|

Eleştiri ve muhalefet

Hangi alanda ve anlamda olursa olsun, sömürgeleştirilebilir durumda olmak, insani yanımızın, zihinsel/ruhsal yanımızın ciddi zaaflarla malûl olduğunu gösterir. Bu noktaya nasıl geldiğimizi anlayabilmek için derinlikli tarihsel analizler yapmamız gerekiyor. Politik gündemin güncel çerçevesi, kitlesel manipülasyonlar üzerinde yoğunlaştığı için, tarihsel analizlere ihtiyaç duyulmuyor.

Yeni Şafak
04:00 - 16/02/2015 Pazartesi
Güncelleme: 20:03 - 15/02/2015 Pazar
Diğer
ATASOY MÜFTÜOĞLU

Serbest piyasa mantığının küresel çekiciliği ve etkisi bütün toplumlarda kendisini somut olarak hissettiriyor. Şimdiye kadar daha çok piyasa ilişkilerinden söz ediyorken, bundan böyle, öyle görünüyor ki, piyasa kişiliklerinden, piyasa kimliklerinden de söz edeceğiz. Konjonktürel beklentiler, tercihler sebebiyle, inandıkları ilkelerden/değerlerden kolaylıkla feragat edebilen bireyler daha çok piyasa kişiliği/kimliği edinmeye çalışıyor.


Bugünün küresel dünyasından hepimizi ırkçı-seküler bilgi sistemi kuşatıyor. Bütün toplumlar bu sisteme dayalı bir kültürel egemenlik/iktidar tarafından araçsallaştırılıyor. Bu sistem insan düşüncesini mekanikleştiriyor, tekniğe dönüştürüyor. Modern zamanlar boyunca akıl pozitivist sınırlar içerisine hapsedildiği için, pozitivist dünya görüşü, bilim görüşü eleştiriden muaf tutulmuştur. Pozitivist yaklaşımlar/kavramlar aracılığıyla ideolojik kontrol ve nüfuz sürdürülmektedir.

Günümüzde teknolojik başarılar ahlaki uçurumlar oluşturuyor. Çelik ve beton çöplüğüne dönüşmüş kentlerde yaşıyoruz. Çevre sorunları açısından bakıldığında, geleceğin ufku karanlık görünüyor.

Post-kolonyal dil

Bizler, Müslümanlar olarak, sömürgeci tahakküm söyleminin sınırları içerisinde kalarak düşünüyor, konuşuyor ve bu sınırlar içerisinde kalarak üretmeye çalışıyoruz. Müslüman zihnin maruz kaldığı saldırılar/tecavüzler karşısında muhalif bir bilinç oluşturulamamış, acilen yapılması gereken sorgulamalar/hesaplaşmalar hep ertelenmiş/savsaklanmış/geciktirilmiştir. Sömürgeci tahakküm söylemi sadece güce dayalı bir söylemdir. İçerisinde bulunduğumuz dönemde, bu söylem muhalif post-kolonyal dil tarafından sorgulanabiliyor. Bu sorgulamaları yapan kadrolar arasında ne yazık ki, Müslüman bilim adamları ve entelektüeller yok. Müslüman bilim adamları/entelektüeller gerçek hayatın sorunları karşısında, toplumsal ve siyasal sorunlar karşısında gereği gibi sorumluluk almıyor. Hayatın her alanında özel çıkarların ön planda olduğunu görüyoruz. Toplumsal, kültürel, ahlaki sorunlar gündemimizde değil. 

Muhafazakar ve romantik dil/söylem/ilgi değişen tarihsel koşullardan kaçıyor. Farklı ve tuhaf zamanlarda yaşıyoruz. Bu nedenle farklı çözümlemelere ihtiyacımız var. Konformist bir kültür farklı çözümlemelere izin vermiyor. Hangi bağlamda olursa olsun, hangi alanda olursa olsun, gerektiğinde, otoriteyi sorgulayamamak, eleştirememek kronik bir bağımlılıkla sonuçlanıyor. Alışılagelen sınırların ötesinde düşünmeye cesaret edemiyoruz. Eleştirel güç ve eleştirel kadrolara sahip değiliz. Hafife alınması, dikkatlerden kaçması mümkün olmayan bir düşünce gücüne sahip değiliz.

Muhafazakar ve demokrat olmak

Etkin bir varoluş, onurlu ve varoluş kamusal alanda var olmakla başlar. İslami bütünü, yüksek bir bilinç zeminine kazandırarak somutlaştıramadığımız için bugün kamusal alanda temsil edilmiyoruz. Özel alanın dışına çıkamayan her inanç, her düşünce, her kültür ötekileştirildiği için, bu alana hapsedilmiştir. Hiçbir öteki, kendisini inançları doğrultusunda tanımlayamaz. Her öteki baskı altında, kontrol altında tutulması gerekendir. “Muhafazakar demokrat” bir siyasal hareketin iktidarını, İslam’ın iktidarı saymak gibi, büyük bir yanılsama ve aldanma içerisinde bulunduğumuz için, hiçbir alanda özgürleşme mücadelesi verme gereği duymuyoruz. Bu ortamda kendimizi özgürleşmiş sayıyoruz. Kişiliğimizi, bilincimizi ve ruhumuzu şekillendirecek hassasiyetlere ve sorumluluklara yabancılaşıyoruz.

İslam, ortak akla, ortak yoruma, ortak harekete ve dayanışmaya göre çözümlemeler yapmamız gerektiğini önerirken, neredeyse, bütün Müslümanlar, bütün cemaatler tek akla, tek yoruma dayalı tercihler yapıyor. Kime ve nereye yönelik olursa olsun, seçici ve eleştirel okumalara engel olan dogmatik bağlılıklar özgürleşmeye imkan vermiyor. Ortak akla başvurma ihtiyacı duymayan, dogmatik bağlılıkların açıkça büyük bir putçuluğa dönüştüğünü görmek gerekiyor.

Zihinlerimizin maruz kaldığı ağır tahribat nedeniyle, aşağılanan tarih ve medeniyetimize, parçalanan, niteliksel boyutlarını yitiren kültürümüze sahip çıkamıyoruz. Kültürel, toplumlar için, anlam/değer/davranış bütünlükleri- haritaları içerir. Bizleri, anlam/değer/davranış bütünlüklerine yabancılaştıran seküler-liberal kültürü gereği gibi sorgulayamadığımız için, özellikle genç kuşaklar, büyük bir kültürsüzlük içerisinde yaşıyor. Anlam/değer/davranış bozukluklarıyla birlikte yaşamaktan rahatsız değiliz.

Kitlesel popülizm 

Hangi alanda ve anlamda olursa olsun, sömürgeleştirilebilir durumda olmak, insani yanımızın, zihinsel/ruhsal yanımızın ciddi zaaflarla malûl olduğunu gösterir. Bu noktaya nasıl geldiğimizi anlayabilmek için derinlikli tarihsel analizler yapmamız gerekiyor. Politik gündemin güncel çerçevesi, kitlesel manipülasyonlar üzerinde yoğunlaştığı için, tarihsel analizlere ihtiyaç duyulmuyor.

Kültürel anlamda sömürgeleştirilebilir durumda olanlar, kendi kendilerini yönetebilecek bir varoluşa sahip olamazlar. Bu durumda olanlar sahte/taklit varoluşlarla hayatlarını sürdürürler, kim olduklarının, kim olmaları gerektiğinin farkında değildirler. Geleneğimizde eleştiri ve muhalefet yer almadığı için, yalanlar/yanlışlar/popülizmler/propaganda saltanatını dilediği gibi sürdürebiliyor. Böyle bir durumda, İslami anlamda bir özgürleşme hiçbir şekilde mümkün olamaz. Kitlesel popülizm ve manipülasyon üzerinde yoğunlaşan politik kadroları radikal duyarlılıklara/sorumluluklara davet etmek, temel sorunlar etrafında kamuoyunun dikkatini/hassasiyetini çekmek gerekir.

Çabasız, kültürsüz, eğitimsiz, bilinçsiz, ufuksuz umutlarla bir gelecek yürüyüşü başlatılamaz, bir medeniyet vizyonu oluşturulamaz. Bu tür umutların çok ucuz umutlar olduğunu bilmek gerekir. 
#Serbest piyasa
#ırkçı-seküler
#Müslümanlar
9 yıl önce