|

Statükodan aktif dış politikaya

Sayın Davutoğlu, başbakan adayı olarak açıklandığı 21 Ağustos''ta her zamanki gibi manevi değerleri ön plana çıkaran bir konuşma yaptı. Sözlerine yine davasındaki kararlılığı, dürüstlüğü, temiz ahlakı ve yumuşak huylu yapısı yansıdı. Davutoğlu''nun, ''Baki olan Rabbimiz ve davamızdır'' sözleri, makam için değil dava için hizmet eden kıymetli bir insan olduğunun da bir teyidi.

Seral Köprülü
00:00 - 4/09/2014 Perşembe
Güncelleme: 22:54 - 3/09/2014 Çarşamba
Yeni Şafak
Gündem
Gündem

Ahmet Davutoğlu, 2009''da Dışişleri Bakanlığı görevine getirilse de aslında 2002''den beri Başbakan''ın özel danışmanı olarak birçok özel misyon üstlendi. Ülkemizin on yıllardır devam eden pasif ve statükocu dış politika yapısını aktif ve yapıcı bir hale getirdi. Balkanlar, Türk Cumhuriyetleri ve İslam ülkeleriyle neredeyse durma noktasına gelen ilişkiler canlandırıldı. Bu ülke halklarıyla kucaklaşıldı. Herkesle azami derecede maddi manevi yakınlaşma sağlandı. Bunun doğruluğu, zor durumda olan her milletin sığınacak en güvenilir liman olarak Türkiye''yi seçmesiyle ortaya çıkıyor. Buna mukabil devletimiz de ırk, din, dil ayrımı yapmadan herkesi kucaklayan şefkatli bir tavır takındı. Dolayısıyla, hem batıda, hem de doğuda herkesin gözü, Türk dış politikasına yeni bir nefes getiren Dışişleri Bakanı''na çevrilmişti.

Hamas''ın sürgündeki lideri Halid Meşal''in Ankara''ya gelişi ve Suriye-İsrail arasında arabuluculuk misyonunu gerçekleştiren Davutoğlu''ydu. Bu hamleler Ortadoğu''da barışçıl bir havanın esmesine neden oldu. Yıllardır dünyayla kopuk bir ülke olan Suriye de iç savaş dönemine kadar Türkiye vesilesiyle uluslararası camiayla barışık hale getirilmişti. Ne var ki, Esed''in makamını kaybetmeme uğruna halkından 200 bini aşan kişiyi katletmesi Türkiye''nin de haklı olarak bu rejime yönelik tavır almasına sebebiyet verdi. Katil bir rejimle ters düşmek, Suriyelilerle sorunumuz olduğu anlamına asla gelmedi. Katliamlardan kaçarak ülkemize sığınan 1 milyon 250 bin insan en güzel şekilde kucaklandı.

Ermenistan''la, Yunanistan''la, Kıbrıs Rum Kesimi''yle yakınlaşma sağlandı. Kuzey Irak ve İran''la ticaret üst seviyeye çıktı. Rusya yakın bir dost oldu. AB üyeliği için çalışmalar hız kesmedi. Birçok ülkeyle vizeler kaldırıldı, ticari imkanlar geliştirildi.

Yeni Türk Dış Politikası, TİKA, Afad gibi kuruluşları devreye sokarak yurt dışındaki tüm mazlumlara ulaşan bir şefkat eli haline getirmişti bizi. Bir yandan Gazze''ye, diğer taraftan Afganistan''a alt yapı yardımları ulaşırken, Türkiye''nin sevgi dolu nefesi her yerde hissedilir olmuştu. Dünyanın umutsuz bir vaka olarak gördüğü Somali''ye sürekli yapılan yardımlar bu insani politikaların bir örneğiydi.

''Türk devletleriyle kucaklaşma, zorda olan Müslümanların yardımına koşma'' gibi uzun sürelerdir hasret kaldığımız görüntüler işte bu son dönemde gerçekleşmeye başladı.

