|

Tunus geçiş süreci ve Nahda Hareketi

Tunus''ta medya üzerinden Nahda''ya çok ciddi bir algı operasyonu yapılıyor. Nahda fedakarlık yapıp Tunus''ta bir anayasayı yapabilmesine, gücü paylaşmasına rağmen oluşan koalisyon hükümetinin bütün başarısızlıkları da Nahda''ya mal edilmeye devam ediyor. Medyada Nahda üyelerine her türlü hakaret edilmesine rağmen Nahda bugüne kadar ne bir gazete kapattı ne de bir gazeteciye dava açtı.

Nevzat Çiçek
00:00 - 10/10/2014 Cuma
Güncelleme: 22:42 - 9/10/2014 Perşembe
Yeni Şafak
Tunus geçiş süreci ve Nahda Hareketi
Tunus geçiş süreci ve Nahda Hareketi

Tunuslular ekim ayı sonunda parlamento seçimleri için sandık başına gidecekler. Bu demokrasi sınavından, bir ay sonra da devlet başkanını seçmek için yine sandık başında olacaklar. Tunuslular aslında sandık başına giderken aynı zamanda Arap Baharı sonrası demokrasiye geçişi de tamamlamak istiyorlar. Devrimden belli bir süre sonra muhalefet liderinin öldürüldüğü, Gezi Parkı gibi meydanın Burgiba Caddesi''nde oluşturulduğu ve Nahda''nın iktidarı paylaştığı ve yeni anayasa yaptığı Tunus''ta seçim öncesi siyasi durumu, Tunus demokrasinin geleceğini görmek amacıyla yaklaşık 16 gün boyunca Tunus''ta incelemelerde bulundum ve halen de bulunmaya devam ediyorum. Bu araştıramadan öğrendiğim sonuç Tunus halkı, Zeynel Bin Ali sonrası demokrasi yürüyüşünü tamamlamaya çalışıyor ve bu konuda da oldukça istekli, Tunus''un demokrasi yürüyüşünü tamamlatmak istemeyenler de bunun gerçekleşmemesi için bir o kadar karanlık ve pervasız işler peşinde. Tunus, Arap Baharı''nın başlangıç yeri olması ve hala bunu devam ettirme iradesi gösterdiği ve bunu toplumun yüzde 94''ünün kabul ettiği bir anayasa ile taçlandırdığı için özel olarak araştırmayı hak eden bir coğrafya. Yanıbaşında Libya''daki gelişmeler de Tunus''u ve siyasetini etkileyen faktörlerin başında geliyor.

NAHDA HAREKETİ''NİN SİYASETİ

Tunuslular Arap Baharı sonrası Doğu ve Batı konsepti arasında ülkelerinin örnek gösterilebilecek tek model olduğunu ifade ediyorlar ve bunda da haksız değiller. Türkiye ve Tunus bu anlamda ''İslam ve demokrasi'' bağlamında örnek gösterilecek modeller arasında yerini alırken özellikle bölge ülkelerini incelediğimizde Tunus Modeli sadece Tunus içinde değil bölgedeki radikalizmin yükselmesine karşı desteklenmesi gereken bir model olarak okunmalı. Ancak ne Batı Dünyası ne İslam Dünyası ne de Tunus muhalefeti Nahda Hareketi''nin ortaya koyduğu geçiş sürecini kazasız belasız tamamlaması için yaptığı fedakarlıkları görmekten ziyade her şeyi iyi veya kötü olma babından okuyarak Tunus''un kazanımlarını ve Arap Baharı''nın arka planını görmezden gelerek bu modelin kıymetini bilmemekte ısrar etmektedir.

İslam Dünyası''nda ortaya çıkan IŞİD, El Kaide, Boko Haram, Şebap, Ensar El Şeria vb. hareketlerin uyguladığı şiddetin esas sebebinin diktatör rejimler olduğunu unutmamak gerekiyor. Bütün bunlar gözönündeyken aranan modellere en uygun yönetimin sergilendiği ülkelerin başında devrim sonrasındaki Tunus geliyor. Nahda Hareketi''nin barışçıl, demokrasiye ve çoğulculuğa inanan yapısı ve devrim sonrasında öç alma duygusu ile hareket etmemesi bu modelin daha da anlamlı hale gelmesine yol açıyor. Nahda Hareketi''nin lideri ve İslam dünyasının en önemli mütefekkirlerinden Raşid Gannuşi''nin de ifade ettiği gibi İslam özgürlüklerle birlikte büyüyen gelişen bir harekettir. Eğer özgürlükleri yok ederseniz, diktatör rejimlerde ısrar ederseniz bu şiddetten başka bir şey doğurmaz... Bu söz ve bunun etrafında gelişen siyaset algısı ''radikal örgütlere'' karşı model olacak bir anlayışı da ortaya koyuyor.

