|

Beyoğlu''nun marjinalleri yalnız değil

Hatırlayalım, 2011 yılında Öcalan''ın avukatları vasıtasıyla ''Barış Konseyi kurulması konusunda mutabakata vardık'' demesinin üzerinden bir hafta geçmeden, üstelik ateşkes dönemindeyken ve Oslo görüşmelerinde taraflar protokol aşamasına gelmişken PKK''nin Silvan''da gerçekleştirdiği eylemle 13 asker ölmüştü.

Gülçin Avşar
00:00 - 31/08/2014 Sunday
Güncelleme: 20:45 - 30/08/2014 Saturday
Yeni Şafak
Beyoğlu''nun marjinalleri yalnız değil
Beyoğlu''nun marjinalleri yalnız değil

Öcalan ne zaman ''iyi şeyler'' söylese ardından bir provokasyon dalgası geliyor. İçinde bulunduğumuz son barış sürecinde sayabildiğim kadarıyla aynı yerde bu üçüncü oluyor.

28 Haziran 2013 günü Lice''de ''Kalekol'' eylemi sırasında Medeni Yıldırım öldürüldü. Öncesinde; 7 ve 24 Haziran tarihlerinde Öcalan''la görüşmeler yapılmıştı. Gezi''ye yönelik eleştirilerini iletmişti Öcalan gelen heyete. Hatta Sırrı Süreyya Önder''in o dönem heyetten çıkarılmasının Gezi ile ilişkisi kurulmuştu. Tüm o yoğun gündem ve ''savaş'' günlerinde Öcalan ''İkinci aşamaya geçildi'' dedi. Fakat sonrasında Lice''de eylemler, eylemde öldürülen Medeni Yıldırım...

1 Haziran 2014 günü Öcalan''la görüşme yapıldı. ''En önemli realite sürecin yeni bir aşamaya gelmiş olmasıdır'' dedi Öcalan. Diyarbakır''da PKK''ye katılan çocukları için eylem yapan ailelerin taleplerine ilişkin olarak da ''[Çocuklar] çatışmadan uzak tutulmalı ve eğer dağdan inmek isteyenler varsa ailelerine teslim edilmeli'' dedi. Çok geçmedi, 7 Haziran günü yine Lice. Yine çatışmalar, yine ölüm.

Ve son olarak 15 Ağustos günü Öcalan''la yapılan görüşme sonrası gelen açıklama yine sarsıcıydı: ''30 yıllık savaş büyük bir demokratik müzakereyle sonuçlanma aşamasındadır.''

MUSTAFA KEMAL HEYKELLERİYLE SAVAŞ

Peşi sıra yine tanıdık bir yerde olaylar çıktı. Lice''de Mahsum Korkmaz''ın gerilla kıyafetiyle, elinde Kalaşnikof''la heykeli dikildi. Heykelin nasıl karşılanacağını tahmin etmek güç değildi. Olaylar çıktı. Tüm Türkiye''ye sıçrayan büyük bir tartışma başladı. KCK Yürütme Konseyi üyesi Sabri Ok ''Bilgimiz dışında'' dedi. Malum medya organları hem televizyon kanallarından hem gazetelerinden ''Teröristin heykeli dikiliyor uyuma Türkiye'' haberleriyle gerginliği artırdı. İçişleri Bakanı Efkan Âlâ, heykelin ''fiberglastan'' yapıldığını ve basının bir heykel için ''vaveyla'' kopardığını söylerken, emrindeki kolluk güçlerinin kendi tabiriyle fiberglastan yapılmış bir heykel için kopardığı vaveylayı açıklayamadı.

Lice''de yaşananların ardından YDGH denilen, çözüm süreci masasının muhatabına ''Önderimiz'' diyen fakat barış sürecinden azade biçimde eylemlerine ara vermeyen gençler Mustafa Kemal heykelleriyle savaşa başladı. Sadece heykellerle de değil, çeşitli şehirlerdeki Ak Parti temsilcilikleriyle.

Görüntüyü geriye doğru izlediğimizde, her barış hamlesine karşı bir sabotajın geldiğine ilişkin daha fazla örnek bulmak da mümkün. Hatırlayalım, 2011 yılında Öcalan''ın avukatları vasıtasıyla ''Barış Konseyi kurulması konusunda mutabakata vardık'' demesinin üzerinden bir hafta geçmeden, üstelik ateşkes dönemindeyken ve Oslo görüşmelerinde taraflar protokol aşamasına gelmişken PKK''nin Silvan''da gerçekleştirdiği eylemle 13 asker ölmüştü.

''BARIŞ KONSEYİ''

Anlaşılan o ki barış yapmak savaş yapmak kadar kolay değil. Hem devlet hem PKK için geçerli bu. Çok emek ve ihtimam gerekiyor. Sürece açıktan karşı çıkamayanların tertiplerine ve pusularına karşı gardını almış olmak ve o provokasyon amacına ulaşmadan müdahale etmek gerekiyor. Bu anlamda her iki güç de bir ciddiyet sınavından geçiyor.

Sürecin sadece masa başlarındaki muhataplardan ibaret olmadığı aynı zamanda psikolojik boyutlarıyla tabandakilerin yönetiminden de sorumlu olunduğunu görüyoruz. Ne hükümet tarafı ne de PKK-KCK tarafı toplumsal sorumluluklarını, ''Birkaç genç yapmış, bilgimiz yoktu'' veya ''Basın bir heykel için vaveyla kopardı'' cümleleriyle üzerlerinden atamaz. Sürecin devamlılığı açısından provokasyonların önlenmesi ve toplumsal psikolojinin yönetimi çözüm masasının iki tarafının da sorumluluğundan uzak değil.

2011 yılındaki ''Barış Konseyi''ne ilişkin açıklamadan 2012 yılının sonunda başlayan son barış sürecine dek kaybettiğimiz PKK''li ve asker gençlerin sorumluluğunu gereği gibi konuşmadık biz. ''HDP marjinal yaklaşımlardan kendini kurtarmalı. Mesela Beyoğlu''nda bir grup var'' diyordu Cemil Bayık, Ruşen Çakır''la röportajında. Ama açık ki sorun bundan ibaret değil. Barışın geleceği adına, PKK-KCK de Lice''deki türden ''marjinallerden'' kendini kurtarmalı.

10 years ago