|
Manşetler mektuplar ne anlatıyor?
Yazıyı yazarken son dakika haberi kocaman ve kıpkırmızı düştü Hürriyet'in; benzinde 6 kuruşluk indirim yapılmıştı, gece yarısından sonra yürürlüğe girecekti.

Pazar günü Kayseri'den karayoluyla Ankara'ya dönerken zar zor göz atabildiğim sosyal medyada tuhaf bir tartışma vardı; İstanbul'daki AK Parti mitingi iddia edildiği gibi çok büyük bir miting değildi, fotoğraflar eski mitinglere aitti bazılarına göre.

Eve dönünce doğal olarak fotoğraflar gerçek mi mitingin kapasitesi neydi taramaya başladım.

Türkiye'nin en çok tıklanan ilk beş sitesinden biri olan Hürriyet'in sitesine de baktım.

Fotoğraflar gerçek mi değil mi kalabalık ve coşku ne durumda doğru dürüst bir haber bulamadım sitede.

Manşetteki ilk dört haber futbol kalanı yer yer erotik fotoğraflarla süslü sanat eğlence haberiydi.

Sürmanşetteki haberler de yine futbola ayrılmıştı.

6 kuruşluk benzin indirimi kadar bile yer bulamamıştı haber.

O yüzden birbirimizi kandırmayalım; iktidarla Hürriyet arasındaki gerilim ne yeni ne sürpriz.

Hürriyet gibi gazeteler güçlü iktidarları; güçlü ya da güçsüz olsun iktidarlar da yönetim ortağı olmaya teşne, bu konuda çok tecrübeli yayın organlarını sevmez.

Velhasıl Hürriyet'in hem 19 Mayıs'a denk getirip hem Necip Fazıl'dan dizelerle süslediği hem seçimlere şunun şurasında ne kalmışken yayınladığı birinci sayfa mektubu/ilânı birkaç günün gerilimi falan değildi.

Hürriyet yayın politikası açısından uzun zamandır bu mektuptaki pozisyonunu hem kağıt hem internet baskısında özenle sürdürüyor zaten.

Hürriyet derken bir yayın organından değil iktidar mücadelesinin bir kanadının en önemli temsilcisinden bahsediyorum tabii ki.

Velhasıl Pazar günü İstanbul mitingini internet sitesinde görmek istemeyen gazete ertesi gün de laf olsun diye ancak görmüştü zaten.

Demem o ki perşembenin gelişi çarşambadan belliydi.

Hepsi bir yana o mektupta bence en dikkat çekici olansa “Sürgün mü edeceksiniz bizi? Zorunlu ikâmete mi mecbur edeceksiniz? Ne yapacaksınız?” cümlesiydi.

Daha geçen ay 100. Yılı vesilesiyle gündem olan Ermeni Tehciri haberlerindeki “titiz işçiliği” akılda kalınca bu cümleyle ne kast ettiklerini, neyin çağrışımını yaptıklarını merak ediyor insan.

Sadece Hürriyet'le ilgili bir mesele de değil bu.

Cumhuriyet'in HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş'la yaptığı röportaja uygun gördüğü kocaman başlık eğer AK Parti tek başına iktidar olamazsa HDP'nin dışarıdan destek vermeye sıcak olduğu yönündeydi. Demirtaş anında yalanladı. Can Dündar iletişim dersinde anlatılan röportajlardaki üç tür yöntemi sıralayıp sonra da “Haberimizin arkasındayız” dedi.

Aslında yaptığı derslerde anlatılmayan, yazılı olmayan dördüncü bir tarz/taktik ama şimdi buna hem de Cumhuriyet gazetesinden somut örneklerle girsem köşe yetmez…

Bütün bunları seyrederken ne çok yayın organı arasında ne çok çapraz bağlarla seçim ve seçim sonrası için operasyon yapıldığını da izliyoruz işte. Belli ki kalan on beş günde daha ne atraksiyonlar, çağrışımlar, örtük mesajlar, paslaşmalar göreceğiz.

Siyasetse miting alanlarında, toplantılarda kendi mecrasında hızla akıyor sandığa doğru.

CHP Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu da dün partisinin Mega Proje adını verdiği projeyi açıkladı.

Buna göre muhtemelen İç Anadolu'da küresel bir lojistik üs haline dönüşecek yeni bir kent kuracaklar.

Konu gerek şu sıra yabancı ekonomistlerin Türkiye için öngörüleriyle gerekse Anadolu Partisi Genel Başkan Yardımcısı Vefa Tarhan'ın partisinin seçim bildirgesindeki yazılarıyla da gündemdeydi.

Proje açıklandıktan sonra Başbakan Ahmet Davutoğlu projenin, isminin ve kimi kavramlarının yıllar önce yazdığı Stratejik Derinlik kitabında da yer aldığını söyledi.

Eski proje olsun, esinlenilmiş olsun, başka partilerin seçim beyannamesinde yer alsın… fark etmez. Önemli olan CHP liderinin başörtüsü, laiklik, Kemalizm ve benzeri konuların dışında Türkiye için bir proje sunması.

Klasik ve yanlış CHP politikalarından vazgeçmesi.

Ama maalesef iki ileri bir geri hareket etmekten yine de kurtulamıyor CHP de lideri de.

Şanlıurfa'da sosyal medyada örgütlenip Suriyelilere karşı eylem için buluşanlar üç Suriyeliyi bıçakladığı gün;

Vaatlerinin kaynağı olarak da işsizliğe çare olarak da mültecilere harcanan paraları ve Suriyelileri örnek gösterdiği gün Gaziantep'te genç bir mülteci çöpten yiyecek topluyordu.

Tam da Çerkes Sürgünü'nün 151. Yıldönümüyle ilgili onca haber akarken umarım Dersim katliamını yaşamış, ardından sürgünleri tatmış insanların çocuğu olarak sayın Kılıçdaroğlu bu yakışıksız söylemden de vazgeçer.

Bir Suriyeli kız çocuğunun başını okşasın veya ona fazla değil meselâ tavuk döner-ayran ısmarlasın, gözündeki sevinç ve pırıltı zaten vazgeçmesini sağlayacaktır bu “mega tuhaflık”tan.
#seçimler
#erdoğan
#Selahattin Demirtaş
#çerkez sürgünü
#Dersim katliamı
9 yıl önce
Manşetler mektuplar ne anlatıyor?
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı