalışırken…

14 Temmuz 2008 tarihinde, Abdüllatif Şener’i parlatmaya yönelik “Bir Bölücü mü, yoksa Türkiye’nin yeni politik lideri mi?” başlıklı bir “analiz” yazmıştı!

Anayasa Mahkemesi’nin, 30 Temmuz 2008’de AK Parti hakkında “kapatmama” kararını verdiği tarihten “iki hafta öncesine denk gelen” bir yazıdan söz ediyoruz…

Bir başka deyişle, Şener’in “AK Parti’nin kapatılacağı ve kendisine de yeni bir rol düşeceği” yollu düşüncelere sahip olduğu bir dönemdi!

O sıralarda, Şener “Siyasetin göbeğindeyim, yüzde 47 oya rağmen siyasi boşluk var ve ben bu boşluğa talibim” demişti, ekranda!

O “Siyasi Boşluk”tan yola çıkıp, yedi yılda Doğu Perinçek’le beraber Zalim Beşar’ı ziyaret istasyonuna vardı!

*

Abdüllatif Şener, 2004 yılında “Abdülhamit Düşerken” adlı Türk filmini Ankara’da bir sinemada izlemişti…

Ertesi günkü Star’ın başlığı şöyleydi:

-Abdüllatif Düşerken!
#CIA
#abdüllatif şener
#doğu perinçek
#esed
#suriye
#türkiye
9 years ago
Demek ki, neymiş?
X’e kısıtlama an meselesi
Musevî bir yasadan Kızıl Düve miti üretmek
Sosyal çürüme yazıları 2: Her türden bağımlılıklar cumhuriyeti
Bir bu eksikti...
IBAN veren esnafın katli vacip mi?