|
MİT, MİT"liğini yapmakla suçlanır mı?

Sultan Abdülhamid''in ''jurnalizm''ini anladıysam da, sevmedim.

Sultan''ın belki başka çaresi yoktu, sorumsuz ve pervasız İttihatçı şebekenin millete vereceği zararı görmek ve önlemek için kuvvetli bir istihbarat düzenine ihtiyaç duydu.

Tabii, bu teşkilat, Sultan''ın duyduğu ''ihtiyaç''ın ötesine geçerek, huzursuz olmayı haketmeyen bir çok kimseyi de huzursuz etti. Memleketin tadını tuzunu kaçırdı.

Sultan Abdülhamid''in haklı olduğu sonradan anlaşıldı.

İttihat ve Terakki, memleketin içine etmeyi, koca imparatorluğu yıkmayı, birkaç yıl gibi kısa bir sürede başardıktan sonra.

''Jurnalizm'' kötü bir şeydir.

Çaykaralı, demiş ya, ''Peygamberluk bizum yapacağumuz iş değildur'' diye.

La teşbih, vela temsil. İstihbarat da öyle.

Bize göre değil.

(La teşbih, çünkü Peygamberlik, başka herhangi bir işle benzeştirilemez, bağdaştırılamaz. Çaykaralı''nın lafı, sadece cümle kalıbı olarak bizim hikayemize uyuyor.)

Memlekete lazımsa -ki lazım- bulunsun, ama yine de mümkün olduğu kadar uzakta bulunsun.

Paradoksal bir durum: İttihat ve Terakki''yi, Enver''i, Talat''ı, Cemal''i hiç sevmem. Ama Kuşçubaşı Eşref gözüme iyi görünür.

Bu üç paşanın, yaptıkları iyi işler yok mudur? Enver Paşa''nın taa Orta Asyalar''da devlet kurmaya uğraşması takdire şayan değil midir?

Takdire şayandır ama, -artık komik bulmaya başladığım tabirle- ''resmin bütününe bakınca'', içim ısınmıyor. İçim ısınmak ne demek, sevmiyorum!

Kuşçubaşı Eşref''i iyi görmek, doğru olmayabilir, o da bir İttihat ve Terakki ürünü.

Ama ne yapayım, O''nun Trakya''da, Ceziretü''l Arap''ta ve başka bazı yerlerde yapıp ettikleri gözüme güzel görünüyor.

Bu bir kusursa, geçer inşallah.

Kusur değilse, sorun yok.

İstihbarat, tabiatı gereği, sevimsiz, ''etik'' ve ''estetik'' değeri benim gözümde ''sıfır'' olan işler yapar.

Dinler. Takip eder. İspiyon eder. Kurcalanması ahlaki olmayan pek çok şeyi kurcalar.

Ülkenin güvenliği için tabir caizse, hileler, numaralar bile yapar, yapabilir.

Bunları yapmasa, planlanmış bir bombalı saldırı, hazırlıkları yapılmış bir suikast, nasıl önlenebilir?

Gözümüzle görüyoruz, günaşırı bir katliam, istihbarat çalışmaları sayesinde kuvveden fiile çıkmadan önleniyor.

Yapandan, edenden, önleyenden Allah razı olsun. Yani lazım. Yani ihtiyaç, hem de hayati bir ihtiyaç.

Ama sevimsiz.

Bu yüzden, gençlik çağlarımızda, ''MİT'' olduğundan kuşkulanılan, hakkında ''MİT dedikodusu'' çıkan arkadaşların bizden uzak olmasını istemişizdir.

Lafı uzatmayalım.

Bugünlerde MİT Müsteşarı Hakan Fidan, eski Müsteşar Emre Taner ve başka bazı MİT mensupları, istihbarat mantığına uygun bazı işler yapmakla suçlanıyor.

Savcılar, bu yetkilileri, ''şüpheli'' sıfatıyla ifadeye çağırıyor.

Yani bir bakıma, ''MİT, MİT''liğini yapmakla suçlanıyor.''

MİT''in yaptığı bir çok iş, ben yapsam suç olur.

Ama MİT yapınca, ''vazife''dir.

PKK''yla temas kurmak, aynı masaya oturmak, bir açıdan bakıldığında suç olabilir.

Ama PKK ile temas kurmakla görevli bir kurumun veya bireyin, yaptığı görev sebebiyle suçlanmasında çıplak gözle çok net görülebilen bir gariplik var.

Bu gariplik, ''yargı, siyasetin iradesini test ediyor'' şeklinde mi yorumlanmalı, yoksa bir ''teamül hatası'' olarak mı bilemem.

Ama temenni edebilirim: İnşallah bu gördüklerimiz, kazayla olmuştur. Sehven olmuştur. (Her şey, benim bu safça temennilerimin hilafına gelişiyor.)

Yoksa, kuvvetler ayrılığı, AK Parti iktidarının ilk döneminde olduğu gibi, yargının yürütmeyi yürütmemeye çalıştığı bir karakter kazanabilir.

Savcılığın teşebbüsünden sonra meydana gelen gelişmeler, Cumhurbaşkanı''nın, bazı bakanların yaptığı açıklamalar, devletin, bu ''garabet''i gördüğünü gösteriyor.

Görüldüğüne göre, bir hal çaresi bulunur.

Kronikleşirse...

Hiç teknik olmayan bir şekilde ifade edeyim:

Kronikleşirse, hastalıklı, arızalı, ilkel, kalitesiz, gıcık bir ülke olma yolunda büyük bir adım atmış oluruz.

12 yıl önce
MİT, MİT"liğini yapmakla suçlanır mı?
ABD Suriye’den de çekilecek. BAE niye Türkiye’ye yaklaştı? Bin Zayed bile gördü. Akşener, Kılıçdaroğlu için çok sürpriz olacak.
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim