|
Kumarbaz

Yalçın Küçük, her bir vesileyle “27 Mayıs gençlik hareketidir. Onun sonucudur” derken darbenin arka planındaki Gladio’yu hasıraltı etmeye ayarlıdır. Küçük, “27 Mayıs’ı Kemalizm’in en yüksek noktası” diye tarif ediyor! Aydınlık’ta “Sabetaylarımız olmasa biz bu cumhuriyeti kuramazdık” diye yazmıştı! Bu gibi durumlarda “Çocuktan al haberi” diyoruz! Böylelikle, yıllardır Sabetaycıları yazan “Kırmızı Atkılı Kurt”un “aslında ne yapmış olduğunu” görüyoruz!

Son kitabı Çıkış’ta (Tekin Yayınevi) “Biz güneyliyiz, içki ve pokere erken yaşlarda başlıyoruz” diyen Yalçın Küçük pokerde elini gösteren bir kumarbaz pozisyonundadır!

Küçük, Aydınlık Kitap’ta çıkan (24 Mayıs 2013) röportajda “27 Mayıs 1960’ta Forum dergisi çevresinden genç öğretim üyelerinin, Muammer Aksoy’un, Turhan Feyzioğlu’nun büyük katkıları vardır. Aydın Yalçın, Coşkun Kırca, Münci Kapani var” diyordu...

Demokrat Parti döneminde Menderes’e karşı “sol bayrak gösteren” isimlerle yan yana Forum dergisinde mücadele veren Aydın Yalçın, 27 Mayıs darbesiyle birlikte “Milli Birlik Komitesi”nin danışmanı olmuştu! MBK, Aydın Yalçın’ı İş Bankası Yönetim Kurulu’na atamıştı!

Ardından Ekrem Alican’ın YTP’sinde, sonrasında Süleyman Demirel’in AP’sinde bu defa da “sağ bayrak gösteren” Yalçın’ı Cemal Süreya “99 Yüz” adlı kitabında şöyle anlatıyor:

“Avrupa’ya Amerika gözüyle, Çin’e Amerika ve Avrupa gözüyle, Sovyetler Birliği’ne şaşmaz Amerika gözüyle bakar. Türkiye’ye ise kararmış Amerika gözüyle...” (Sayfa: 245)

1954’te Forum dergisinin, 1979’dan itibaren de Yeni Forum’un kurucusu olan Prof. Aydın Yalçın’ın eşi, gazeteci Nilüfer Yalçın’dı. (1923-2011) Nilüfer Hanım’ı gazeteciliğe yönlendiren Mina Urgan olmuştur. Türk basınındaki ilk kadın diplomasi muhabiriydi. Abdi İpekçi döneminde, 1963’te girdiği Milliyet’te uzun süre çalıştı. Sami Kohen’in İstanbul’da, M. Ali Birand’ın Brüksel’de, Nilüfer Yalçın’ın da Ankara’da, “Amerika-NATO” çizgisinde medyatik sacayağını oluşturdukları yıllardı. Nilüfer Yalçın, sonradan Basın Konseyi’nin “ilk genel sekreteri” oldu.

Son yıllarda “Baas Konseyi” diye anılan Basın Konseyi mi, geçen hafta 27. kuruluş yıldönümünü kutlarken Paralel Medya yöneticilerini kanatları altına almıştı!

*

Özbek asıllı Ruzi Nazar’ın, CIA’in Türkiye masasında “görev yaptığı” yıllarda (1959-1971) en yakın dostları arasında Prof. Aydın Yalçın’la birlikte dönemin “Devlet Tiyatrosu ve Operası Genel Müdürü” Cüneyt Gökçer de vardı...

Cüneyt Bey’in kardeşi avukat İstiklal Gökçer’dir. Gökçer’in kuzeni Nurettin Gücüyener; Güceyener’in gelini Hülya Sayın; Hülya Hanım’ın kardeşi de Emel Sayın’dır!

Nurettin Gücüyener’in damadı, Ecevit’in 1980 öncesindeki Turizm Bakanı Alev Coşkun’dur. 27 Mayıs öncesindeki öğrenci hareketinde aktif isimlerden birisi olan Coşkun, 1962’de Nur Gücüyener’le evlendi. Alev Coşkun, İlhan Selçuk tarafından 1992’de getirildiği Cumhuriyet’in Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı 2006’ya kadar sürdürdü. Cumhuriyet Vakfı’nda görev yaptı.

İstiklal Gökçer, TRT’nin 70’li yıllardaki “Güne Bakış” spikeri olarak hatırladığımız Can Akbel’in eşi Suna Akbel’in dayısıdır.

Can Akbel’in amcası, Özel Harp Dairesi’nin kurucularından Daniş Karabelen’dir! Karabelen (1898-1983), ABD’ye 1948 yılında “kontgerilla” eğitimi için gönderilen 16 subay arasında yer almıştır.

O subayların ekserisi, 27 Mayıs 1960 darbesini yapan MBK üyeleri arasındaydı! Onlardan birisi de, Alparslan Türkeş’tir.

Ruzi Nazar, Türkeş’in çok yakın dostuydu. Nazar’ın talebesi ve “Ruzi Nazar: CIA’in Türk Casusu” kitabının (Doğan Kitap, 2013) yazarı Enver Altaylı, 1980 öncesinde MHP’nin yayın organı Hergün’ün sahibi ve başyazarıydı...

Hergün’ün Yazı İşleri Müdürü, günümüzün Hürriyet yazarı Taha Akyol’dur! Akyol, önceki günkü Hürriyet’te “Üst Akıl, Paralel, Dış Güçler gibi laflar komplo teorisidir” diyordu!

İşbu söylemiyle, derin hadiselerin arka planını karartma çabasındadır ve bu konuda “özel bir misyona” sahip olduğuna kuşku yoktur. Mesela, Turgut Özal’ın zehirlenerek öldürüldüğü gerçeği, Taha Akyol’a göre “komplo teorisi”dir!

Akyol, şimdilerde (Aynen, İbradalı Nazlı Ilıcak gibi) Paralel Yapı’ya koltuk çıkıyor. Yıllar önce, gazeteci Ufuk Güldemir Taha Akyol’u “Abdi İpekçi’nin katili M. Ali Ağca’nın cebinden çıkan Hergün gazetesinin Yazı Müdürü!” diye tanımlıyordu!

“Cebinden çıkan” mı? Tam da burada, vaktiyle “üstü itina ile örtülen enteresan bir ayrıntı” aklımıza geliyor:

Mehmet Ali Ağca, yakalandığında cebinden çıkan kâğıtta üç kişinin ismi vardı: Bunlardan birisi, Can Kıraç’tır! Can Bey, ‘Baron’ İnan Kıraç’ın ağabeyidir. Yalçın Küçük’ün 27 Mayıs’60 darbesi günlerinden “ekip” arkadaşıdır, Can Kıraç!
#Yalçın Küçük
#Gladio
#Amerika-NATO
#Prof. Aydın Yalçın
9 yıl önce
Kumarbaz
Laiklik ve sekülerleşmeyi tartışmanın tam zamanı
Dünyaya ve İçindekilere Kırgınlık Teşkilatı
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm