|

Diyarbakır’da bir çalıştay: Çözüm sürecinde İslami STK’lar

Devletle ilişkili olarak yeni bir dil geliştirmek, gün geçtikçe bölgede etkili olan ve herkesi kendi peşine takmayı emreden KMH'ye karşı bir politika geliştirmek ve kendi aralarında ortak bir İslami hareket ve ilişki biçimini inşa etmek. Nihai olarak bu cematler-gruplar kendi aralarında ortak bir düşünce, hareket ve bakış hattı oluşturmazlarsa alanda çok büyük bir rakip olan KMH'ye karşı var olabilmeleri oldukça zor gözüküyor.

Yeni Şafak
04:00 - 11/03/2015 Çarşamba
Güncelleme: 20:36 - 10/03/2015 Salı
Diğer
İLLÜSTRASYON: CEMİLE AĞAÇ YILDIRIM
İLLÜSTRASYON: CEMİLE AĞAÇ YILDIRIM
ERGÜN YILDIRIM

Diyarbakır’da geçen hafta sonu(7-8 Mart) iki gün boyunca önemli bir çalıştay gerçekleşti. Kürt Meselesine İslami Çözüm Çalıştayı’ydı bu. Anadolu Platformu, Hüda Par ve Memur-Sen başta olmak üzere çok sayıda sivil toplum kuruluşunun katılımıyla gerçekleşti. Belki de İlk defa bu kadar geniş katılımlı bir İslami sivil toplum kuruluşları faaliyeti gerçekleşti. Nakşiler, İslamcılar, Nur hareketinin bir çok grup ve cemaati buradaydı. Bu açıdan oldukça önemliydi. Kürt Meselesi etrafında İslami bir bakışla konuşmaya, tartışmaya ve çözümler sunmaya çalışıldı.


Çalıştay Kürt meselesinin önemini vurgulayan bir yöne sahipti. Çünkü bölgede İslami çevreler ilk defa bu kadar geniş katılımlı bir toplantıyı bu mesele etrafında gerçekleştiriyorlardı. Bu mesele üzerine düşünce ve İslami müktesebatı seferber ediyorlardı. Elbette başka önemli yön de bu meseleyi İslam’la düşünmeleri ve onunla bir yol aramalarıydı. Aslında kendilerine de bölgede bir yol aramaktalar. Çünkü Kürt Milliyetçi Hareketi bölgenin kültürel, fikri ve siyasi pratiğinde neredeyse tek hakim güç haline geliyor. Kürtlerin milliyetçi kanadı PKK, BDP, KCK, DTP vs. olarak örgütlü. Bu örgütler aracılığıyla gücü, yerel yönetimi, gündelik siyasal tartışmaları, gençlik eğilimlerini vs. derinden etkiliyorlar. Bu gelişmeyle beraber İslami faaliyetler etrafında toplanan insanların insiyatif ve varlığı azalıyor. Özellikle son 6-8 Ekim olayları ile beraber Kürt Milliyetçi Hareketi tekil insiyatifini aşmaya yönelik tutumlara karşı tavizsiz yaklaşımlar ortaya koydu. Paralel bölge devleti varlığını hissettirdi. Bu tutumu Kürt İslami Hareketleri ( İslami kimliği temel alan cemaat-grupların toplam adı için bir kullanım) haklı olarak kaygılandırmakta ve çeşitli arayışlara yöneltmektedir.

ÇÖZÜM ÇALIŞTAYINDAKİ GÖZLEMLER

Bölgedeki İslami sivil toplulukların öncülüğüyle gerçekleşen Kürt Meselesine İslami Çözüm Çalıştayı’nda öğretmenler, imamlar, meleler, esnaftan insanlar, dernek ve vakıf yöneticileri gibi çok değişik profilden katılımcılar vardı. Onların çalıştayda ileri sürdükleri görüşleri kadar, çalıştay boyunca lobideki tanışmaları, yemeklerdeki konuşmaları ve karşılıklı bilgi alış verişleri de önemliydi. Farklı şehirlerden, ilçelerden ve hatta beldelerde kurulan dernek ve vakıfların insanlarıydılar. Geniş bir sosyal ve politik ağa dahil oluyorlardı. Geldikleri küçük havzalardan buraya taşıyorlardı. Bu açıdan oldukça verimli iki günün geçtiğini söyleyebilirim. İnsanların daha geniş ve daha çoğulcu bir sosyal varlığa dahil olmaları anlamında büyük bir anlam taşıyordu. 

Çalıştay’a katılanların hikayeleri de konuşmaların önemli bir parçasını oluşturuyordu. Bölgede hep duyduğumuz hikayelerdi bunlar. Mağduriyeti yaşayan insanlar…Hala da yaşamaya devam ediyorlar. Örneğin Elazığ’da İhya Der’e mensup insanlar yıllardan beridir içerde yatıyorlar. Oysa hiçbir şiddete bulaşmamışlar ve herhangi bir illegal faaliyette bulunduklarını söylemek de zor. Paralel yapının polis içindeki gruplarını işaret ediyorlar bu konuda. 

