|
Babasını asan "devlet"i istemedi

Peyami Safa yazmıştı ''Bir Tereddüdün Romanı''nı. Hayatın içinden bir başka tereddüttü anlatıyordu (solcu olmadığı ve normal yaşadığı için galiba) Türk romanı bahis mevzuu olduğunda esamisi az okunan Peyami Safa.

Sonra Hafız''ın meşhur ve büyük mısraı: ''İnsan yek katre-i hunest ve hezar endişe.''

Tabii ki Fars dilindeki ''endişe'' Türkçedekinden biraz farklıdır. Hemen hemen ''düşünce''yle eşanlamlıdır.

İnsan, bir damla kandır ve binlerce düşünce...

Ama ben, burada, Türkçe''deki ''endişe''yle düşündüm.

Ve nazar.

Duvarda duran aynayı çatlatan nazar.

Gelini atın üstünden düşüren nazar.

Önceki akşam, gazeteden çıktıktan birkaç dakika sonra, radyo haberlerinden öğrendim Aydın Bey''in vefatını. Saat 20:30 sıralarında teslim-i ruh etmişti, benim dinlediğim demek ki 21:00 haberleriydi.

Gitti.

''Aydın Bey dünya çilesini tamamladı'' dedim o anda.

Sonra, Aydın Bey''in hayatı –sekeretül mevt anında insan kendi hayatını görürmüş ya- bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçti.

O üç kelime, yazımın başında dokunup geçtiğim, tereddüt, endişe ve nazar kelimeleri. O kelimelerin etrafında döndü durdu Aydın Bey''in hayatı.

Önce tanıklığımızı yapmamız gerekiyor. Bir ''mü''min''di Aydın Menderes.

Ara sıra görüştüğü, istişare ettiği Mü''min Vatansever, 20 yıl kadar önce ilk tanıştıkları zaman ona bir çokları açısından ''cüretkar'' sayılacak bir ifadeyle "Allah rızası için seni kullanmak istiyorum" dediğinde, elini önce dudaklarına, sonra başına götürerek ''Eyvallah'' demişti.

Aydın Bey, Refahyol Hükümeti''nin bütçe görüşmeleri sırasında, benim o zamana kadar dinlediğim bütçe konuşmalarının en güzelini, en mükemmelini yapmıştı. Kusursuzdu.

Bilge bir adamdı Aydın Bey. Okurdu. Yazardı. Yeni Şafak için de yazmıştı bir ara.

Hitabetiyle, adıyla, soyadıyla, bilgisi ve tecrübesiyle büyük bir ''güç''tü aynı zamanda ve o güç, o gün, o bütçe görüşmeleri sırasında herkes tarafından farkedilecek şekilde çıkmıştı sahneye.

Birkaç ay sonraydı, yanlış hatırlamıyorsam.

O müessif ve meş''um kaza oldu. O büyük siyasi güç, sahnenin kenarına çekildi.

''Siyasete felç indi'' demiştim, benim açımdan o kazanın özeti buydu ve bu cümle o gün manşet olmuştu Yeni Şafak''a.

Nazar, buydu işte.

Çok acı bir şekilde değmişti Aydın Bey''e.

Aydın Bey, bu ''nazar''ı biliyordu, görmüştü.

Ve tereddüt. Bir nevi kararsızlık.

Yanlış adım atma ihtimalini düşünerek, kimi zaman hiç adım atmamak, atamamak.

Veya, adım atmanın zamanını kaçırmak.

Menderes''e, belki de bu tereddütler yüzünden, büyük bir partinin lideri olmak kısmet olmamıştır.

Ve endişe.

Peter Handke''nin bir romanı vardı, ''Kalecinin Penaltı Anındaki Endişesi'' diye.

Menderes''inki öyle değil.

Menderes''inki, ''idam edilmiş bir başbakanın oğlunun bitmek tükenmek bilmeyen endişesi.''

Siyasetteki mütereddit üslubunun sebebi de belki o endişe.

Mütereddit yazdım değil mi? Hala da yazıyorum.

Oysa bazı zamanlarda alabildiğine tereddütsüz.

''Pazara kadar değil, mezara kadar Refah'' derken.

''Bu ülkede İslam''ın neye uygun olduğu değil, neyin İslam''a uygun olduğu konuşulacak'' derken.

Tereddütten eser yok.

Ben hala bilmem, bunları nasıl olup da tereddütsüz söylediğini...

Doğru yerde durdu Aydın Menderes.

Muhayyel bir çizgi varsa eğer siyasetin ortasından geçen, o çizginin doğru tarafında durdu.

Babasının, merhum Adnan Menderes''in durduğu tarafta.

Bazıları gibi, bir o tarafa bir bu tarafa zıplamadı.

Bir o tarafa, bir bu tarafa zıplayan cin fikirlileri de deşifre etti zaman zaman.

Şimdi, babasını asan ''devlet''e değil, babasının arkasından dua eden ''millet''e emanet edilmek istiyor.

Cemal Gürsel''i andığı gibi anmayacak millet onu.

Adnan Menderes''i andığı gibi anacak.

Adnan Menderes''in oğlu olarak.

Katillerin yetim bıraktığı bir oğul olarak.

Allah rahmet etsin.

Allah sevindirsin onu.

Bu dünyada tattığı mahrumiyetlerin yerine ona güzel nimetler versin.

Amin.

12 yıl önce
Babasını asan "devlet"i istemedi
X’e kısıtlama an meselesi
Musevî bir yasadan Kızıl Düve miti üretmek
Sosyal çürüme yazıları 2: Her türden bağımlılıklar cumhuriyeti
Bir bu eksikti...
IBAN veren esnafın katli vacip mi?