|
Bu dünya böyle gitmez!

Yazıya, düşünceye kışkırtıcı, üzerinde derinlemesine düşünmemiz gereken bir tespitle giriş yapmak istiyorum:

El’ân Batı uygarlığı bilfiil yaşıyor olabilir ama bilkuvve çökmüştür. Osmanlı bilfiil çökmüştür ama bilkuvve yaşıyor.

KÜRESEL BUHRANIN KAYNAĞI: BATI UYGARLIĞI

Batı uygarlığının bilfiil yaşıyor olması’yla kastettiğim şey, dünya üzerindeki hâkimiyetini sürdürdüğü gerçeğidir.

Soru şu burada: Peki, Batı uygarlığı, bütün dünya üzerinde hâkimiyet kurmasını neye borçlu?

Bu sorunun cevabını çağımızın en cins düşünürlerinden, en parlak bilim felsefecilerinden Paul Feyerabend, çok net bir şekilde şöyle veriyor: “Batı uygarlığı, dünya üzerindeki hâkimiyetini iki şeye borçlu: Silah ve reklam.”

Silaha hâkim olmak, kaba güce dayanarak dünya üzerinde hâkimiyet kurmak demek: Seküler bilim üzerinden üretilen iktisadî, teknolojik ve askerî güce dayanan, niceliği hükümran kılan bir hâkimiyet kurma çabasıdır bu.

BATI UYGARLIĞININ DİNİ SEKÜLARİZM, TANRISI BİLİM, KÖLESİ İNSANDIR

Biraz daha açmakta yarar var bunu:

Modern Batı uygarlığının dini, sekülerizm; tanrısı bilim, kölesi insandır. Modern insanlar, bilime tapar, seküler bir hayat yaşarlar: Bu serencamın tasvirini en iyi Peter Gay şöyle yapar: “Modern paganizmin yükselişi”.

Sonuç: Kapitalist hegemonya. Silahın ve reklamın (medyatik hegemonyanın) gayr-ı meşru çocuğu bir dünya: Batı uygarlığı.

Kendisi dışındaki dünyayı barbar olarak gören, yıkan, yok eden ve dünya üzerinde tıpkı eski Roma gibi, “askerî zorbalık düzeni” kurmaya soyunan bir uygarlık bu.

Kapitalizm’in insanı: Homo economicus: Ruhunu pazarda haraç mezat satan seküler makina.

Makinalaşan ve metalaşan insan: Şeyleşen, nesneleşen ve tükettikçe tükenen kişi: İstatistikî bir rakam: Önce pazarın, sonra tüketimin kölesi: Posası çıkmış bir “ürün” sadece.

Bu “ç/ağdaş köle”, varlığını, kapital’i / para’yı kutsamasına borçlu: Ekonomik faaliyeti rekabete, güçlü olanın haklı olduğu sapmasına indirgemesine.

Sonuçta, önüne çıkan herkesi, her şeyi, her gücü tepelemesine ve yok etmesine: Sosyal darwinizmin zaferi: İnsanlığın cehennemi.

Özetle, şairin deyişiyle, “cehennemde bir mevsim”, Batı uygarlığının serencamı.

Büyük düşünür Nietzsche’den dinleyelim bu serencamın 19. yüzyılın son çeyreğinde geldiği noktanın özlü özetini: “Avrupa, ölüler evini andırıyor... Çöl büyüyor... İnsan, amacını yitirdi... Hayat bitti... Felsefemiz, ahlâkımız dekadansın (tefessühün, çöküşün) formlarına dönüştü.”

Batı uygarlığının bilim tanrısı, sekülerizm sapması, insanlığı ayartıcı bir maskeli baloda yok olmanın eşiğine fırlatıyor güle oynaya, hızla, hazla ve tam gazla...

BU DÜNYA BÖYLE GİTMEZ!

Dünya böyle gitmez. Belirsizlikler çağı, bir gün bitecek ve yeni bir dünya kurulacak.

Kapitalizm, insanlığın en büyük düşmanı çünkü.

Sekülarizm, insanın ve hakikatin altını oyan, insanı hayattan kovan, hayatı çoraklaştıran, insanlığı ve dünyayı ruhsuzluğa mahkûm eden bir sapma. Foucault’nun deyişiyle, “insanlığın hapishanesi”.

Köleliği özgürlük diye sunan bir büyücü ç/ağdaş Batı uygarlığı: Hızı, hazı ve ayartıyı kutsayan, insanı hayatın acı gerçeklerinden kaçırarak hayata tutundurmaya çalışan postmodern bir ayartıcı.

Yeni biçimler alarak insanı alabildiğine ayartan din-dışı kutsallıklara (müzikhole, stadyuma, ışıkların söndürüldüğü karanlık sinema salonlarına tıkayarak hayata tutundurmaya çalışan) bu neo-pagan, tekno-pagan büyücü, insanın, hayatın ve hakikatin kuyusunu kazmakla meşgul yalnızca.

O yüzden dünya kaosa mahkum.

O yüzden daha insanca bir dünyanın doğuşunun müjdecisi hakikate gebe.

#Batı uygarlığı
#Osmanlı
#Paul Feyerabend
#Seküler
9 yıl önce
Bu dünya böyle gitmez!
Kara dinlilerle milletin savaşı
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?