|
Entelektüel’den mütefekkir çıkmaz!
Entelektüel, çağının çocuğudur; çağının vicdanı.

Çağrısı, çağıyla sınırlıdır ama entelektüelin. Çünkü entelektüel, çağının ağları ve bağları, bağlamları ve kavramları içinde/n konuşur yalnızca; çağının ağları ve bağlamları içinde/n konuşlanır. Çağrısı, çağının sınırlarını aşamaz zira.
ENTELEKTÜEL, ÇAĞ’INI AKLAR
0 yüzden entelektüel, “çocuk”tur! “Ağlar”, “mama”sını verirsiniz susar!

Olgunlaşamaz hiç bir zaman! Zira çağ’ını aşacak kadar derin nefes alamaz; derin nefes alamadığı için de derin nefes üfleyemez insanlığa.

Son kertede, çağ’ını aklar entelektüel. Eleştirel bir dil geliştirirken bile, ağ’a dönüşen çağ’ının söylemlerini ve eylemlerini aklanmaktan, kutsamaktan başka bir şey yapmaz, yapamaz.

Ve siyasî, iktisadî ve kültürel iktidar biçimlerine yamanır!

0 yüzden çağ aşacak, çağ açacak, çağ’ın ağlarının ve bağlarının ötesine taşacak taze, diriltici bir dünya sunamaz.
MÜTEFEKKİR, ÇAĞ AÇAR
Müteffekkir, bir çağın adamı değil, bütün çağların adamıdır; bütün çağların vicdanı. Mütefekkirin duyargaları, bütün çağlara ve bütün çağrılara açıktır.

O yüzden mütefekkir bütün çağlara konuşur, bütün çağlarla konuşur, bütün çağlar ona konuşur ve onunla konuşur. Çağrısı, çağ açacak ve çağ aşacak yılmaz bir küheylan, dinmez bir çağlayandır çünkü.
“SATIR”DAN SADIR’A, AKIL’DAN KALBE...
Entelektüel, aklıyla yürür; mütefekkirse kalbiyle, ‘’akleden kalbiyle’’.

Entelektüel yalnızca satır’lardakini görür, görebilir; mütefekkirse sadır’lardakini de görür ve gösterir -görebilen gözlere, kalplere, akıllara, vicdanlara...

Entelektüelin düşünme âleti, akıldır; mütefekkirinkiyse kalp, akleden kalp.

Entelektüel, aklar, aklamacılık yapar. Çağının aklayıcısıdır: Çağına bakar yalnızca, çağına tapar çünkü.

Mütefekkirse, kalbeder; önce kendini; sonra dışarısını. Kalp, kendi’nden dışa açıldığı andan itibaren inkılap başlar, her şey aslına inkılab eder. Mütefekkir, bütün çağlara bakar, bütün çağlar da ona akar.

Entelektüel, aklı, bir “satır” gibi kullanır. Entelektüelin aklı, en sınırlı ve sınırlayıcı akıl olan modern akıl’dır. Akıl (ratio/n) ölçmek biçmek demektir çünkü.

Mütefekkir ise, kalbinin ritimlerine kulak verir ve sabırla dinler kalbinin dinginliğinden gelen engin sesi, seslerin sesini, o yüce sesi ve nefesi.

Entelektüelin zihni, hem işgal altındadır, hem de başka zihinleri işgal tasasında.

Mütefekkirin kalbi, fütûhat sevdasındadır: Fütûhât, yani açılış, yani çiçekleniş, yani meyveye duruş, yani varlığı hak şiarı ve hakikat şuuruyla şiire durduruş.
HAKİKAT VE SÛRET
Entelektüel, formların / sûretlerin çocuğudur ve formlarla ilgilenir. Mütefekkir, hakikatin çocuğudur; hakikatten süt emer ve hayata ruh üfler.

Formlar / sûretler, arızîdir; hakikat aslî. Formlar, son kertede ârıza üretir yalnızca; hele de hakikat form’a indirgenmişse, form’un eline verilmişse...

Hakikat ise asaletin ve ebediyetin kaynağıdır, özgünlüğün ve öz-ü-gürlüğün.

Formlar, hakikati şekillendirdiği, hakikatin yerine geçtiği zaman, ruh çekilir oradan; her şey ruhsuzlaşır. Hakikat, formları şekillendirdiği zaman ruh üfler formlara ve formlarla herkese/ her şeye.

Özetle, entelektüel, kuru bilgi’nin peşinde koşturur; o yüzden kendisi perişan olur, bizi de perişan eder. Mütefekkir, bilgeliğin izini sürer; kendisi kemâl bulur, bize de kemâl sürecinde “yol” olur.
SORUNUMUZ: MÜTEFEKKİR YOKLUĞU
Sorunumuz: Entelektüel bolluğu, mütefekkir yokluğu. Entelektüelle mütefekkirin farkının farkında olsaydık, bugün neden BURADA olamadığımızın da, bugün’ün neden burada olmadığının da farkında olabilirdik. Ve yarının nasıl burada olabileceğinin fark edilmesini sağlayabilecek bir fark ortaya koyabilirdik.

Biz, “fark”ı kaybettik: Farkımızı. Fark, biziz çünkü. Ortaya fark koyacak, farklı şeyler koyacak biziz.

Ama biz yokuz. Yokuz, çünkü biz, biz değiliz. Bizde değiliz. Burada değiliz biz. Orada, bilemediğimiz başka, bambaşka yerlerdeyiz; buradayken bile.

Buradayken bile burada değiliz. Buradayız ama burada değiliz. Burada değiliz ama buradayız. Biz bizden gideli, burayı terk edeli, buradan gideli çok oldu...

Artık kendimize gelme / tefekkür edebilme; bunun için de âlim, ârif ve hakîm şahsiyetlerinden oluşan, önalan ve önaçan, çağ aşan ve çağ açan, kendisi için ve bu dünya için değil, hakikat için, halakatin hayat bulması, hayat olması ve herkese hayat sunması için yaşayan, çağrısı çağını kuracak mütefekkirler yetiştirme vakti çoktan geldi de geçiyor bile.

twitter.com/yenisafakwriter
#entelektüel
#düşünür
#toplum
#çağ
9 yıl önce
default-profile-img
Entelektüel’den mütefekkir çıkmaz!
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti