|
Dr. Kubilay

Bugünlerde yazılacak çok şey var.

Başbakan Erdoğan, emekli Genelkurmay Başkanı Başbuğ''un ''tutuksuz yargılanmasını arzu ettiğini'' söyledi. Bunu yazabilirim uzun uzun.

Çünkü iyi bir şeydi, ben de hoşlanmamıştım bu tutuklamadan.

Veya, Kılıçdaroğlu''na yargıya yönelik eleştirileri sebebiyle soruşturma açıldı. Bu, sevimsiz. Marifet değil yani. Bunun üzerine de uzun uzun yazabilirdim.

Çünkü muhalefettir Kılıçdaroğlu. Vazifesi eleştirmektir. Doğru eleştirir, yanlış eleştirir. Eleştirilerin isabet edip etmediğini millet seçimde en açık ve en anlaşılır şekilde söylüyor zaten.

Yargının, demokrasi gerçeğini anlamadığını düşündürür böyle ''vaka''lar.

Ama akşamdan beri başka bir şey devinip duruyor kafamın içinde. Onu yazacağım.

Kubilay.

Doktor Kubilay.

Karlı bir günde, Mucur yakınlarında, bir araba sıkıştırmıştı Kubilay''ı.

Kubilay, arabadan kaçmak için direksiyonu kırmış, yol kenarındaki kar birikintisinde kaymış, arabası yuvarlanmıştı.

Ölmüştü Kubilay.

Doktorlar, maharetlidir. Çoğunun on parmağında on marifet vardır.

Mesela, bizim Yeryüzü Doktorları''ndaki arkadaşlar. Harika adamlardır hepsi. Harp dinlemezler, darp dinlemezler, dünyanın öteki ucuna giderler, insanların yarasına merhem olmak için.

Kubilay''ı tanıyanlar bilir. Yeryüzü Doktorları''ndaki, yaşı, kıdemi müsait olan arkadaşlar da bilir. Başkaydı Kubilay. Ben şimdi oturup uzun uzun anlatamam onu. Başkaydı işte.

Başka hiçbir doktorda görmediğim bir enerji vardı onda. Kalbi sağlamdı, aklı sağlamdı. Hakiki bir adamdı.

Allah rahmet etsin, güzel de bir Çerkez''di.

Hatırlıyorum. Erzurum''da, Tıp Fakültesi''ndeydiler.

Şenel Yediyıldız''la aynı evde kalıyorlar. (Öyle miydi? Yoksa Şenel''in evine Kubilay''la birlikte mi gitmiştik?) O sene Tıbbiye''yi bitirecekler.

Evlerine girerken, alt kattaki dükkandan seyyar merdiveni alıp tırmanmaları gerekiyor. Yukarı çıkınca merdiveni çekiyorlar içeri.

Sabah evden çıkarken, yine tarzan gibi, merdiveni salıyorlar aşağı, çıkıyorlar. Merdiveni dükkana emanet edip okula gidiyorlar.

Öyle bir evde yaşadığı içindir herhalde, Dr. Şenel, Allah razı olsun, herkesin, varsıl yoksul, tanıdık tanımadık herkesin derdiyle ilgilenir.

Biliyorum, mağdur edilmiş bir adamdır, mağdur edenler utansın.

Ben, şimdi anlatacağım hikayeyi Dr. Şenel''den duymadım.

Bir müşterek tanıdığımızdan duydum.

Duydum da, yalnız olmadığım için, ağlayamadım.

Ankara''da, Kubilay''ın kabrine gitmiş Dr. Şenel. Kabristandaki görevliye, Kubilay''ın kabrini sormuş.

Lafı uzatmayayım, kabri bulmuşlar.

Sonra, kabristandaki görevli, demiş ki, "Kimdir burada yatan zat? Geçenlerde bu mezarı, bir bakan ziyaret etti."

"Geldi, kabrin başında yarım saat dua etti."

Kim miydi o bakan?

Şimdi, yazmakla hata yapıyor olabilirim.

Ama yazacağım. Hata yapıyorsam da, yapmak istiyorum bu hatayı. Affeden etsin, etmeyen etmesin.

Mustafa Işık, "Erzurum''daki bütün öğrencilerin kredisine o kefil olmuştur", diyordu onun için.

(Mustafacığım, eminim okuyorsun bu yazıyı. Allah seni daha da iyi etsin.)

Ben de tanıdım onu, otuz yıl kadar önce, Erzurum''da, öğrencilerinin arasında.

Simsiyahtı saçları o zaman.

Bir defasında, mezun olmuş bir öğrencisini Erzurum''dan yolcu ederken gördüm onu. Elinde bir kese kağıdı mandalinayla bekliyordu otobüs terminalinde. Karlı bir akşamüstüydü.

Oydu o bakan, ondan başkası olamaz.

Kubilay''ın kabri başında.

Unutmayan.

Erzurum''un hüzünlü günlerini unutmayan...

Tahin helvasıyla ekmeğin paylaşıldığı soğukları unutmayan...

Dışa vurmasa da, dost.

Belli etmese de, muhteşem bir kalbi olan...

Kim ne derse desin, güzel bir şey, dosta vefa.

Güzel bir şey, vefakar insanların varolması.

Beşir Hocam, beni mazur görün, yazdım. İçimden geldi, engel olamadım.

O ziyaret, belki sırdı, siz ve Kubilay arasında.

Siz, Kubilay ve Allah arasında.

İfşa etmiş oldum.

Dedim ya, hataysa da bu hatayı yapmak istedim ve yaptım.

Sizi saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum.

12 yıl önce
Dr. Kubilay
İnsanlık suçu, sürgün, katliam, soykırım
Hatıralarının "şen" olduğunda ısrar mı edilecek?
Din eğitimi ve seküler modernlik
Mevlana abiye sorular
Devlet Nöbeti