|
Bugün zenginsin, yarın zaten yok
Sokakta doğan ve büyüyen kedi köpek gibi 4 ayaklı varlıklarla aynı muameleyi gördüklerine bakmayın.

Onlar da bizim gibi iki ayaklı varlıklardan.

Ağaç kovuğundan ya da yumurtadan çıkmadılar.

Onları da anneleri muhtemelen bir hastanede doğurdu.

Onlar da insan, yani tıpkı bizim gibi.

Onların da bir zamanlar eşi dostu, anneleri babaları, akrabaları komşuları vardı.

Tıpkı bizim şimdi olduğu gibi.

Onların da bir zamanlar parası, kredi kartları, evi, arabası vardı.

Aramızdaki tek fark: Bizde yukarıda saydığım sahip olduğumuz şeyler devam ediyorken onlarda etmiyor.

Şimdilik...

*

Sokak, park, metruk bina ve cami avlularında yaşam mücadelesi veren evsizlerin hayat hikayelerini dinlediniz mi.

Eski basketbolcu Selçuk Parsadan’ın oğlu Hakan Parsadan.

Çevresi zengin ve itibarlı insanlarla doluydu.

Basketbolcuydu ve 8-10 sene milli takımda oynadı.

Ailesini, işini ve varlığını kaybetti.

3 yıldır sokakta yaşıyor.

O da soğuk hava nedeniyle belediyenin spor merkezine topladığı insanlardan bir tanesi.

*

80 yaşında emekli avukat Erdoğan Gençel.

Yıllarca önemli davalara bakmış.

Hayali Kadıköy’de bir halk kitaplığı tesisi yapmakmış ama nasip olmamış

Emekli olduktan sonra bazı sorunlardan dolayı 3 yıldır sokaklarda.

O da şimdi 485’i erkek, 20’si kadın 505 kişiyle beraber Zeytinburnu Spor Salonu’nda havalar ısınana kadar misafir.

Ondan sonra tekrar sokağa.

*

38 yaşındaki Ramazan Ülper, yetimhanelerde büyümüş.

Oto tamircisi. Çifte vatandaş. Eşi Hollanda’da yaşıyor.

Bir çocuğu var. Gelini avukatlık yapıyor.

Şu an çöplerden kağıt topluyor.

23 yaşındaki Ali Tüysüz birçok dizide figüranlık yapmış.

Eşi ve kızı Kırgızistan’da. Hem sokakta yaşıyor hem de sokakta yaşayan insanlarla ilgili kitap yazıyor.

“Kitabımın adı ‘Mekansızlar.’ Yetkililerden evsizler için 3 ay değil, 12 ay boyunca sıcak bir yuva istiyor. Buradaki insanlar pırlanta gibi kişiler. Sadece çaresizler” diyor.

*

Eskiler, “Zenginliğine güvenme bir kıvılcım yeter, güzelliğine güvenme bir sivilce yeter” derler.

Bir de “Ne oldum dememeli, ne olacağım demeli” derler.

*

Ne zaman sokaklarda yaşayan evsizler en soğuk güne kadar beklendikten sonra spor salonlarına alınsa aklıma kör pilotların fıkrası gelir.

Yolcular uçağa binmişler hareket saatini beklerken kara gözlüklü, elinde bastonlarıyla 2 pilot ve kollarına girmiş 2’şer tane hostes uçağa doğru yürümeye başlamışlar.

Merdivenlerden çıkıp pilot kabinine geçmişler.

Kör pilotları gören yolcular koltuklarında gergin.

Hostesler pilotları koltuklarına oturttuktan sonra yolcuların yanına gelince uçak yavaş yavaş hareket etmeye başlamış.

Hızlanmış, hızlanmış hızlanmış tam pistin sonuna geldiğinde bütün yolcular çığlık atmaya başlayınca pilot uçağı havalandırmış.

Pilotlardan biri diğerine şöyle demiş.

-Birgün yolcular çığlık atmayacak ve hepimiz öleceğiz.

*

Birileri nedense sokakta yaşayanların en soğuk güne dayanacak kadar yaşayacaklarını hesap eder.

Ve o güne kadar sokaklarda yaşayanları kedi köpek zanneder.

Onlarında kendileri gibi iki ayaklı varlık olduğunu unutur.

Ne zaman ki sokaklardaki soğuk hava bizim gibileri rahatsız edecek dereceye gelir.

O zaman sokaklarda yaşayan 2 ayaklı ve 4 ayaklı varlıklar akla gelir.

Evlerden “Allah sokaklarda kalanların, fakir fukaranın yardımcısı olsun” duaları yükselmeye başlar.

Soğuğun tavan yaptığı bu noktada yetkili şahıslar devreye girer ve evsizler spor salonlarında sıcak yatak ve sıcak çorbaya kavuşurlar.

Tıpkı kör pilotların uçağı havalandırmak için yolcuların çığlığını beklemesi gibi.

Peki ya bir gün o ses duyulmazsa...
Günün sözü:
Biz onu öldürmezsek eğer vicdanımız yanılmaz bir yargıçtır.
Balzac
#Selçuk Parsadan
#Erdoğan Gençel
#mekansızlar
9 yıl önce
Bugün zenginsin, yarın zaten yok
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü
‘Korkuluk’…