|
İyilikhâne “melekleri”nin harikulâde işleri

Geçtiğimiz günlerde, Üsküdar’da Üsküdar’a yaraşır bir etkinlik düzenlendi.

Yardım estetiğimizin, yardım ahlâkımızın ve politikamızın güzel örneklerinden birini teşkil edecek, heyecan verici bir projeyle tanıştık: İyilikhâne.

ÖTELERİN ÖTESİNDEN DEVŞİRİLEN VE OKYANUS ÖTESİNE ÜFLENEN AZİZ RUH!

Boğaziçi’nde okuyan iki parlak kardeşimizin, Boğaziçi’nin metamorfoz yemiş, pergelini şaşırmış, ruhköklerini yitirmiş, gözlerini sadece Batı’ya dikmiş Beyaz Türklerine inat ve onların aslâ tahayyül bile edemeyeceği, aklından bile geçiremeyeceği nefis ve nezih bir proje bu.

Salonda bulunan herkese umut aşılayan, güven aşılayan, herkesin gözlerini yaşartan aziz ve leziz bir proje.

Üstelik de henüz 20’li yaşlarında, ötelerin ötesinden devşirdikleri ruhla, gözlerini okyanus ötesine çeviren, dünyanın kimsesiz çocuklarına elveren, gönülveren, ruh kardeşliği hediye eden iki parlak arkadaşımızın aslında insanın azmettiğinde, ihlâsla ve samimiyetle yola çıktığında nasıl harikulâde işler ortaya koyacağını gösteren evrensel bir proje.

Saf çocuğu masum Anadolu’nun kalbi temiz, ruhu tertemiz çocuklarının küre ölçeğinde neler yapabildiklerini gözler önüne seren muhteşem bir proje.

Anadolu kıtasının niçin insanlığın son adası olduğunu gösteren kalpleri fetheden bir proje.

İYİLİKHÂNE’NİN DÜNÜ, BUGÜNÜ VE YARINI

Şimdi size, bu güzel projenin iki sahibinden birinin Merve Çirişoğlu kardeşimin kaleminden bu projenin hikâyesini nakletmek istiyorum:

***

“2011 yılında Boğaziçi Üniversitesi'nde Meryem Akbaş kardeşimle birlikte 2. sınıfta öğrenciydik, öğrenci evinde aynı odayı paylaşıyorduk. Afrika'da yürütülen katarakt ameliyatları projesini öğrendiğimizde İHH'ya 3 ameliyatlık (360 lira) bir destekte bulunmaya niyetlendik ve Kitap Ayracı Projesi ismini verdiğimiz bir çalışma başlatarak kitap ayraçları üretmeye başladık.

Meryem'in dergileri kesip hazırladığı kolaj çalışmalarıyla, benim de çizdiğim karikatürlerle orijinal ve el emeği-göz nuru kitap ayraçları hazırladık; her birine 3 TL bağış bedeli biçtik. Önce arkadaş çevremizde, Boğaziçi'nde; sonra Türkiye'nin 64 şehrinde alınan, talep gören, gündem olan bir proje haline gelen çalışmamız, kısa bir süre sonra 21 ameliyat, Malavi'de bir yetimhane ve Patani'de bir okul yapılmasına vesile oldu.

Detaylı bilgi (projelerin içeriği, fotoğrafları, seyahatnamemiz vs) için websitemizi inceleyebilirsiniz: www.iyilikhane.org.tr

Yetimhane ve okula fon sağlamak için kitap ayraçlarının yanı sıra başka yollar da aradık. “Bookmark Project” ismiyle İngilizce tanıtımlar yaptık, muhtelif şehirlerde pek çok üniversitede teşkilatlandık, kermesler, stantlar, seminerler yaptık, Yetim Gecesi programı organize ettik.

YETİMLER İÇİN KOŞTURAN BİR YETİM: MERYEM “MELEK”!

İşte bu programlardan biri olan Aralık 2011'de yaptığımız Afrikalı Yetimler Gecesi'nin arefesinde Meryem, bir kalp krizi sonucu babasını kaybetti; yetimler için koştururken yetim kaldı...

