|
Son damla
Milli şairimiz Mehmet Akif, “Tarih tekerrürden ibarettir diyorlar, hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi? Diye soruyor.

İbret almazsan evet, tarih tekerrürden ibarettir.

Nedenini açıklayalım.

Gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklersen, ondan sonraki bütün düğmeler de yanlış iliklenecektir.

Konuyu şöyle açayım.

Genelde başımıza gelen bir olayın tek nedeni olmaz.

Olaylar, farklı farklı, büyük küçük, önemli önemsiz birden çok sebebin bir araya gelmesiyle oluşur.

Ancak biz olayın ana sebebi olarak hep en son yaşanan hadiseyi görürüz.

Oysa o bardağın taşan son damlası gibidir.

Bardağa düşen ilk damlayı ve sonraki damlaları görmek gerekir.

*

Bazen farkına varırız bazen de varmayız ama kader çizgimizi, örümceğin ağını ördüğü gibi yavaş yavaş öreriz.

Bazen içinde kalırız bazen de dışında.

İçinde kalırsak ölürüz.

Dışında kalırsak yaşarız.

Çıbanda, örümcek ağı gibidir

Önce küçük bir sivilcedir.

Zararsız zannedersin.

Kendiliğinden geçer diye önemsemezsin.

İşte o sivilce önemsemediğin için, önlemini almadığın için, yavaş yavaş büyür ve bir gün patlar.

*

Darbeler de örümcek ağına, çıbana veya bardağa düşen damlalara benzer.

Birdenbire ortaya çıkmaz.

Tıpkı bundan 55 sene önceki gibi.

Tıpkı 27 Mayıs 1960 yılının cuma sabahı sabah 5.30'da açıklanan darbenin o sabah planlanmadığı gibi.

1950 yılında iktidar olan Demokrat Parti'nin başındaki siyasiler Celal Bayar, Adnan Menderes ve yanındakiler iç ve dış güçlerin ördüğü ağı, gittikçe büyüyen çıbanı ve darbe bardağına düşen damlaları 10 yıl boyunca göremediler.

Göremedikleri için de önlemini almadılar.

Profesör Dr Ali Fuat Başgil, Said Nursi gibi dostların uyarılarını da ciddiye almadılar.

*

Oysa darbe bardağına ilk düşen iri damla CHP'nin iktidarı kaybetmesiydi.

Çünkü o dönemde askerin gözünde CHP demek devlet demekti ve devletin muhalefete düşmesi skandaldı.

İkinci iri damla 18 yıl Türkçe okutulan ezanın aslına döndürülmesiydi.

Üçüncü iri damla unutturulmaya çalışılan dinin yeniden canlandırılmasıydı.

Dördüncü iri damla, CHP iktidarının nimetlerinden faydalanan bürokrat ve iş çevrelerinin maddi kayıplarıydı.

Bu iri damlaların ardından iktidarın da büyük, küçük onlarca hatalarından oluşan damlalar geldi.

*

Birde o bardağı dolduran dış etkenler var.

ABD ve SSCB arasında yaşanan Soğuk Savaş'ta Türkiye ABD'nin yanında yer almayı seçerek NATO ittifakına dahil oldu.

CHP hükümetleri döneminde gündeme gelen Amerikan yardımları “
Truman Doktrini
” ve “
Marshall Planları
”yla artarak devam etti.

1954 yılından yılından itibaren ülkede başgösteren ekonomik durgunluk ve kriz, DP iktidarını sarsmaya başladı.

Menderes hükümetinin
Seydişehir Aluminyum ve İskenderun Demir-Çelik
ve diğer endüstri projelerini kredilendirmek için ABD'ye yaptığı başvuru reddedildi.

Çünkü ABD Türkiye'nin hep kendisine muhtaç olmasını yardımla geçinmesini kendi ayakları üstünde durmasını istemiyordu.

Bunun üzerine
Menderes
, gereken yardımı alabilmek için
SSCB
'ye yöneldi.

Sovyetlerle yakınlaşma ABD ve NATO üyesi ülkeleri son derece rahatsız etti.

Türkiye'nin ellerinden çıkacağından korktular.

Menderes iktidarına gelen ABD desteği 1954'ten sonra ihtilalcilere akmaya başladı.

Neticede bugün lanetle andığımız 27 Mayıs 1960'ta o ihtilal gerçekleşti.

NATO ittifakı ve Amerikan üsleriyle birlikte rejim güvenceye alındı!

Günün sözü:

Bazı insanlar alçak gönüllüdür,

bazıları da alçak olmaya gönüllüdür.

Necip Fazıl
#Mehmet Akif
#Truman Doktrini
#Marshall Planları
9 yıl önce
Son damla
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi