|

Küresel 28 Şubat''ın Aczimendileri IŞİD

Yerel 28 Şubat sürecinin Aczimendilerinin gördüğü en önemli işlev, İslam''ı itibarsızlaştırma operasyonunun bir parçası olarak İslami bir hayat tarzının tarih dışı olduğunu göstermekti. Onların bizzat böyle bir niyetleri var mıydı yok muydu bu işlevin görülmesi açısından pek önemli değildir. Küresel 28 Şubat sürecinin Aczimendileri IŞİD ise İslam''ın tarih dışı olduğu kadar insanlık dışı olduğunu gösterme işlevini görüyor.

Vahdettin İnce
00:00 - 9/10/2014 Perşembe
Güncelleme: 22:17 - 8/10/2014 Çarşamba
Yeni Şafak
Küresel 28 Şubat''ın Aczimendileri IŞİD
Küresel 28 Şubat''ın Aczimendileri IŞİD

IŞİD''in halifesinin fotoğrafını ilk gördüğümde bizim 28 Şubatın Aczimendilerini hatırladım. Muhteşem bir dizinin setinden fırlamış gibiydi. Adamlar harcamadan kaçınmamışlar dediydim, özenle hazırlanmış kostümüne bakınca. Tıpkı bizim Aczimendilerin tarihi bir filmin setinde rol kesiyormuş edasıyla Taksim''de, Kadıköy''de arzı endam ettikleri, Ankara''yı fethetmeye yeltendikleri günler gibi. IŞİD halifesi de sefere çıkmak üzere minberde Müslümanlara hutbe irad eden Abbasi halifesi Harun Reşid edasıyla poz vermişti. Çok inandırıcıydı. Ne var ki her senaryonun bir kusuru olduğu gibi onun da bir kusuru vardı. Kurguyu bir anda karikatürize eden kolundaki pahalı saatten bahsediyorum. Halis muhlis Batı ürünü. İlerleyen günlerde IŞİD''in eylemlerini ve bu eylemleri bahane eden uluslararası sistemin bölgeye yönelik yıkıcı müdahalesini görünce bu benzetmede haksız olmadığımı anladım. Prodüksiyon aynı prodüksiyon. Sadece bu sefer seyirciye daha inandırıcı gelmesi, görür görmez ''bu bir oyun'' dememeleri için üzerine kan unsuru serpiştirilmiş. Kellelerin uçuşması o yüzden. ''Tak…tak…''kaldırım taşlarını döven asaların çıkardığı sesin yerini ''pat…pat'' yere düşen kesik başların sesi almış bu sefer. İşin içine kan girince de inanması kolay oluyor. Kandan gözünü alıp büyük resme bakamıyorsun kolay kolay.

Böylesine büyük prodüksiyonları gerektirecek bir bölgedir Ortadoğu. Batı''ya hayat veren enerjinin kaynağıdır. Bu kaynakları kontrol etmek için büyük bedeller ödediler. İki defa dünya savaşı çıkardılar bunun için. Sonrasında aralarında kurdukları dengeyle de Ortadoğu üzerindeki hegemonyalarını sürekli hale getirdiler. Fakat dinamik bir coğrafyadır Ortadoğu. Bütün zayıf düşürücü bölünmüşlüğüne rağmen kabına sığmıyor. En önemlisi İslam gibi iddialı, iddiasını kanıtlamış büyük motivasyon kaynağı bir dinin anayurdudur. Bu yüzden Batılılar açısından boş bırakmaya gelmez bu bölge. Her zaman her duruma karşı devreye sokacakları bir planı mutlaka ellerinin altında bulundururlar. İslami hareketlerin büyük etkinlik kazandıkları son yarım asırda devreye soktukları plan da İslam''ı itibarsızlaştırmak üzerine kurulu olduğu görülüyor. Bunu bugünlerde görüldüğü üzere küresel ölçekte uyguladıkları gibi, ufak tefek bazı değişikliklerle her bölge ülkesinin özelinde de devreye sokuyorlar. Bölgenin İslami yerli güçlerin kontrolüne girip Batı egemenliğinden çıkmaması için en büyük yıpratıcı unsur hiç kuşkusuz terör yaftasıdır. Önce psikolojik harp yöntemiyle bir algı operasyonu gerçekleştirilir, sonra bunu pekiştiren uygulamalara zemin hazırlanır. Neticede Batı hegemonyası kaldığı yerden devam eder. Cezayir''de bunu gördük. Başka yerlerde de. Türkiye''nin 28 Şubat süreci, neticeye varmak için algı operasyonun ne denli önemli olduğunun somut bir örneğidir. İslam''ı önce söylemle itibarsızlaştırmak, sonra pratikte bu söylemi sergileyen modellerle algıyı zihinlere şırınga etmek esasına dayanan bir psikolojik harp yaşadık o süreçte.

PEKİ NE OLDU 28 ŞUBAT SÜRECİNDE?

Söz konusu süreçte özellikle İslami hassasiyetin yükseldiği, insanların tefekküre, arınmaya, dolayısıyla zihinsel derinliğe müsait hale geldiği Ramazan aylarında, kurmay bir zekanın ürünü olduğu her açıdan belli olan bir psikolojik harp yürütülürdü. Bir zamanların pehlivan tefrikalarını andıran şeyh tefrikaları sürüme sokulurdu. Bir takım adamların yedikleri herzeler denk getirilir tam iftar saatinde ekrana sürülürdü ve lokmalar boğazımıza dürülürdü. Ramazan nasıl gelir nasıl geçerdi anlamazdık. İbadetin motive edici etkisini yaşamaya fırsat verilmezdi. Bayram sabahı da bıçakla kesilir gibi biterdi psikolojik harp. Çünkü maksat hasıl olmuştu. Artık bir dahaki Ramazan beklenirdi. Yıllarca bu eziyeti çektik. Bu gibi yapay gündemlerle meşgul olur asıl gündeme bir türlü eğilemezdik. Bu arada ''efenim İslam''da yoktur''cu ilahiyatçıların her gece ekranlarda gerdan kırıtarak (daha inandırıcı olsun diye zahir) genizden çıkardıkları seslerle ''dinimize ta''n etmeleri'' de psikolojik harbin açtığı yaralara tuz ekerdi. Müslümanca yaşamak yürek isterdi doğal olarak. Ateşten gömlek giymekten beterdi İslami değerlere sahip çıkmak. En hafifinden mürteci damgası yapıştırılırdı. Bu psikolojik harp taktiklerinin puslu havasında İmam Hatiplerden tutun Kur''an Kurslarına, ilahiyatlara kadar milletin değerlerini şu veya bu şekilde temsil eden kurumlar ağır darbeler aldı. Sonra milletin gelenekten gelen gücü bütün bunları topyekun püskürttü de on yıl kadardır buruk da olsa ramazanları biraz daha anlamlı idrak etmeye başladık.

Buruk diyorum çünkü sınırlarımızın dışında bu süreç hala devam ediyor. Mesela geçen Ramazan ayı boyunca gece gündüz Gazze''yi bombalayan İsrail, aynı psikolojik harbin dış uygulayıcısı olarak sahne aldı ve aynı kurmay zekanın ürünü olarak vazifesini icra etti. Ramazan bitince de katliama son verdi. Görev tamamlanmıştı. Küresel ölçekte Ramazan''ın hissedilir olması engellenmişti. Haddizatında İsrail''in kendisi bir küresel 28 Şubat süreci olarak kurgulanmıştır.

DEHŞET VERİCİ BİR ZEKA

Bu kadar da değil. Mesela bu günlerde hac mevsimini yaşıyoruz İslam alemi olarak. Fakat tuhaf değil mi sizce de? Hiçbir yerde bayram havası hissedilmiyor. Çünkü küresel 28 Şubat süreci bütün hızıyla devam ediyor ve yerel 28 Şubat sürecinin ''Asalı Aczimendileri''nin silahlı versiyonu ''IŞİD'' bütün gündemi işgal etmiş bulunuyor, işgal ettiği şehirlerin, köylerin yanında. İçeride zinde güçlerin asalı Aczimendileri önce sürüme sokup sonra onları bahane edip post modern darbe yapması gibi, dış zinde güçler de doğrudan veya dolaylı yollarla kendi ürettikleri IŞİD''i önce örgütleyip meydana saldılar. Şimdi de onu bahane ederek bir ümmetin gözü önünde, hac mevsiminde üzerimize bomba yağdırıyorlar. Böyle bir atmosferde koskoca hac mevsimi bir futbol maçı kadar ilgi uyandırır mı? Elbette hayır! Ya da ağız tadıyla bayramı kutlayabilir misin? Gözlerde hüzün buğusu. Çocuklara üst baş almaya yelteniyorsun, yalın ayak sınırları aşan çocuğun bakışları yumruk gibi oturuyor boğazına. Bu kasvetli, boğucu havada herhangi bir ibadetin tadını hissetmek mümkün mü? Allah için kurban kesmeye kalksan, Allah''ın dinini kurban edercesine etrafa vahşet sıçratanların dehşetiyle donup kalıyorsun.

Dehşet verici bir zeka ile karşı karşıyayız. Amaçlarını güya en amansız hasımları olan Müslümanların (!) eliyle gerçekleştirebilecek kadar becerikli. Ve attığı her adım da bir önceki adımın devamıdır. Mesela yerel 28 Şubat sürecinin Aczimendilerinin gördüğü en önemli işlev, İslam''ı itibarsızlaştırma operasyonunun bir parçası olarak İslami bir hayat tarzının tarih dışı olduğunu göstermekti. Onların bizzat böyle bir niyetleri var mıydı yok muydu bu işlevin görülmesi açısından pek önemli değildir. Küresel 28 Şubat sürecinin Aczimendileri IŞİD ise İslam''ın tarih dışı olduğu kadar insanlık dışı olduğunu gösterme işlevini görüyor.

İSLAM''I KARALAMAK VE GERİLETMEK

Bütün bunlar dediğim gibi bölgenin kontrolünü elde tutmanın yegane yolu olarak İslam''ı geriletmek, itibarsızlaştırmak, etkisini kırarak görünür bir din olmasının önüne geçmek içindir. Haccın özgürleştirici atmosferini bulandırmaya yöneliktir. Yılların düşünsel birikimiyle, özgürleştirici tevhit inancıyla, ahlak ve erdemiyle artık insanlığın önderliği misyonunu ikinci defa devralmaya hazır olan İslam''ı sözde mensuplarının eliyle karalamak suretiyle Batı''nın ifsad edici önderliğinin devamını sağlamak içindir. Böylece küresel 28 Şubat''ın bin yıl devam etmesi içindir.

İslam''ın imajına yönelik bu ölümcül suikastın yanında Şengal''de, Kobanî''de Kürtlerin yurtlarından edilmesi, katledilmesi. Bütün bunlar senaryonun boşluğunu dolduran yan malzemelerdir. Bu oyunu bozma istidadına sahip merkezleri devre dışı bırakma taktikleridir.

Yerel 28 Şubat''ı püskürten yeni Türkiye''nin kurucusu AK Parti hükümeti, küresel 28 Şubat senaryosunun bütününü gözardı ederek eski Türkiye''nin Kürt fobisine kapılmaz umarım. Çünkü küresel 28 Şubat''ı geriletecek büyük çıkışın ilk adımı Kürt-Türk birliğidir.

9 yıl önce