|

Bediüzzaman: Ben öyle adamlara anarşist nazarıyla bakıyorum!

Üstad bugün hayatta değil. Hayatta iken dünyayı ona zindan edenler, vefat edince bir kabri bile çok gördüler. Fakat o, Risale-i Nur ile gönüllerde yaşıyor. Onun günümüzdeki hayatta olan varisleri ve nur talebeleri de üstadlarından öğrendikleri hizmet düsturlarıyla hareket ediyorlar. Onlar da siyasetten uzak duruyorlar, sırf iman ve Kur''an hizmetiyle iştigal ediyorlar.

Emir Selçuk
00:00 - 19/10/2014 Pazar
Güncelleme: 23:49 - 18/10/2014 Cumartesi
Yeni Şafak
Bediüzzaman: Ben öyle adamlara anarşist nazarıyla
Bediüzzaman: Ben öyle adamlara anarşist nazarıyla

Münzevi bir âlim değildir Bediüzzaman. Millet ve mukaddesatı kendisinden ne tür hizmet beklemişse ona pervasızca koşan bir âlim ve mücahittir. Fakat halk içinde daima Hakk''la beraberdir. Vatanı Ruslar tarafından işgal edilince talebeleriyle cepheye koşar, düşmana karşı kahramanca mücadele verir. Bu şiddetli harp içinde dahi Kur''an tefsiri İşârâtü''l İ''caz''ı yazar.

Bediüzzaman toplumun her kesimi için Kur''an eczanesinden ilhamla reçeteler yazmıştır. Gençler için Gençlik Rehberi, kadınlar için Hanımlar Rehberi, hastalar için Hastalar Risalesi, ekonomik problemler için İktisat Risalesi… vb yüzlerce Risale. Sosyal ve siyasi problemler için de Münazarat (1911) isimli bir Risale telif etmiştir. Karşılıklı soru-cevaplar şeklinde kaleme alınan bu eser, Osmanlıya bağlı milletlerin kopma eğilimi gösterdiği bir zamanda, bir halkın devletle olan organik bağını devam ettirme çabasını gösteren önemli bir vesikadır aynı zamanda. İşte, bu eserden günümüze de ışık tutan bir münazara:

Hayallerine razı gelmeyenler

Bediüzzaman: Çok iyiler var ki, iyilik zannıyla fenalık yapıyorlar.

Sual: Nasıl iyilikten fenalık gelir?

Bediüzzaman: Muhali talep etmek, kendine fenalık etmektir. Bir dağdan uçmak niyetiyle kendini havalandıran, parça parça olur. Zira onların istedikleri şey, ya bir hükûmet-i masûmedir... Hâlbuki şimdi şahs-ı vâhid bile masum olamaz. (…) Demek nokta-i nazar hükûmetin hasenatı seyyiatına tereccuhudur. Yoksa seyyiesiz hükûmet muhal-i âdîdir. Ben öyle adamlara, anarşist nazarıyla bakıyorum. Zira onlardan birisi, -Allah etmesin- bin sene yaşayacak olursa, adeta mümkin hükûmetin hangi suretini görse hülya ile yine razı olmayacak. Şu hülyanın neticesi olan meylü''t-tahrip ile o sureti bozmaya çalışacak. (…) İstedikleri şey muhal olduğu için neticesi ihtilal ve fesattır. (s. 314)

Yani imkânsız bir şeyi istemek kendine fenalık etmektir; uçmak niyetiyle bir dağdan kendini havalandıranın parçalanması gibi. Çünkü onlar hatasız bir hükümet istiyorlar. Hatasız bir insan dahi olamazken, yüzlerce şahıstan oluşan bir hükümet nasıl hatasız olabilir? Öyleyse bakış açısı: hükümetin iyiliklerinin, hatalarına üstünlüğüdür. Hatasız bir hükümet isteyenler, nazarımda birer anarşisttir. Öyle insanlar bin sene de yaşasalar kafalarındaki hayallerle yine razı olmazlar. Ve bu hayal neticesinde bozguncu ve yıkıcı olurlar. Çünkü istedikleri şey imkânsız olduğu için, neticesi de ihtilal ve fesattır.

Bediüzzaman aktif siyasetle ilgilenmemiş, fakat Müslüman bir âlim olarak idarecileri daima İslâmî esaslar çerçevesinde uyarmıştır. Adnan Menderes''e ''İslâm kahramanı'' demiş ve açıkça desteklemiştir.

Huzur ve asayiş

Üstad bugün hayatta değil. Hayatta iken dünyayı ona zindan edenler, vefat edince bir kabri bile çok gördüler. Fakat o, Risale-i Nur ile gönüllerde yaşıyor. Onun günümüzdeki hayatta olan varisleri ve Nur talebeleri de Üstadlarından öğrendikleri hizmet düsturlarıyla hareket ediyorlar. Onlar da siyasetten uzak duruyorlar, sırf iman ve Kur''an hizmetiyle iştigal ediyorlar. Fakat vatan ve milletin selameti söz konusu olduğunda tıpkı Üstadları gibi gerekli ikazları yapıyorlar.

Bediüzzaman''ın hayattaki bu talebeleri gazetelere yaptıkları ortak açıklamada ''Milletin reyiyle iş başına gelen meşrû iktidarı muhafaza etmek ve memlekette asayişi ihlâl etme istidadı taşıyan hareketlerden şiddetle kaçınmak da Risale-i Nur talebelerinin Üstadlarından ders aldığı en mühim esaslar ve düsturlardır…'' diyerek huzur ve asayiş namına, seçimle işbaşına gelen hükümeti meşru gördüklerini ve yanında olduklarını açıkça beyan etmişlerdir.

10 yıl önce