Meryem'in babası, Fahri Akbaş, Kocaeli'nde AKV'yi (Araştırma-Kültür Vakfı) kurmuş ve orada nice hayırlara vesile olmuş nadide bir insandı. (Benim kahvaltı programı esnasında duygulanmamın sebeplerinden biri de buydu). Şimdi Meryem, babasından yadigâr olarak gördüğü Kocaeli AKV'de çalışmalar yapıyor.

***

(Ara Not: Bu satırların yazarı sevgili Merve Çirişoğlu, yol arkadaşı, gönüldaşı Meryem Akbaş’ı sahneye davet ederken, Meryem Akbaş’ın yetim kalışı bir ânda gözlerinin önünde canlanmış, orada gözyaşlarına hâkim olamamış, Meryem kardeşine sarılarak gözyaşlarına hâkim olmaya çalışmıştı.-YK).

***

Bizler de İstanbul'da Kitap Ayracı Projesi vesilesiyle tanıştığımız ve güzel dostluklar kurduğumuz arkadaşlarımızla, 3 yıllık maceramız sonucu edindiğimiz tecrübeleri daha büyük hayırlara vesile kılmak için İyilikhane Yetimlerle Dayanışma Derneği'ni kurduk.

Derneğimizde Kur'an'da ve Efendimizin ifadelerinde üzerinde hassasiyetle durduğu konuyu; yetimleri ele aldık. Bu konuda uzmanlaşma, sistematik bilgi üretme, bilgiyi işleme ve ürün ortaya koymaya niyet ettik ve kurumsallaştık.

MİSYONERLERİN SİNSİLİKLERİ VE “ÜMMET”İN ŞEFKAT ELİ

Ümmet kelimesinin ümm (anne) kökünden geldiğini düşününce ümmet olmanın insanlığa anne nazarıyla bakmak, insanları merhametle kuşatmak, mazlumlara el uzatmak ve ilâhî rahmet ve şefkâtin vesilesi olmak gerektiğini düşünüyoruz.

Bulunduğumuz coğrafyada bu bakış açısının örneklerini sergileyen ecdadımızın bize güzel bir örneklik teşkil ettiğini düşünüyor, global bir köye dönüşen dünyanın en mazlum sınıflarından birini oluşturan yetimlere el uzatmayı vazifemiz biliyoruz.

Yetimlerle ilgili kısa, orta ve uzun vade planlarla “yetim” probleminin sebeplerine, sonuçlarına elimizden geldiğince çözümler sunmak için çalışıyoruz. Özellikle birçok misyoner kuruluşun çok ciddi çalışmalar yaptığını gözlemliyor ve açılan boşluğu sadece misyonerlerin doldurmasına göz yummak istemiyoruz.

“MELEKLERİMİZ” MERVE’LERE DESTEK LÜTFEN!

Küresel dünyada yıldızı giderek yükselen ülkemizdeki STK’ların artık uluslararası saygınlığa sahip raporlar sunması gerektiğini düşünüyoruz. Bu istikâmette “profesyonelliği” öğrenmek, usûl üreten, vizyon üreten bir STK olmayı hayal ediyoruz.

Şimdilik üç temel projemiz ile yola koyulduk; Bangladeş'te inşa edilen yetimhane projemiz, yetim sponsorluk halkalarımız ve yetim raporları sunan araştırma ekiplerimiz...

Daha yolun başında olduğumuzu biliyoruz hocam. Siz programımıza gelerek ve besmelemize ortak olarak fiili duanızı ettiniz, kavli duanızı da bekleriz.”

Merve kardeşimin nefis metni bu.

Benim sizden isteğim de şu: “Meleklerimiz”, yüzakımız Merve’lere destek lütfen!

SON
#üsküdar
#yusuf kaplanın yazıları
#yeni şafak yazarları
#iyilikhâne
9 yıl önce
İyilikhâne “melekleri”nin harikulâde işleri
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü
‘Korkuluk’…