Kürt Meselesine İslami Çözüm Çalıştayı'nda gözlemlediğim en önemli yönlerden birsinin de şu olduğunu söyleyebilirim: İslamcı yerel elitlerin yokluğu. Görebildiğim kadarıyla bu STK’lar popülasyonu eğitim, kültür ve ekonomi açısından alt ve orta sınıfı temsil ediyordu. Oysa son yirmi yılda Türkiye genelinde olduğu gibi bölgede de önemli bir İslamcı elitler ortaya çıkmıştı. Peki onlar neredeydi? Onlar Ak Parti saflarında iktidara gelme imkanlarına ulaşmanın dolaşımına dahil olmuşlardı. Ya da bunun için koşuyorlardı. Bölgedeki İslami STK’ların bence en büyük eksikliklerinden birisi entelektüel sermayeyi temsil eden ve yeni Türkiye elitlerinin yerel temsilcilerini yeterince içlerinde taşımamalarıdır. Özellikle Kürt Milliyetçi Hareketi ile mukayese edildiğinde çok büyük bir yetersizliktir bu. Bu STK’ları entelektüel ve ufuk olarak besleyecek yeni açılımlara girmelerine katkı sağlayacak en önemli boyutların başında bahsettiğim elitler gelir. Ekonomi ve örgütlenme kadar bunlar da önem taşımaktadır. Güneydoğu bölgesinin KMH elitlerinin hakimiyetine karşı farklı, çoğul ve İslami tutacak ana güç ve irade budur.

İSLAMİ CAMİANIN KÜRT MESELESİNDEKİ ZİHİN DÜNYASI

Kürt Meselesine İslami Çözüm çalıştayı  dağınık, parçalı, birbirinden küskün ve hatta kavgalı çeşitli İslami grup ve cemaatleri ilk defa bir araya getirdi. Gruplar beraber konuşulacağını ve önemli bir şeylerin yapılabileceğini hissettiler. Bütün STKlar geniş bir diyalog, hoşgörü, iletişim ve kardeşleşme pratiği ortaya koydu. Ortamı geren, kavgaya sebebiyet veren ve çatışmaya yol açan hiçbir tutumla karşılaşmadık. Toplantının en önemli boyutlardan birisi buydu. Bu kadar yıl terör, katliam, göç, baskın vs. içinden geçen bir toplumsal dünya içinden geçen bu grup-cemaatlerin elbette her şeyi ile mükemmel olduğunu beklemek haksızlık. Ancak bu olağanüstü şartlara karşı var kalmak, direnmek, konuşmak ve organize olmayı sürdürmek bir kararlılığı gösterir. Burada İslami grupları üç önemli muhataplık durumunu bekliyor: Devletle ilişkili olarak yeni bir dil geliştirmek, gün geçtikçe bölgede etkili olan ve herkesi kendi peşine takmayı emreden KMH karşı bir politika geliştirmek ve kendi aralarında ortak bir İslami hareket ve ilişki biçimini inşa etmek. Nihai olarak bu cematler-gruplar kendi aralarında ortak bir düşünce, hareket ve bakış hattı oluşturmazlarsa alanda çok büyük bir rakip olan KMH'ye karşı var olabilmeleri oldukça zor gözüküyor.

Çalıştayda yapılan konuşmalar ve müzakereler sonunda bir bildiriye ulaşıldı. Oldukça uzun bir bildiri…Ancak İslami camianın Kürt meselesi konusundaki zihin dünyasını, beklentilerini ve bölgeye ilişkin bakışını yansıtması açısından oldukça önemli. Her şeyden önce Kürtler ve Türklerin beraberliği, ümmet oluşu ve ortak geleceği vurgusu yapılıyor. Kürtlerin ve Türklerin bölgede İslamdan uzaklaşmaları halinde büyük felaketlerin doğacağı altı çiziliyor. Çözüm Sürecinin sağlıklı bir biçimde gerçekleşebilmesi için  28 maddelik bir öneri sunuluyor. Bu önerilerde bölgede huzurun tesisi savulmakta, bunun için Kürtlerin hak ve taleplerinin dikkate alınması söylenmekte ve silahların tümüyle bırakılması( PKK’nın bölgeye kaos ve şiddet taşıma siyaseti bırakılmalı) ileri sürülmektedir. Buna göre Kürt meselesi PKK ile beraber ele alınmaktan uzak durulmalı, Kürtçe ikinci resmi dil kabul edilmeli, üçüncü gözü temsilen bir heyet olmalı, devlet sadece HDP ile değil HÜDA Par ve HAK PAR başta olmak üzere etkin siyasi çevrelerle görüşmeli, seçim barajı değiştirilmeli, , din eğitiminin önünü açmak amacıyla medreselere denklik verilmeli, bölgeye kalkınma ve ekonomik iyileşme için pozitif ayırım yapılmalıdır…   İslami STK’lar Diyarbakır’da 28 maddelik öneri paketiyle çözüm sürecine ilişkin talep ve önerilerini ortaya koydu. Böylece KMH dışında muhataplığın tarihsel, dini, sosyolojik ve STK bağlamındaki önemlerini göstermiş oldular.
#Diyarbakır
#Anadolu Platformu
#Hüda Par
9 yıl önce