Özellikle bir hususu belirtmekte yarar var. En-Nahda hareketinin ikinci sıraya düşmesi bir başarısızlık olarak değerlendirilemez. Zira, Nida Tunus Partisi esasında birbirinden farklı eğilimlere sahip STK, parti ve bireylerin en-Nahda’ya karşı bir araya gelmesiyle oluşan siyasi bir koalisyon niteliğini haizdir. Bu nedenle Tunus’un Çağrısı Partisi’nin (Nida Tunus) almış olduğu %39.17’lik rakamı tek parti almış yanılgısına düşmemek gerekir. Hatta oluşturulan büyük koalisyona rağmen alınan oy, en-Nahda hareketinin 2011 seçimlerinde aldığı %42’lik rakamın altında kalması gerçeğini göz önüne aldığımızda başarısız dahi sayılabilir. Diğer yandan, demokratikleşme sürecinin başarılı olmasını iktidar olmaktan daha önemli gören en-Nahda Hareketinin seçim kampanyalarında bir nevi frenleme politikası uyguladığı unutulmamalıdır. Nitekim Gannuşi’nin “Biz eğer çok ağır baskı uygularsak seçime girmezler ve bu da devrimin kazanımlarının yok olması anlamına gelir. Bu nedenle kendi planında seçimin gerçekleşmesini en büyük hedef olarak görüyoruz. Dolayısıyla birinci hedef demokrasinin başarmasıdır. Biz bunu iktidar olmaktan daha önemli görüyoruz. Bu bakımdan ne üçte birin altında olmalıyız ne de yüzde elli bandında olmalıyız. Üçte birden daha az bir sonuç alırsak bizi iktidardan uzaklaştırırlar. Bu demokrasi için tehlikelidir. Yüzde 50’nin üzerine alırsak o da tehlikedir. Biz şu anda tek başımıza iktidara gelme hırsı içinde değiliz. Onları koalisyona zorlayacağız. Demokrasinin başındayız, normal bir demokraside yüzde 51 normal ama geçiş dönemi yaşanan süreçte güçleri kuşatacak bir politikaya ihtiyaç var.” Şeklindeki ifadesi hem en-Nahda Hareketi'nin seçim sürecindeki politikalarını, hem de demokrasinin inşa edilmesi hususunda göstermiş olduğu son derece fedakâr tutumu açıkça göstermektedir.
EMRULLAH İŞLER / YENİ ŞAFAK