|
Yoksulluk soğuktur

UNICEF tarafından yayınlanan “Dünya Çocuklarının Durumu 2001” raporuna göre "Yoksulluğun pençeleri bir aileye uzandığında, bundan en çok etkilenen, en çok zarar görenler; yaşama , gelişme ve büyüme hakları riske atılanlar, o ailenin en küçük üyeleridir.

Günümüzde gelişmekte olan ülkelerde doğan her 10 çocuktan dördü aşırı yoksulluk içindeki bir dünyaya gelmektedir.

Çocuk haklarının yaygın bir biçimde ihlali de temelde gene yoksulluktan kaynaklanmaktadır”.

Bir başka deyişle yoksulluk arttıkça evde paylaşılan besinler de azalır ve en çok annelerle, küçük bebekleri çaresiz bırakır yoksulluk.

UNICEF’e göre yoksulluk çocukların hem bedenlerini hem de zihinlerini tahrip eder ve sonuçta yoksulluk daha sonraki kuşaklara geçerek bir “kısır döngü” oluşturur.

Bu nedenle de yoksulluğun önlenmesine çocukluk çağında başlanmalıdır.

*

Prof. Dr Şükrü Hatun’un yoksulluk ve çocuklar üzerindeki etkileri makalesinde Diyarbakır Tabip Odası eski Başkanı Dr. Mahmut Ortakaya günümüzde yoksulluğun en önemli nedenlerinden olan göç sorununu anlatırken bu ilişkiye çok çarpıcı biçimde dikkat çekmiş:

“Üretim insanı koruyan, insan onuruna sahip çıkan bir faaliyettir.

İnsanı üretimden uzaklaştırdığınızda onurunu elinden alırsınız, onuruna el koyarsınız.

Üretim ibadettir, üretim onurdur. Bunu bilenler insanları köylerinden evlerinden uzaklaştırdılar ama esas önemlisi üretimden uzaklaştırdılar.

İnsanı üretimden uzaklaştırınca onu ekmeğe muhtaç haline getirirsiniz ve onurunu elinden alırsınız.

Onur çok önemlidir, özgürlük ise görecedir.

Onur kaybedilmemesi gereken bir kavramdır, bir seviyedir.

Biz bölge insanı olarak özgürlüğü ararken onurunu kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kaldık”.

Yoksulluğun insanın manevi yaşamında açtığı belki en büyük yara, yoksulluk nedeniyle onurlarını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalmalarıdır.

*

Açlık organizma için gerçek bir şiddettir, çünkü açlık sırasında harekete geçen hormonlar yıkıcı hormonlardır.

Açlıkla harekete geçen hormonlar önce karaciğerdeki glikojeni, sonra yağ dokusunu ve son olarak da kas dokusunu yıkar.

Şiddetin en önemli özelliği yıkıcılık olduğuna göre, açlığı biyolojik/hormonal bir şiddet olarak tanımlamak yalnızca “mecaz” değildir.

Tam da bu nedenle en önemli açlık nedeni olan yoksulluğu Mahatma Gandhi, “Yoksulluk, şiddetin en kötü formudur” diye tanımlar.

Bu söz hem yoksulluğun biyolojik etkilerine dikkat çektiği için, ama esas önemlisi piyasa ekonomisinin bir sonucu olan yoksulluğa farklı bir anlam kazandırdığı için doğrudur.

Yetkililer tarafından kof bir edebi metin haline getirilen “Çocuk Haklarına Dair Sözleşme” nin gerçek mesajı şudur:

“İster zengin ister yoksul olsunlar dünyadaki bütün toplumlarda en yoksul, en dezavantajlı ve genellikle en ihmale uğrayan çocuklar, gerek eldeki kaynakların kullanımında gerekse gösterilecek çabalarda birinci derecede önceliğe sahip olmalıdır”.

*

Açlığa, susuzluğa günlerce dayanabilirsin ama soğuğa bir gün dayanamazsın.

Ne zaman kış gelse, havalar sertleşse yoksullukla soğuk biraraya gelir.

Şehirlerde yağan karlardan aldığım keyif erken biter.

Çünkü yoksulluk ve soğuk öldürür.

Hem bedenen hem ruhen çok tehlikelidir.

Ali Şeriati, “Yoksulluk bir kapıdan girerse, din öbür kapıdan çıkar” der.

Soğuk ve yoksulluğun buluştuğu bu havalar o yüzden beni hep rahatsız eder; gerilirim.

Kar ve soğuğu şehirlere değil dağlara yakıştırırım.

Günün sözü: Eğer yarasına merhem sürüp önüne biraz dünyalık koymayacaksan, yoksula “Nasılsın?” deme. Şeyh Sadi Şirazi
#UNICEF
#Dünya Çocukları
#Prof. Dr Şükrü Hatun
9 years ago
Yoksulluk soğuktur
Kara dinlilerle milletin savaşı
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü