|
EhI-i Sünnet Omurga’yı çökertmek!
Türkiye’de veya İslâm dünyasında yaşanan temel sorunların gerisinde Batılıların olduğunu söyleyince hemen sert eleştirilere maruz kalmanız hatta “topa tutulmanız” neredeyse kaçınılmaz gibi.

Eğer şartlar normal olsaydı, bu eleştiriler, kesinlikle haklı olurdu. Ama bu tür eleştirileri yapan kişilerin de, genel anlamda kitlelerin de gözardı ettikleri yakıcı gerçekler var.

SALDIRGAN BATI’NIN HİKÂYESİ

Bu gerçeklerin başında şu geliyor: Bugün yaklaşık 300 yıldır, dünya, Batılıların kontrolünde: Batılılar, üç asır gibi görece kısa bir zaman dilimi içinde bütün medeniyetlerin kökünü kazıdılar; bütün büyük-küçük dünya dinlerini ya büsbütün tarihten sildiler ya da fosilleştirerek canlı cenazeye dönüştürdüler.

Batılılar, 1648 Vestfalya Anlaşması’ndan sonra, hem Avrupa tarihinin hem de dünya tarihinin akışını değiştirecek küre ölçekli bir meydan okuma gerçekleştirdiler.
Bu, çift yönlü bir meydan okumaydı: Öncelikli olarak bu meydan okuma, Hıristiyanlığa karşı sözkonusu oldu: Avrupa’yı yeniden-kuran Avrupa-içi güç ve zihin haritalarını sil baştan değiştiren siyasî, entelektüel ve ekonomi-kültürel devrimleri tetikledi.

Modernlik, Kilise’nin yegâne otorite, hegemonya ve meşrûiyet kaynağı olma konumunu bitirdi; yerine, “insanın tanrılaştırıldığı” modern / seküler otorite, hegemonya ve meşrûiyet biçimlerini yerleştirdi.

Böylelikle modernliğin entelektüel, siyasî ve ekonomik temellerini alan Vestfalya Anlaşması, İkinci Dünya Savaşı’nın sonuna kadar 300 yıl sürecek bir küresel / sömürgeci “Avrupa Düzeni” kurdu.
Avrupa, bunu, Kilise Düzeni’nin yol açtığı ve Avrupa’nın önünü tıkayan, tarihe çıkmasını önleyen felsefî-teolojik sorunları aşmasına, dolayısıyla Kilise’yi merkezî/belirleyici konumundan uzaklaştırarak büsbütün devre dışı bırakmayı başarmasına borçluydu.

Sonuçta, Avrupa-içi siyasî-ekonomik ve felsefî-teolojik çatışmalar aşıldı; Avrupalılar, böylelikle bütün dikkatlerini Avrupa-dışı’na, bütün bir dünya coğrafyasına yoğunlaştırdılar. Ve bütün kıtaları, karaları ve denizleri sömürgeleştirmeyi başardılar!

İkincisi ve burada tartıştığım sorun açısından daha önemli nokta ise şuydu: Bin yıldır, tarihi, Müslümanlar (daha sonra Avrupalılarla birlikte) yapıyordu: Müslümanlar, daha İslâm’ın tarih sahnesine çıktığı ilk yüzyılda, Doğu’da Çin’e, Batı’da İspanya’ya kadar uzanmışlardı: Gerçek anlamda barışa, başka kültürlerle, dinlerle bir arada yaşamaya dayak ilk küreselleşme tecrübesini Müslümanlar kurmuşlardı.

Bu son nokta, İslâm dünyasının yaşadığı kaosun nereden kaynaklandığını da, dünyanın geleceğinin neden Müslümanlar tarafından belirleneceğini de ele veren hayatî bir nokta.

BATI’NIN SALDIRGANLIĞI

Öncelikli olarak Batı uygarlığı, saldırgan bir uygarlık; insanlığa, insanlığın medeniyet birikimine saldıran bir yıkıcı bir tecrübe.

