|
Şecaat arz ederken Kılıçdaroğlu, beni doğruluyor
Siirt'teki esnaf ziyaretlerimiz sırasında provokatör bir grupla girdiğimiz tartışmanın birkaç dakikalık görüntüsünün servis edilmesiyle başlayan tartışma ilginç bir hal almaya başladı. Beyinleri ve ferasetleri paralel medyanın yayın organlarına bağlanmış kimseler benim o görüntü kaydından Adana'da çevrilen MİT TIR'larında silah olduğunu itiraf ettiğimi iddia etti. Buradaki itiraf kavramı bir anahtar sözcük olarak oldukça programlı bir algı operasyonunun işareti tabii. Bu konu üzerinde önceki yazımda da durmuştum, ayrıntıya tekrar girmiyorum.

Hatırlarsak, seçim için esnaf ziyaretimiz esnasında girdiğimiz bir kahvehaneden bizi takip eden profesyonel bir grubun içeri girerek bize soru soruyormuş gibi sözlü sataşmalarına maruz kaldık. Türkiye'nin Kobani'de IŞİD'i neden desteklediği yönünde bir soru soran kişiye cevap vermeye çalışırken üst üste sorular sormaya devam etti. Ben de ortamın heyecanı ile bir önceki sorulan sorulardan aklımda kalanlara cevap verdim. Bu arada TIR'lar ifadesi geçmiş ve mesele oraya bağlanmış, tam arzu edildiği gibi.

Hararetli bir tartışma ortamındayız ve açık konuşmak gerekirse Türkiye'nin Kobani'ye hiç yardım etmediği iddiası, dahası Türkiye'nin IŞİD'i desteklediği şayiası karşısında, konuşmamın kalın kafalılar tarafından engellenmesi sebebiyle, itiraf ediyorum ki, sinirliyim.

Öncelikle pozisyonum itibariyle Pennsylvania merkezli çetenin iddia ettiği gibi Adana'da çevrilen TIR'ların içerisinde ne olduğunu bilecek bir durumda olmadığım gibi, o TIR'larla ilgili bütün bilgileri ben de herkes gibi medyadan izliyorum. İkincisi ve daha mühimi idrak kanalları iltihaplananlara belki şifa olur diye tekrar söyleyeyim ki, benim o ortamda bile herkese laf yetiştirirken silahtan bahsettiğim vaki değil. Nasıl olsa kavgada yumruk hesabı yapılmaz diye düşünüyor, bilinçli ve programlı yönlendirmeye devam ediyorlar.

Benim söylemediğim bir şey üzerinden ve benim üzerimden koparılan yaygara o kadar komik bir duruma evrildi ki, içerideki arkadaşlarını yurtdışına kaçırabilmek için sızdırdıkları elemanlarıyla hukuka tünel kazmaya çalışan paralel çete benim tutuklanmamı içerideki arkadaşlarının ise serbest bırakılmasını istemeye kadar gitti. Buna da zavallı paralelcilerin züğürt hesabı deyip geçtik, ama..

Bu arada bir başka açıklama bence asıl bomba tesirli itiraf olarak kayda geçmiş olmalı. Ana muhalefet partisinin genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yaptığı bir açıklamayla bana isnat edilen “itiraf' üzerinden kendi büyük itirafını ağzından kaçırdı. Tam tamın şecaat arz ederken sirkatini söylemek cinsinden bir itiraf. Şöyle dedi Kılıçdaroğlu:

“Yani Yasin Aktay doğru söylüyor. Filmleri var, kamyonlardaki kasaların nasıl açıldığının, bombaların görüntüleri var. Ben de seyrettim.”

Sayın Kılıçdaroğlu'na sormak gerekiyor, söz konusu videolar nerede? Kim tarafından seyrettirildi ve nerede seyrettiniz? Bu videoların o baskına ait videolar olduğunu nereden ve kimden öğrendiniz, emin misiniz? Size bu videoyu seyrettiren, her alanda tuttuğu kaset koleksiyonu çok geniş olduğu bilinen paralel çete olabilir mi? Paralel medyaya bakıp Kılıçdaroğlu için de tutuklama talep etmediklerini görünce bütün kaset işlerini beraber kotardıkları düşüncesi geliyor insanın aklına. Günahları boyunlarına.

Daha önce de söylediğim gibi benim pozisyonum itibariyle TIR'ların içeriğini bilmem söz konusu değil. Ve fakat Sayın Kılıçdaroğlu'nun da pozisyon itibariyle benden bir farkı yok. Benim bu konuya dair kesin bir ifadem söz konusu değil ama Sayın Kılıçdaroğlu çok kesin bir biçimde bir takım görüntülerden, videolardan bahsediyor. Bu kaset ilişkisi geriye doğru Baykal'ı CHP liderliğinden indiren ve kendisine liderlik yolunu açan kaset operasyonuyla aynı türden bir ilişki mi? Görülüyor ki, Kılıçdaroğlu'nun bilinçli ve hiç bir baskı altında kalmaksızın yaptığı itiraftan bir sürü yeni soru çıkıyor.

Dahası Suriye Türkmenlerine gönderilen TIR'lara paralel çetenin kurduğu kumpasta da Kılıçdaroğlu'nun bir biçimde pay sahibi olduğu anlaşılıyor.

Bir provokasyon ortamında çekilen görüntüyle beni açığa düşüreceklerini zannedenler bir anda açıkta kalmış bulunuyorlar. Pennsylvania merkezli bu terör örgütünün kurduğu bir kumpas daha başlarına geçmiş bulunuyor, üstelik işbirlikçilerini de ele vererek.

Bu satırları yazarken Siirt'te, Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri'nin manevi huzurunda bulunuyorum. Bu mübarek zatın o eskimeyen dizeleri koparılan yaygarada gelinen son durumu ne güzel özetliyor:

“Hak şerleri hayreyler/Ârif ânı seyreyler/zannetme ki gayreyler/Mevla görelim neyler/Neylerse güzel eyler.”
#Suriye Türkmen
#paraşeş .ete
#kılıçdaroğlu
9 yıl önce
Şecaat arz ederken Kılıçdaroğlu, beni doğruluyor
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi