|

CHP''nin genetik çelişkileri ve sonun başlangıcı

CHP tandanslı olduğunu yakinen bildiğim birileri bugüne kadar (tam elli yıldır) 27 Mayıs''ı boş yere savunup durmuşlar. Reha Muhtar babasının kucağında minicik bir çocukken boş yere 27 Mayıs darbecilerinin tanklarına el sallamış… CHP gibi 12 Eylül Referandumu''na ''hayır'' kampanyası yürüten sözde sivil toplum örgütü ADD Başkanı Tansel Çölaşan boş yere 27 Mayıs''ın ''bayram'' olarak kutlanmasını istemiş…

Prof. Dr. Enver Alper Güvel
00:00 - 10/09/2014 Çarşamba
Güncelleme: 22:49 - 9/09/2014 Salı
Yeni Şafak
CHP''nin genetik çelişkileri ve sonun başlangıcı
CHP''nin genetik çelişkileri ve sonun başlangıcı

CHP''nin giderek kendi kendini tüketen bir siyasal partiye dönüştüğü açık. Olağanüstü kurultayların da bu makus gidişata engel olma ya da geciktirici etki yapma potansiyeli yok gibi görünüyor. Nitekim, kurultay öncesi 900 delegenin imzasıyla aday gösterilen Kemal Kılıçdaroğlu''nun ancak 740 oyla Genel Başkan seçilebilmesi, uzatmaları oynadığını ve CHP''nin çok kırılgan bir sürece girdiğini gösteriyor.

Bu kırılganlığın temel nedeni CHP''nin zihinsel ve kurumsal olarak evrilememesi, demokratik sistemin gerektirdiği zamanın ruhunu okuma ve esnek uyum gösterme formasyonuna sahip olamaması. Bu zihinsel ve ideolojik katılık CHP''nin antidemokratik yönelimlere kaymasının da temel nedeni.

CHP egemenlerinin bu yönelimi özeleştiriye kapalı örgütsel genetik ile birleştiğinde demokratik sistem için de büyük bir tehdit oluşturuyor. Sonuçta da CHP sık sık kendini antidemokratik odaklarla ittifak içinde buluveriyor. CHP tarihinde bu tür antidemokratik ittifakların çok sayıda örneği var: En tipik örnek, yakın tarihimizin yüzkarası 27 Mayıs 1960 darbesi. Daha yakın tarihlerde çok sayıda CHP yöneticisini ya da seçmenini televizyonlarda bu darbeyi savunurken dinlemişimdir. Keza 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat, 27 Nisan, 17 Aralık, 30 Mart, 10 Ağustos... Bu noktada CHP adına büyük bir zihinsel paradoks ortaya çıkıyor tabii: Demokratik ortamda antidemokratik bir duruş ve söylemle, halka rağmenci darbeci vurgularla ''demos''tan oy istemek...

Peki, demokratik platformda yarışan bir siyasal parti olan ve sürekli antidemokratik odaklara yanaşan CHP, bu zihinsel paradoksu nasıl çözebiliyor? George Orwell''in 20. Yüzyıl''ın en etkili anti-ütopik'' eserlerinden biri kabul edilen 1984 romanında açıklanan ''Çiftdüşün Tekniği'' ile denilebilir.

PEKİ NEDİR ÇİFTDÜŞÜN TEKNİĞİ?

Romanda ''küresel bir atom savaşı sonrasında kurulan Okyanusya Devleti''nde bir Büyük Birader yönetimindeki totaliter bir merkezi tek parti, sürekli bir korku, beyin yıkama ve propaganda ile sıradan insanların hayatını bütün yönleriyle, duygu ve düşüncelerine kadar aralıksız manipüle etmektedir. Öyle ki Düşünce Polisi vasıtasıyla sadece parti amaçlarının dışında düşünenler değil, düşünme potansiyeli olanlar, sadece hain olanlar değil hainlik potansiyeli taşıyanlar ve kendinin hain olduğunu bilmeyen hainler dahi yaygın bir istihbarat ağıyla açığa çıkarılarak infaz edilmektedir. Okyanusya''da ''Düşünce suçunun cezası ölüm değildir; bizzat düşünce suçu ölüm demektir''. Büyük Birader yönetiminde çocuklar ebeveynin, eşler birbirinin jurnalcisidir. Hiçkimsenin gerçek anlamda bir ailesi, eşi, arkadaşı ya da sevgilisi yoktur. Romantizm ve aşk yasaktır. Hiçkimse kimseye güvenmemektedir. Hiçbir kavram gerçek anlamına sahip değildir. Gerçek sadece Büyük Birader''in söylediğidir.

''ÇİFTDÜŞÜN TEKNİĞİ''yle, karşıt kavramlar bir arada kullanılarak kişinin açık gerçeğe aykırı olanı kabul etmesi beklenmektedir. Zira, kişinin merkez partiye bağlılığı göstermesi için gerekirse akla aykırı olanı bile ''doğru bilmesi'' gerekmektedir. Bu ''Çiftdüşün Tekniği'', rejimin temeli olan üç sloganda şöylece ifade edilmektedir: SAVAŞ BARIŞTIR - ÖZGÜRLÜK KÖLELİKTİR - CEHALET KUVVETTİR!''

DOĞRULUK BAKANLIĞI ARGÜMANLARI

Bu üç temel slogana paralel olarak Okyanusya Devleti''ndeki bütün bakanlıkların isimleri de asıl amacının ve işlevinin ''tam zıttı''dır. Aşk, Barış, Bolluk ve Doğruluk bakanlıklarının her biri isminin çağrıştırdığının tam tersi yönde faaliyet göstermektedir. Bu dört bakanlıktan biri özellikle DOĞRULUK BAKANLIĞI (Minitrue)''nın rolü totaliter-otoriter rejimleri anlamada kritik öneme sahiptir. Doğruluk Bakanlığı''nın amacı, ''geçmiş''i partinin ''resmi görüşü'' doğrultusunda yeniden yazmak; tarihsel olayları yanlışlamaktır. Bir diğer ifade ile partinin belirli bir andaki amaçları doğrultusunda propaganda etkisi yaratmak için ''doğru''lar kurgulamak, ''olayları değiştirmek'' ve ''tarihi yeniden yazmak''tır. Parti amaçları doğrultusunda medya, güzel sanatlar ve eğitim kitapları başta olmak üzere her tür ''araç'' kullanılabilmektedir. Örneğin, Büyük Birader''in bir ''öngörüsü'' yanlış çıkmışsa, Doğruluk Bakanlığı çalışanları geri dönerek bütün dökümanları ''öngörüyü'' doğrulayacak yönde yeni baştan yazmaktadırlar. Doğruluk Bakanlığı''nın varlık sebebi, insanları sürekli yanıltmak ve Parti''nin mutlaklığını sürdürmesini sağlamaktır. Parti''nin herhangi bir konuda zihniyetini değiştirmesi ya da hata yapması ''mutlak ve ebedi otorite''sini sarsabileceğinden, bir tür zayıflık anlamına geleceğinden kabul edilemeyecektir.

CHP söyleminin temelindeki mantık da büyük ölçüde 1984''teki yanılmaz Büyük Birader konseptinden ve Doğruluk Bakanlığı''nın dayandığı bu Çiftdüşün Tekniği''nden türetilmiş görünmektedir. Öyle ki; mevcut CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu''nun neredeyse tüm söylemleri Çiftdüşün Tekniği''ne dayanmaktadır. Şöyle ki:

Mesela, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu''na göre 27 Mayıs 1960 Darbesi ve 27 Nisan Muhtıra girişimi CHP''ye karşı yapılmış. Dahası AK Parti''yi de 12 Eylül iktidar yapmış. Bu müdahaleler olmasaymış CHP tek başına iktidar olacakmış. Kılıçdaroğlu''nun ne kastettiğini anlamayı kolaylaştırmak açısından bu demeçleri zihinsel kapasitemiz elverdiği ölçüde tevil etmeye çalışalım:

CHP SOSYAL DEMOKRAT MI?

27 Mayıs 1960 Darbesi''yle ilgili demece göre Adnan Menderes ve askerler CHP''nin iktidara gelmesini önleyebilmek için Adnan Menderes''in askeri darbeyle devrilmesi ve iki arkadaşıyla birlikte idam edilmesi konusunda anlaşmışlar… CHP ve İnönü ise bütün bunların dışında her demokratik siyasal parti gibi masumane bir seçim kampanyası yürütmekle meşgulmüş… Ne askerle ne de yargı mensuplarıyla darbe ittifakı yapmış. Bütün bu gerçekleri de tarihte ilk kez CHP''nin çiçeği burnunda genel başkanı Kemal Bey keşfetmiş (daha doğrusu icat etmiş)… Memleketimin zavallı CHP''lileri, benim sosyalist ve sosyal demokrat tanıdıklarım, Adnan Menderes ve arkadaşları infaz edildiğinde boş yere sevinip davul çalmışlar…

CHP tandanslı olduğunu yakinen bildiğim birileri bugüne kadar (tam elli yıldır) 27 Mayıs''ı boş yere savunup durmuşlar… Demokrat Parti safındaki merhum babacığımla karşı saftaki onlarca yakın akrabam yıllarca aile ziyaretlerinde boşu boşuna 27 Mayıs tartışmaları yapmışlar… Reha Muhtar babasının kucağında minicik bir çocukken boş yere 27 Mayıs darbecilerinin tanklarına el sallamış… CHP gibi 12 Eylül Referandumu''na ''hayır'' kampanyası yürüten sözde sivil toplum örgütü ADD Başkanı Tansel Çölaşan boş yere 27 Mayıs''ın ''bayram'' olarak kutlanmasını istemiş… Hatırla Sevgili dizisindeki zengin, elit, CHP''li ve darbeci ama ironik biçimde halkçı (!) ada sakinleri 27 Mayıs''ı boş yere desteklemiş vs.

10 yıl önce