“Bakın çantasında acep nesi var?”

Ne içli ne güzel türküdür.

İnsan zamanla anlıyor manasını, içinden geçen kelimeleri, redif’i, mahle’yi, figan’ı…

Sonra Muş değil Huş olduğunu öğreniyor.

Yemen Türküsü olduğunu adının…

“Kahve Yemen’den Gelir”i biliyoruz zaten.

Mekke’yi dünyanın merkezi kabul eden İslam coğrafyacıları doğuya dönünce Kabe’nin güneyinde, dönene göre sağında kaldığından “yemin” dediği için bu toprakları Yemen diye anılmaya başlandığı söylenir.

Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı olarak seyahatine katılan gazetecilerden biri olarak bomboş bir arazide kurulu Al-Ordi Kışlası’nı görünce o türküler daha çok aklımda kalmıştı.

2. Abdülhamit’in Taksim’deki kışlanın planlarını yollayıp Osmanlı’nın 7. Kolordu binası olarak kurdurduğu belirtilen kale gibi binanın kale gibi olmasına rağmen neden daha fazla savunulamadığını anlamak için aradaki kilometrelere bakmak yeterli…

Yemen’in özellikle iyice çekilmez hale gelen 19. yüzyıldaki istikrarsızlığını bastırmak için gönderilen komutanlar daha sonra 93 Harbi’nde efsane savunmalar yapan Gazi Osman ve Ahmet Muhtar Paşalar olacaktı.

İşte bu 7. Kolordu 1. Dünya Savaşı’nda Yemen Cephesi denilen bölge Mekke ve Medine’nin bulunduğu Hicaz ile Asir, Hudeybe ve San’a’yı savunmakla görevliydi.

Savaş kaybedildikten sonra bile teslim olmayan ve aylarca işgal altındaki Başkent’ten gelen baskılara Fahreddin Paşa’nın kişiliğinde özdeşleşen direnişiyle ünlense de birlikler 1919’da Medine ve Yemen’i terk etmek zorunda kaldı.

Nihayetinde kendi can derdine düşen Yemen’le türküler, hatıralar, kahve dışında önemli bağlar kalmadı.

Bugün yine dünyanın ve Türkiye’nin gündeminde.

Dünyanın en fakir halklarından biri Yemenliler.

Osmanlı’dan sonraki dönemde de rahat yüzü görmediler; uzun iç savaşların ardından ikiye bölünüp bir asırdan fazla süren ayrılıkların ardından tekrar yekvücut bir devlet olmalarının üzerinden henüz çeyrek asır geçti ki şimdi yine parçalanmanın eşiğindeler.

İyi de bütün bu bilgiler arasından önümüzü görmemizi sağlayacak ne olabilir?

Bugün İran desteğindeki Şii/Zeydi Husilerin merkezi yönetimi silahlı ele geçirmelerinin ardından Suudi Arabistan liderliğinde on Arap ülkesi hava saldırılarına başlamış durumda.

İyi ama aynı Suudi Arabistan 1960’larda çıkan iç savaşta Şii El Bedr’in destekçisiydi; topraklarında üslenmesine ve lojistiğine yardım etmişti. Tahta çıkamayan El Bedr 1996’da İngiltere’de hayata veda edip oraya gömüldü.

Bunlar yarım asır önce olup bitti demek geçmesin aklınızdan…

ABD de Yemen’deki operasyonda Arap cephesinin yanında Şiilere karşı.

Ne tuhaf değil mi aynı ABD bu sefer Irak Tikrit’te Işid’e karşı yapılan operasyonda da var…

Birinde İran yanlısı Şiilere karşı bombardıman safında; diğerinde dolaylı yoldan da olsa İran yanlısı hatta İranlı milislerin içinde olduğu Şiilerin safında.

Üstelik neredeyse aynı saatlerde gerçekleşiyor bu iki operasyon.

Suudiler dün Nasır’ın Kahiresi’nin desteklediği Sünni iktidara karşıydı bugün Tahran’ın desteklediği Zeydilere karşı…

Kafanız karışmasın…

Öyle görünüyor ki öyle yarım asra falan gerek kalmayacak ve bizler bile kalan ömürlerimizde Ortadoğu’da daha ne yer değiştirmeleri, ne şaşırtıcı ittifakları, ne imkansız sandığımız şeyleri göreceğiz…

Antik Grek ve Romalı coğrafyacıların Arabia Felix yani Mesut Arabistan dediği yerden bahsediyoruz.

Bugün Yemen değilse de o ismi verenlerin atalarının oluşturduğu dünya sisteminin Batılı patronları çok mesut belli ki… Kuzey Afrika’dan Uzak Doğu’ya Sünni, Şii, Nusayri, radikal İslamcı, liberal İslamcı, hepsi bir diğerine göre “işbirlikçi İslamcı”, Kürt, Arap, Fars kan deryası içinde işte ne güzel…

İnsanlık kadar ülkemiz sınırlarının içine henüz çok şükür sıçrayamamış bu durum için dua ederken türküyle başladık şiirle bitirelim.

Arabistan denilince ister istemez akla gelen ilk isimlerden Turgut Uyar’la.

“Dünyanın En Güzel Arabistanı” isimli kitabına aldığı Geyikli Gece’nin girişinde ta 56 yıl önce acı gerçeği yüzümüze çarpan Turgut Uyar ustayla;

“Halbuki korkulacak hiçbir şey yoktu ortalıkta

Herşey naylondandı o kadar…”

#Suudi Arabistan

#Yemen

#operasyon

#Husiler