SÜNNİ-Şİİ KARDEŞLİĞİ

Ak Parti''ye yönelik olarak ''Sünni eksenli politikalar izleniyor'' eleştirileri yapanlar, Irak''ta kutsal Şii mekanlarını ziyaret eden, İran''la her zaman sıcak ilişkiler kuran bir Dışişleri Bakanı buldular karşılarında. İran''la Batı arasındaki kavgada tansiyonu düşürmeye çalışan, 2010 yılında İran''ın uluslararası nükleer otoritelerinin taleplerini kabul etmesine öncü olan da yine Ahmet Hocamız oldu. Irak''ta Sünni ve Şiiler arasındaki kavgada uzlaştırıcı roller oynandı. Hoca, Kasım 2013''te Necef''te Şii lideri Ayetullah Ali Sistani ve Şii lider Mukteda El Sadr ile bir araya geldi, Hz Ali''nin türbesini ziyaret etti, Şiilerle kucaklaştı. Davutoğlu''nun bu ziyarette söylediği, ''Bölgede mezhep savaşının önüne geçmeye çalışıyoruz'' vurgusu onun Müslümanların bir arada olması gerekliliğine olan inancını belirtiyordu.

Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık el-Haşimi''nin Türkiye''ye sığınması üzerine hükümete Sünni eksen eleştirisi yapanlar da yanıldı. Bugüne gelindiğinde, tüm dünyanın baskıcı Şii politikalarıyla Irak''ı iç savaşın içine sürükleyen Maliki''yi adeta silmesi, Türkiye''nin o dönemdeki girişimlerini de haklı çıkartmış oldu.

''İSLAM ÜLKELERİ BİRLİĞİ'' YENİ OSMANLICILIK DEĞİL

Erdoğan ve Davutoğlu, Türkiye''nin bölgesel tüm sorunların çözümünde artık aktif rol almasını istiyor, olan biteni seyreden değil yeni kurulacak düzene katkıda bulunan yeni bir Türkiye''nin varlığını istiyordu. Düzen kuruculuk ''tek başına hareket etmek'' anlamında değil, doğuyla batı arasında bir sevgi, kültür ve barış köprüsü kurmak anlamında kullanılıyordu.

Ancak, hükümetimizin tarihe referans vererek yaptığı her vurgu, kardeşliğin veya 2.500 yıllık köklü devlet geleneğimizin hatırlatılması gibi sebepler, batıda ''Yeni Osmanlı mı geliyor?'' gibi bir endişeye yol açacaktı. Amerikan Washington Post gazetesinin Neocon yazarlarından Jackson Diehl de, Davutoğlu''yla yaptığı bir görüşmenin ardından dış politikamızı ''Yeni Osmanlıcılık'' olarak nitelemişti.

Her şey bir yana, 600 yıl üç kıta üzerinde onlarca milletle uzun süreler birlikte yaşama vesilesi olmuş bir Osmanlı''dan söz etmek yeniden böyle bir imparatorluğu istemek değildi. Chomsky ''Ortadoğu''nun huzuru için Osmanlı''dan ders almalı'' diyordu.

Diğer taraftan, tarihteki bu birliktelik sonucu o bölgelerle bir gönül bağı, kardeşlik ve akrabalık bağları oluşmuştu. Elbette Balkanlar''da da, Ortadoğu''da da kardeşlerimize, soydaşlarımıza ve akrabalarımıza karşı sorumluluğumuz vardı ve onlara sırt çeviremezdik. Ahmet Hoca bu söyleme yönelik rahatsızlığını şu açıklamasıyla belirtecekti: ''Türkiye bir ulus devleti olarak bölgemizdeki herhangi bir ulus devletle, en küçük ölçekli nüfus ya da yüzölçümü olarak, aynı şartlardadır, eşittir. Kimse üzerinde bir hakimiyetimiz de yoktur. Ama yapmak istediğimiz şey, çevremizde kalıcı düzenin kurulmasına katkıda bulunmaktır... Yani Türkiye''nin Ortadoğu politikasında bir buyurgan dil var mı? Yukardan bakan bir dil? Böyle bir şey yok.''

ÇÖZÜM BİRLİK İÇİN ÇALIŞMAKTA

Ortadoğu gibi sevginin unutulduğu, nefret ve şiddetin ise her geçen daha da arttığı bir ortamda kalıcı barış için başarı kazanmak elbette kolay değil. Çözüm için önce Müslümanların birlik ruhu içinde hareket etmesi gerekiyor. Bu noktada herkesin ''asgari müştereklerde birlik olma'' ülküsüne destek olması çok önemli.

10 yıl önce