|

Suya düşmanlık ettik şimdi bedelini ödüyoruz

"Tatlı Suyun Acı İntikamı" adlı kitabıyla bir jeoloji mühendisi olarak su probleminin çözümüyle ilgili projelerini kaleme alan Hulusi Armağan, modern şehircilikle beraber kent zeminlerinin beton ve asfaltla adeta şemsiye altına alındığını ve bu şekilde tatlı suya adeta düşmanlık yapıldığını söyledi.

Kenan Tokgöz
00:00 - 22/12/2008 Pazartesi
Güncelleme: 18:36 - 22/12/2008 Pazartesi
Yeni Şafak
Suya düşmanlık ettik şimdi bedelini ödüyoruz
Suya düşmanlık ettik şimdi bedelini ödüyoruz

Jeoloji mühendisi Hulusi Armağan, son dönemde arsenikli su problemiyle boğuşan İzmir'de kaleme aldığı "Tatlı Suyun Acı İntikamı" adlı kitabıyla kamuoyunun karşısına çıkarak bu sorunun çözümüne farklı çözüm önerileri sundu. "Su konusunda herkes bir şeyler konuşuyor. İşin uzmanı olarak bu konuda bir kitap yazarak konuyu halkın anlayacağı bir dille ifade etmeye çalıştık' dedi. İzmir Yazarlar Birliği'nde düzenlediği konferansta kamuoyuyla paylaşan Armağan, bugüne kadar su tasarrufu ve arıtma önerileri dahil su probleminin çözümüyle ilgili gündeme getirilen hiçbir çözüm önerisi ve uygulamanın realist olduğuna inanmadığını söyledi. Armağan, dünya genelindeki toplam suyun sadece yüzde 3'ü içilebilir su, geri kalan yüzde 97 oranındaki suyun ise tuzlu veya kullanılamaz durumda olduğunu söyledi.


ŞEHİRLERİMİZ BETON ŞEMSİYE GİBİ

Şu anda mevsim itibariyle yağan yağmurların İzmir'in su probleminin çözümüne çok az katkısı olduğunu dile getiren Armağan, modern şehircilikle beraber kent zeminlerinin beton ve asfaltla adeta şemsiye altına aldığına dikkat çekerek, "Yağan yağmur zemine giremiyor ve özellikle kenar kentlerde kanalizasyon ve dereler yoluyla denize akıyor. Bu şekilde büyük oranda deniz suyuna karışan tatlı suyun yer altı sularına katkısı gitgide azalıyor. Beton ve asfaltla meydana getirdiğimiz şemsiye yağmur suyunun zemine ulaşmasına engel oluyor. Doğal derelerin bazılarını su geçirmez malzemeyle doldurduk. Bu durumda su nereye akacak. Yüzeyden akıp bazen baskınlara da neden olacak. Islah ettiğimiz derelerin zeminini de su geçirmeyen betonla kapatmışız. Bu da çok yanlış. Dere zeminlerini su geçiren filtreli bir sistemle kapatmamız lazımdı. Şehirlerimizi kurarken yağmur suyunu dışlayıcı bir sistemle adeta tatlı suya düşman gibi davranmışız" şeklinde konuştu.


BAŞKALARININ HAKKINI ÇALIYORUZ

Hulusi Armağan, bu şartlarda özellikle deniz kenarına kurulan Büyükşehirlerin su işinin halledilmesi mümkün olmadığını da dile getirdi. Şehirlerdeki yer altı sularının beton şemsiyeler altında beslenmeye beslenmeye sıfır noktasına geldiğini vurgulayan Hulusi Armağan, İstanbul, Ankara, İzmir gibi Büyükşehirlerin su problemini çözerken bir başka yanlışlığa kapı aralandığının altını çizerek, bu konuda ise şu uyarılarda bulunda: "Şimdilerde uzak yerlerden su getirilmeye çalışılıyor. Kendi evimizde bir şey kalmadı. Aç kalmamak için komşumuzdan çalıyoruz. Gördes Barajı'nın suyunu İzmir'e getirmekle oraya haksızlık yapmış olmuyor muyuz? Su seviyesi eksilirse orada iklim değişecek, tarım ve hayvancılık zarar görecek. Dolayısıyla oradaki insanlar da zarar görecek. Bu şartlarda İstanbul, Ankara, İzmir gibi Büyükşehirlerin su problemini çözerken su temin edilen çevre bölgeler bundan olumsuz etkilenecek."

15 yıl önce