Türkiye, Batılı istihbarat örgütlerinin bağlantı merkeziydi...
Bu ifade, Bulgaristan gizli servisi eski şefi (1974-78 yılları arasında Türkiye''de görev yapan) Dimo Stankov''un yazdığı ''Yeter Sustuğum!'' adlı kitapta yer alıyor.
Türkiye''nin neden yıllardır saldırılara, tehditlere maruz kaldığının göstergesidir aslında bu ifade. Ülkemize ve bağlı olduğu coğrafyaya yüz yıl önce şekil verenlerin, giderken bıraktıkları ''hayalet''i bugün gözlemleyebiliyoruz. Yani aslında bu, gitmedikleri anlamına geliyor. Savaşlar artık (teknolojinin gelişmesiyle) mesafe sınırının olmadığı bir ortamda yaşanıyor ve dolayısıyla da savaş devam ediyor.
Bugün yaşanan dinleme krizleri dünya gündemi haline geldi. Şahsen bu haberlere hiç şaşırmadım. Zira bunlar zaten bilinen ama ispatlanamayan olaylardı. Hem zaten Türkiye gibi ''yeniden doğan'' ve büyüyen bir ülkeyi kim dinlemek istemez ki? Ya da şöyle soralım; Onca verilen tehditvari mesajlar ve yapılan operasyonlar, kirli ittifaklar, darbe teşebbüslerine rağmen dimdik ayakta duran ve istikrarı koruyan Türkiye''nin gücünün sırrını öğrenmek için neden dinlemesinler? Başta İngiltere zaten en büyük şüpheli olmalıdır. Zira coğrafyanın sistemini/rejimi dizayn eden imparatorluk devleti olarak, ''çerçevesini aşan bir Yeni Türkiye''yi'' elbet engellemek isteyecektir. Buna ABD ve Almanya da dâhildir. Geçmişimiz, dış güçlerin içimizde yaptıkları operasyonları gösteren haber/bilgi/belgelerle dolu…
Dinleme neden yapıldı sorusunun cevabı halen tartışılıyor. Paralel yapı medyası da kendinden eminmişçesine bu işin üzerinde duruyor. Almanya''yı destekleyen ve Obama''yı eleştiren haberler gırla gidiyor. ''BND, yolsuzluk skandalı konusunda neler biliyor? Ajanlar, IŞİD militanlarıyla resmî mercilerin muhtemel bağlantısı konusunda ne tür bilgiler edindi?'' gibi soruları defalarca gündeme getiriyor. Ortaya şu soru çıkıyor; Paralel medya bu iş üzerinde neden çok duruyor ve her fırsatta yolsuzluk, IŞİD ve sözde Selam-Tevhid örgütü gibi iddiaları gündemde tutmaya çalışıyor? Böyle olunca, ''Bu belgeleri servis eden Der Spiegel ile paralel yapı medyası koordineli mi çalışıyor yahut aynı merkezden mi yönlendiriliyor?'' sorusunu insan düşünmeden edemiyor.
Her şeyden önce şu sorulmalı; yapılan dinlemeler ve bunların sızdırılması ''yıllardır süren operasyonun'' bir parçası mı acaba? Aynı şekilde, ''Bu belgeler neden şimdi ve neden bu kısımlar paylaşılarak yayımlandı?'' sorusunun cevabı da önemli…
Burada Der Spiegel''in haberinde Türkiye''yi dinleyen ülkeler arasında Almanya''nın yanında ABD ve İngiltere de var. Yani Almanya hükümetinin desteklediği bilinen bu medya, Türkiye''ye yönelik bir operasyonun içerisinde ve burada ''kevgir'' misali hal alan Türkiye''yi herkes dinliyor algısı oluşturarak aslında o kadar da başarılı bir MİT ya da diğer istihbarat kuruluşlarının olmadığını göstermek istiyor sanıyorum.
Paralel medyanın da zaten böyle bir iddiası var. MİT''i sürekli hedef alan ve IŞİD, El Kaide vb. terör örgütlerinin içeri kolayca sızdığını hatta barındığını iddia eden haberleri gördük. Ayrıca İngiliz Daily Mail gazetesi, Londra''daki IŞİD üyesi kişilerin havalimanından çıkış fotoğraflarını yayınlayıp altına ''Antalya''dan örgüte katılmak için gittiler'' şeklinde yalan haber yaptı. Hem paralel yapı, hem de başta İngiltere ve diğer ülkeler, Yeni Türkiye''nin işleyen mekanizmasına çomak sokmak amacıyla bu tür operasyonlara var güçleriyle devam etmekteler.
Dinlemelerin PKK ile ilgili olan kısımları var ki, sanki bunlar özellikle sızdırılmış. NSA ile işbirliği içinde PKK''ya operasyonlar yapıldığı ve koordinat, sinyal ve veriler üzerinden istihbari bilgiler de verildiği yazılıyor. Burada sanki PKK ile Türkiye''yi karşı karşıya getirme amacı güdülmüş gibi. Yahut bunu haberleştirenlerin amacı bu… Aynı şekilde ABD''nin mevcut yönetimi ile Türkiye''nin ilişkilerin iyi gitmemesi yönünde çalıştıklarını söyleyebiliriz, zira yine burada ''ABD ile müttefik ama düşman'' tanımı yapmaktalar.
Snowden bana göre yeni dönemin, daha doğrusu yeni soğuk savaş döneminin kısmen belirleyicisi konumundadır (Ukrayna meselesi de yabana atılmamalı). ABD ile ilgili yönetimi zora sokacak belgeler yayınlanması ve Rusya''nın Snowden''a özel ödül ile birlikte oturum da vermesi, işte bu projenin bir ayağıdır. Bu dengenin giderek netleştiğini gören ''kaos düzeninin mimarları'' da Snowden''dan çıkıp çıkmadığı meçhul olan belgelerle adeta istihbarat savaşı yaşatmaktalar. İlerleyen zamanlarda bu durumlarla alakalı iddiaları güçlendirmeye yönelik yeni haberler çıkabilir.
UKUSA Anlaşması ile (diğer adıyla Beş Göz grubu) ortak istihbari faaliyet yürüten ABD, İngiltere, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda da listede var. ABD ve İngiltere istihbarat anlaşması da diyebiliriz, zira diğer ülkeler İngiliz Milletler topluluğu üyesi olduğundan İngiltere tek başına hepsi demektir. Ayrıca İngiltere zaten GCHQ ile tek başına ülkemizi ve üst düzey devlet yetkililerini izlemiş.
Son olarak şöyle bir özet çıkarabiliriz; Operasyon''u yürüten derin konsorsiyum, Türkiye''de PKK fitilini yeniden ateşlemek, ABD ile özellikle Obama ile aramızı bozmak, Hakan Fidan''ı Paralel örgüt ağzıyla hedef haline getirmek, hükümet yetkililerinin IŞİD, Selam-Tevhid vb. örgütleri ile bağlantısı olduğunu öne sürerek bir düğmeye bastı. Açıklanan belgelerde bunların tümü hatta daha fazlası var. Bunun tek amacının olduğunu düşünüyorum, o da; Yeni Düzen''de istenmeyen ülke olan Yeni Türkiye''nin önünü tıkamak, uluslararası arenadaki itibarını zedelemek ve yeniden küçük Türkiye''ye döndürmek… Bu savaştan da galip çıkacağımıza inanıyorum.