Nahda Hareketi''ne baktığımızda Tunus''un demokratikleşmesi ve siyasi görüşlerin hayata geçmesi anlamında ezber bozan bir yapıda olduğunu gösteriyor. Öyle ki anayasada birden fazla evliliğin yasaklanması, Tunus Parlamentosu''nda Nahda adına bulunan 89 vekilin 45 tanesinin kadın olması pek alışık olduğumuz bir durum değil. Nahda Hareketi''nin en önemli başkan yardımcılarının da bir tanesinin kadın olması aslında Nahda''da bu anlamda kadın katılımının Avrupa''da birçok ülkesini geride bıraktığı gerçeği ile bizi karşı karşıya bırakıyor.

NAHDA''YA ALGI OPERASYONLARI

Nahda''nın iktidara gelmesi ile birlikte ''İslamofobia'' üzerinden oluşturulan korku ve daha sonra toplumsal gerginliği artırma adına yapılanlara baktığımızda aslında meselenin yeni bir dizayn olduğu ve eski rejimde imtiyazını kaybetmek istemeyenlerin oluşturduğu yapay bir korkudan ibaret olduğu gerçeğidir. Öyle ki bu korkuyu toplumda pekiştirmek adına. Daha önce ülkede tartışma konusu olmayan camiler, medreseler ve vakıfların Nahda iktidarı ile birlikte tartışma konusu haline getirildiğini gördük. Öyle ki Nahda''yı sıkıştırmak ve algı operasyonları yapılması adına bu kurumlar Nahda üzerinden tartışmaya açıldı ve Nahda bu anlamda suçlanmaya başlandı. Öyle ki ülkede 800''den fazla türbe saldırıya uğradı ve bunların hiçbir tanesinin faili ne yazık ki yakalanmadı. Aynı şekilde bazı camiler hızlı bir biçimde toplumda kabul görmeyen ''Radikal'' din adamlarına verildi ama Nahda bu oyunu kısa sürede bozarak resmi imamları bu camilere atayarak oyunu bozdu.

Öyle ki ülkenin en saygın kurumlarından olan Zeytuna Camii ve Zeytuna Şeyhi basın üzerinden çok ciddi anlamda yıpratılmaya başlandı ve Eylül''ün ilk haftasında Zeytuna''da kürsüye çıkan  Zeytuna Seyhi Huseyin Abudi ağlayarak özerk olan kurumlarının siyasete karıştırılmasına karşı çıktı ve bu noktada kendi ayakları üzerinde durduklarını ifade etti. Hüseyin Abudi''nin, ''Türkiye ümmetin kalbidir. Rabbim sizi muhafaza eylesin'' diyerek iki ülkenin örnek modelliği üzerinde durarak bu anlamda Türkiye ve Tunus''ta oynanan oyunun benzerliğine dikkati çekti.

ALGI OPERASYONLARI

Ülkede muhalefet liderinin öldürülmesinden sonra etik olarak Nahda suçlandı. Bu cinayet üzerinden Nahda iktidarını paylaşmak zorunda bırakıldıysa da yine en çok zararı gören Nahda Hareketii oldu. Cinayetin faillerinden Ensar El Şeria''nın terör listesine alınmasının gecikmesi Nahda''ya karşı yapılan en büyük eleştiri olurken, Nahda yetkilileri bu gecikmenin sebebi olarak meselenin barışçıl bir yolla çözülmesi için çaba harcandığına vurgu yapıyorlar. Nahda yetkilileri bu gerginlikler üzerinden bir algıya da dikkat çekiyorlar: ''Aşırı gruplar bizim düşmanımız laik partiler demediler ve düşmanımız Nahda dediler. Ancak yine de biz suçlanıyoruz.''

Öyle ki Tunus''ta medya üzerinden Nahda''ya çok ciddi bir algı operasyonu yapılıyor. Nahda fedakarlık yapıp Tunus''ta bir anayasayı yapabilmesine, gücü paylaşmasına rağmen oluşan koalisyon hükümetinin bütün başarısızlıkları da Nahda''ya mal edilmeye devam ediyor. Medyada Nahda üyelerine her türlü hakaret edilmesine rağmen Nahda bugüne kadar ne bir gazete kapattı ne de bir gazeteciye dava açtı. Nahda, ''Her konuda eleştirebilirsiniz ama özel hayata müdahale noktasında asla bizi eleştiremezsiniz'' diyerek kendine olan özgüvenini ve siyasetini net biçimde ifade etmekten çekinmiyor.

10 yıl önce