|
‘Başkası’ değil, Pelin’in babası
İnsanlar ölümü kendilerinden uzakta tutmak isterler. ‘Başkasının ölümü’ yapmak isterler.

Ölümün edebiyatını felsefesini yaparlar. Birinin dedikodusunu yapar gibi, ölümün gıyabında, muhabbetin dibini bulurlar.

Ölümün kendisi, ölüm ‘muhabbet’ini keser.

Hepimiz öyleyiz, zannetmeyin ki ‘biz’i hariç tutuyorum.

Bakmayın ‘şeb-i arus’ edebiyatı yaptığımıza, elbet, doğru o edebiyat, ama, biz, o edebiyatı beyan-ı hakikat için değil, teşhir-i malumat için yaparız.

Ben, Berkin Elvan öldüğü zaman, ölümü uzakta tutmadım. Onun yaşında çocuklarım vardı ve içim yandı. Bunu, o günlerde yazdım da.

Günler, aylar geçti. Teröristler, ‘Berkin Elvan davası’na bakan Savcı’yı öldürdüler.

Devletin tarafından baktığın zaman, savcı. İyi de bir savcı. Dava, onun eline geçtikten sonra ilerlemiş. Önceki savcılar, kimi yetkisizlikten, kimi paralellikten, davaya dava gibi bakmamışlar.

Kiraz, fiilen, davanın, suçun izini sürmüş. O çocuğu öldürmeyi suç olarak görmüş, peşine düşmüş.

Acaba bir şey buldu, bulduğu şey terör örgütünün de içinde bulunduğu ‘cephe’yi rahatsız etti de, ondan mı Mehmet Selim Kiraz’ı öldürdüler? Olmaz mı? Danıştay cinayetinde en çok bağıranlar, katiller değil miydi? Belki, Berkin’in ölümünde de, bilmediğimiz bir ayrıntı var ve Kiraz, o ayrıntıya çok yaklaşmıştı.

Aman dikkat, bir ihtimalden söz ediyorum, bir keşiften, bir bilgiden değil.

‘Devletin tarafından baktığın zaman’ dedim ya, ben, sadece ‘farzederek’ o taraftan bakabilirim.

Devletin baktığı yerden, devlet baksın. Ben, kendi tarafımdan bakarım. İnsanın tarafından.

Bir babaydı, Mehmet Selim Kiraz.

Resimlerine bakıyorum. İşte, benim gibi, benim arkadaşlarım gibi.

Çocuklarına bakıyorum. Benim çocuklarım gibi.

Bizim gibi yani, hepimiz gibi.

Bir babayı öldürdüler, savcıdan ziyade. Bir ‘eş’i öldürdüler. Bir ‘oğul’u öldürdüler.

Evinin maişetini temin etmeye çalışan bir adamı öldürdüler. Beni veya seni, benim veya senin gibi birini öldürdüler.

Bu memlekette yaşayan ‘iyi insanlar’ı, bu memleketin ‘sessiz çoğunluk’unu, (ikide bir car car bağırmayan çoğunluğunu) kardeşleri öldürülmüşçesine, oğulları öldürülmüşçesine üzdüler.

Bunu gördük.

Teröre terör diyemeyen artistleri de gördük. (Hey gidi günler. Tayfun Talipoğlu, şansı yaver gitse, milletvekili olacaktı.)

Niye diyemiyorlar?

Benim aklım şuna eriyor:

Türk solu, (sözümona Türk solu, çünkü, maalesef Türkiye’de sol ve solcu yok. Ya da var, ben rastlamadım. 80’den sonra, böyle bir zatla hiç karşılaşmadım.)

Türk solu, kendisine PKK arıyor.

Şöyle mi? HDP, PKK ile irtibatlı kabul ediliyor.

CHP de, benzer bir şekilde, Mehmet Selim Kiraz’ı öldüren örgütle irtibatlı mı kılınmak isteniyor?

Yani, CHP’nin DHKPC’si mi?

Son zamanlarda, CHP’deki ‘sokak söylemi’ manasız değil. Kılıçdaroğlu’nun ‘halkın direnme hakkı’ lafları etmesi, tamamen ‘boş laf’ değil.

Bu yüzden artistler, Kiraz’ın öldürülmesine ‘terör’ diyemiyorlar.

‘Terör’ demeye kıyamıyorlar.

Eskiden, ‘ailenizin teröristi’ derlerdi, nasıl bir şey bu, ‘iyi terör’ ‘kötü terör?’

(Tövbe Yarabbi, yine aklım ‘bid’at-i hasene’ye gitti!)

Charlie Hebdo saldırısında ‘amasız kınama’ diye tutturmuşlardı. Kiraz’ın öldürülmesinde boyuna ‘ama’ diyorlar, başka bir şey demiyorlar.

Evet, bir ihale aldılar ve çalışıyorlar. Bugün başlamadılar çalışmaya, üç dört yıldır çalışıyorlar.

CHP’yi şekillendirdiler. Baykal’ın tasfiye edilmesi, masum bir ‘siyasi ahlak’ ‘siyasi itibar’ meselesi değil.

Kılıçdaroğlu’nun tercih edilmesi de bir ‘marangoz hatası’ veya ‘acı bir tesadüf’ değil.

(Bu arada, Pensilvanya’nın, bazı taziye mesajlarında, yerli veya yersiz ‘mezhep’ atıfları yapması asla bir ‘patavatsızlık’ değil.)

Birileri, örgütle CHP arasında bir ‘sempati ilişkisi’ kurmaya çalışıyor. Bunda da bir mesafe almış görünüyorlar.

Mehmet Selim Kiraz’ı öldüren teröristler hakkında kem söz söylememeye özen göstermeleri başka türlü izah edilemez.

Ama galiba, bu defa, işleri ters gitti.

Bir Savcı’yı öldürmediler sadece. Muhammed’le Pelin’in babasını öldürdüler. Yasemin Hanım’ın eşini öldürdüler. Saadet Hanım’la Hakkı Bey’in oğlunu öldürdüler.

‘Başkasının ölümü’ değil bu. (Gördüklerimiz de Mahmelbaf’ın oyunu değil.)

Bu memlekette yaşayan hiçbir ‘iyi insan’ın ‘başkası’ olarak göremeyeceği insanı öldürdüler.
#‘Başkası’ değil
#Pelin’in babası
#köşe yazısı
#chp mhp ak parti
9 yıl önce
‘Başkası’ değil, Pelin’in babası
Haftanın ekonomik özeti ve beklentiler
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü