|
Yemek tarifi değil, çözüm süreci

‘Çözüm süreci’nin bir ‘kroki’si var mıdır?

Veya, şimdi daha yaygın. Herkesin ‘akıllı telefon’unda vardır. Navigasyon.

Mekanik bir kadın sesi, bozuk bir sentaksla söyler:

Yüz metre sonra sola dönün.

Üçüncü çıkıştan sağa dönün.

O sese rağmen, bazen şaşırırsınız, hangisiydi üçüncü çıkış?

Veya, eğer biraz hızlı sürüyorsanız arabayı, kadının ‘sola dönün’ dediği yeri geçtiyseniz, hadi bakalım, çık işin içinden.

Kadın anlar vaziyeti. Mekanik ukalalık devrededir. ‘Rotadan çıktınız.’

Çözüm süreci bu tür bir mekanik navigasyon marifetiyle işlemiyor. Öyle olsaydı çoktan çuvallamıştık.

Dönemin İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın koordinasyonunda başlayan ‘demokratik açılım’ı hatırlayalım.

(‘Dönemin’ lafı, paralel fezlekelerdeki ‘dönemin başbakanı’ lafından sonra derinlik kazandı!)

Beşir Bey fikri olan herkesle konuşmaya çalışıyordu. Benim o sırada anladığım şuydu: Hükümet, Kürt sorununu, konuşulabilir, tartışılabilir bir sorun haline getirmek istiyor.

Muhalefetse hazırdı sorunu ciddiye alan her adımı ‘vatanı sattınız’ yaygarasıyla boğmaya.

Ya ‘vatanı sattınız’ yaygarası ya da eğer çok ihtiyatlıysanız ‘açılım fos çıktı’ yüzeyselliği.

O günlere ait bir çelişki de şimdi daha iyi yerine oturuyor.

Açılım sürerken, boyuna KCK tutuklamaları. Belediye başkanları, akademisyenler hapse atılıyor.

Bugün, o çelişki paralel örgütün ayak sürümesi olarak tefsir ediliyor.

‘Oslo tapeleri’nde de aynı koku. Tam Erdoğan Mısır’dayken. (Mısır’dan bakınca, İsrail, ‘güneydeki’ değil, ‘kuzeydeki güzel ülke!’)

Ayak sürüme, veya sabotaj. Sonuçta amacına ulaştı ‘açılım’ süreci. Konu ‘tartışılabilir’ hale geldi. Sonra geldik çözüm sürecine.

Çözüm sürecinin ‘yazılım’ındaki en önemli ‘veri’ ‘çatışmasızlık’tı. Bir de, ‘silahlı güçlerin sınır dışına çekilmesi...’

Çatışmasızlığın başarılı olduğunu söyleyebiliriz.

(Kobani bahanesiyle sokağa sürülen ‘vandalizm’i sürecin başarısızlığına delil gösterenleri yok sayamayız. Onlar da varlar.)

Sınırötesine çekilmeyse, çok sınırlı kaldı.

Önceki gün, Dolmabahçe Sarayı’nda yapılan ‘irade beyanı’ çözüm sürecini yeni bir safhaya getirdi.

Şimdi, ‘silahlara veda’ konuşulacak.

‘Efendim, taviz veriyoruz, teröristle devlet müzakere ediyor, olur mu böyle bir şey, vatan elden gidiyor.’

Ya da, geleneksel ‘liberal abi ve abla’ itirazı.

‘PKK bedavaya barış yapıyor.’

(Yeri gelmişken ‘silah bırakma’ gündeminin esprisini atlamayalım. Twitter’da tedavüldeymiş: Hasan Cemal ve Cengiz Çandar da silah bıraksın.)

İşin adı çözüm.

Bunun kitabı yok. Navigasyonu da yok. Olsa da evdeki hesap çarşıya bazen uyar, bazen uymaz.

Yola çıkarsın, yürürsün.

Önüne dağ çıkar, yön değiştirirsin, etrafını dolaşırsın.

Veya gücün yetiyorsa, dağı delersin.

Navigasyonda, dağı delmek yoktur. Çözüm sürecinde, yolun bittiği yerde yeni bir yol açmayı da hesaba katarsın.

İki taraf olur çözümde. İkisinin de kafasında bir hesap olur.

Uzlaştığın zaman, iki tarafın da hesabı değişir.

Bu yüzden, yol tarifi veya yemek tarifi gibi bir broşürü olmaz çözümün.

Şimdi ‘silahlara veda’nın içi doldurulacak. Asıl çözüm sözleri, asıl zor sözler, şimdiden sonra söylenecek.

Kim, hangi ‘genel’ kavramla hangi ‘özel’ anlamı kastediyor, ‘demokrasi’ ne, ‘kimlik’ ne, ‘barış’ ne, ‘yerel boyut’ ‘ulusal boyut’ ne şimdiden sonra şekillenecek.

‘Soyut’ söylemlerin yerini güncel tanımlamalar alacak.

Herkes, kendisini, işitmeye alışık olmadığı terimler, cümleler, izahlar işitmeye hazırlasın.

Çünkü çözüm, mucizevi bir ilaç değil; sabır ve anlayış gerektiren, uzun, yorucu bir ‘tedavi’ süreci.

Sonunda ‘şifa bulmak’ var.

‘Şifa nedir’ diye sorarsanız diyeceğim şudur:

Şifa, Kürtlerle Türkler’in dost olacağı, dost kalacağı bir ‘statü’ye ulaşmaktır.

İtirazlar geliyor. ‘İç güvenlik paketiyle bu iş yürümez.’

Bence böyle bir problem çıkmayacak. Çıksa bile aşılacak.

Sırrı Süreyya Önder’in okuduğu maddelerden 6.’sında, ‘demokrasi güvenlik ilişkisinin, kamu düzenini ve özgürlükleri koruyacak şekilde ele alınması’ yazıyor.

Meclis’te tartışılan yasalarla bu cümle arasında bir tenakuz yok.

İç güvenlik paketine MHP, CHP, HDP birlikte itiraz ediyor ama itirazı daha ‘derin’ ve ‘genetik’ olan CHP’dir.

CHP’nin asıl sıkıntısı da, poliste zaten var olan yetkilerin yeniden düzenlenmesi değildir.

Asıl sıkıntı, jandarmadır.

Jandarma bahsine kısmet olursa bir sonraki yazıda girelim.

#Çözüm süreci
#Navigasyon
#Beşir Atalay
9 years ago
Yemek tarifi değil, çözüm süreci
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset