Hleb... 14 maçın, 13’ünde ilk 11’de oynamış, top hakimiyeti yüksek, isabet oranı da öyle; takımın beyni konumunda, gerek tecrübesi, gerek performansıyla... Ayrıca takımın en fazla pas yapan oyuncusu.
Rangelov... 11 maç, 8’inde ilk 11’de. Torku Konyaspor kadrosunda en fazla pozisyona giren oyuncuların ilk 3’ünden biri. Torku Konyaspor’da teknik direktör Aykut Kocaman’ın sürpriz bir kararla Beşiktaş maçı kadrosuna almadığı 5 isimden en önemli ikisi bu iki oyuncu.
Dün sosyal medyada, sağda sola, haber portallarında, futbol sohbetlerinde Aykut Kocaman’ın yıldız oyuncu hastalığı konuşuldu Alex de Souza örneğiyle... Evet Aykut hocanın bir Alex takıntısı vardı, bu bir gerçek. Ancak Hleb’i adında Alex geçiyor diye (Alexander) kesmiş olamaz değil mi...
Beşiktaş’a bakarsak İsmail-Motta dışında Trabzonspor maçından sonra ilk kez ideal kadrosuyla sahada. Ancak sakatlığı nedeniyle sahada varlığıyla yokluğu bir olan Demba Ba, hep bir eksiklikti dün Beşiktaş için. Ağırdı ve tam anlamıyla hazır değildi. Geçen hafta son 10 dakika oynatılması erken olduğu gibi, dün ilk 11’de de olması erkendi. Muhtemelen Bilic, onu Galatasaray derbisine kupada oynatarak ısıtacaktı ancak maç ertelenince dün forma vermeyi tercih etti.
Beşiktaş’ın sadece bir pozisyonda attığı iki gol var. İki pozisyonu toplasan bir pozisyon anca eder inan. Tolga’nın uzun degajı, topu arkaya sektiren bir Konya savunması ve usta bir vuruş yapan Gökhan Töre; ikinci de de Jose Sosa’nın tenis raketiyle pinpon topuna falso verir gibi yaptığı kesme vole vuruşu...
Pozisyonu ve ceza sahasına ortası bir elin parmaklarını geçmeyecek Beşiktaş karşısında, dün akşam orta sayısı 40’a yaklaşan bir Konyaspor vardı. Ancak isabet oranı yüzde 30 ya var ya yok. Bu isabet oranı, takımın en fazla pas yapan ve en fazla isabetli pas yapan ismi Hleb’in sahada olmayışının bir sonucu. Ancak Konya’nın baskılı oyunu, presi, mücadele gücü, hızlı futbolu da Hleb’in sahada olmayışının bir sonucu.
Penaltıya kadar gol atabileceği izlenimi vermeyen Torku Konya, penaltı golüyle bir anda beraberliği koparabilecek duruma geldi. Oyununda bir farklılık yoktu ama sahadaki şartlar bunu gerektiriyordu. (Zamanın daralması ve golün getirdiği motivasyon)
Beşiktaş, iyi olmadığı bir günde ya da rakibin iyi olmasına izin vermediği bir günde kazanmayı bildi ve Galatasaray’a kadar kayıpsız gitme hedefini tutturdu.
Atiba’nın erken tatil hayaliyle gördüğü komik kırmızı kart, okuldan kaçmak isteyen ilkokul çocuğunun bile başvurmayacağı yöntemdi. Atiba, hafta içindeki kupa maçının ertelendiğini unutmuş olamaz değil mi...