Batı uygarlığının bütün medeniyetlerin kökünü kazıdığı, başka medeniyetlere hayat hakkı tanımadığı yakıcı gerçeğini anlayamazsanız, ülkenizde de, bölgenizde de, dünyada da neler olup bittiğini anlayamazsınız.

Bu gerçeği, büyük tarihçi Arnold Toynbee, yeri geldikçe hatırlattığım gibi, açıkça şöyle özetlemişti: “Batı uygarlığı, 300 yıl gibi kısa bir zaman dilimi içinde yeryüzündeki 26 medeniyetten 16’sını fiilen yok etti; 9’unu fosilleştirdi.”

Gördüğünüz gibi, Batı uygarlığı, bütün insanlığa, bütün medeniyetlere yokedici bir saldırının adıdır. Tarih’te böyle bir saldırı sözkonusu olmamıştır.

Burada izi sürülmesi gereken soru şu: Bu saldırının neden/ler/i ve sonuçları ne?

Bunun temel felsefî nedenini, yaşayan cins İtalyan düşünürlerinden Vattimo şöyle açıklar:

“Modern düşünce zayıf düşüncedir. Zayıf düşünce, kendini dayatan bir düşüncedir. 0 yüzden Narsist’tir. Kendine âşıktır. Başkasına iyi gözlerle bakmaz. Kendini dayatır yalnızca.”

O yüzden Batılılar, tarihleri boyunca başka kültürlerle, dinlerle ve medeniyetlerle bir arada yaşama tecrübesi üretememiştir. Bu nedenle, dünya üzerinde hâkim olduğu son üç yüzyıldan bu yana Batı uygarlığı, başka kültürlerin, dinlerin ve medeniyetlerin kökünü kazımaktan ve dünyayı büyük bir kaosun ve felâketlerin eşiğine sürüklemekten başka bir şey yapamamıştır.

Kısacası, Batılılar, başka dinlerle ve kültürlerle birarada yaşama tecrübesi üretememişlerdir. 0 yüzden dünyayı cehenneme çevirdiler!

İSLÂM DÜNYASINI ORTADAN YARMAK!

Bin yıldır, dünya tarihini Avrupalılar ve Müslümanlar yapıyorlar. Batılıların modernlikle birlikte geliştirdikleri küresel saldırıdan biz de nasibimizi aldık.

Ve sonuçta Osmanlı durduruldu. Şimdi de, çeyrek asırdır, İslâm dünyası, içeriden birbirine düşürülmeye, bunun için de şiî-sünnî çatışması icat edilmeye çalışılıyor.

Ortada oynanan büyük bir oyun var: Bin yıldır Selçuklu ve Osmanlıların mücadeleleri sonucunda İslâm dünyası, ilk defa Ehl-i Sünnet Omurga üzerinden akidevî, fikrî ve siyasî olarak birleştirilmişti.

İşte son çeyrek asırdır, Batılılar, görünüşte kavga etseler de gerçekte İran’ın önünü alabildiğine açıyorlar.

Çok tehlikeli bir oyun ver burada: İslâm dünyasını tam ortadan ikiye yarmak ve böylelikle İslâm dünyasının toparlanmasına büyük bir darbe vurmak istiyorlar.

Bu konu, önemli. Üzerine biraz daha ayrıntılı olarak gideceğim.

twitter.com/yenisafakwriter
#islam dünyası
#ehli sünnet
#EhI-i Sünnet Omurga’yı çökertmek
9 yıl önce
EhI-i Sünnet Omurga’yı çökertmek!
X’e kısıtlama an meselesi
Musevî bir yasadan Kızıl Düve miti üretmek
Sosyal çürüme yazıları 2: Her türden bağımlılıklar cumhuriyeti
Bir bu eksikti...
IBAN veren esnafın katli vacip mi?