T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
ANAP bu defa Kayahan'a "Mavilim"i söyletse ya..

Mesut Yılmaz'ın başına gelenlere bakarak, bu adama acımak da mümkün..

Baksanıza.. Son olarak, "Moskova'da heykeltıraşlarla görüştüm" dedi.. Sonra anlaşıldı ki, Çernomirdin'le "Mavi Akım"ı görüşmüş..

Korkmaz Yiğit'i medya patronu, Dinç Bilgin'i banka patronu yapmaya çalıştı başbakanlığında..

Şimdi, Yiğit de, Bilgin de cezaevinde..

Peter Sellers'in "Pembe Panter"indeki sarsak polis müfettişi Kluzo'yu hatırlar mısınız?

Nereye gitse, neye dokunsa mutlaka kırar dökerdi.. Bu arada kendisi de, sürekli burnu sargılı, kolu askıda gezerdi..

Mesut Yılmaz'ın Budapeşte ziyaretini hatırlatmıyalım.. Oldukça geride kaldı bu iş..

Yetmezmiş gibi, bu Rusya'ya endeksli "Mavi Akım" yüzünden, Mesut Yılmaz'ın adı, "Rus lobisi"ne bağlantılı biçimde de kullanılıyor..

Tıpkı Osmanlı'nın son döneminde bazı politikacılara "Rusçu", bazılarına da "İngilizci" denilmesi gibi..

Örneğin Kıbrıs'lı Kamil Paşa (1832-1912), dört defa Sadrazam olmuş önemli bir kişiydi.. Ancak Londra'ya çok bağımlı politikalar izlediği için, adı "İngilizci"ye çıkmıştı.. Hatta bir keresinde, Rodos'a sürgün edileceğini öğrenince, İzmir'deki İngiliz Konsolosluğu'na sığındığı bile söylenir..

Buna karşı, iki kez Sadrazam olmuş Mahmut Nedim Paşa da (1818-1883), Rus sefiri İgnatiyef'le fazlaca yakınlaştığı için, halk arasında, ondan "Nedimof" diye söz edilirdi..

Şimdi Mesut Yılmaz da, enerji politikalarımızı Rusya'ya ipotek ettiği ileri sürülerek, "Rusçu" olmakla itham ediliyor..

Ne yazık ki, bu konuda gösterdiği büyük telaşa ve olayla ilgili sürekli yaptığı yalanlamalara karşı, suçlayanların iddiaları daha doğru çıkıyor..

Çok çarpıcı son örnek.. Gazprom Başkanı Çernomirdin'le görüşmüş olması, Yılmaz'ın ve bazı gazetecilerin yalanlamasına rağmen, doğru çıktı..

Başka bir ciddi ülkede olsa, bu olaydan ötürü Mesut Yılmaz politikayı bırakmak zorunda kalırdı..

Mesut Yılmaz ise, tam tersini yapıyor..

Kendisi hakkındaki suçlamalara karşı, sivil demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü ve seçilmişlerin atanmışlar karşısındaki durumunu savunduğunu söylüyor..

Bakarsınız, ANAP'ın önümüzdeki İstanbul Kongresi'nde, delegeler, ona "Demokrasi kahramanı" falan diye hitap ederler..

Yenilgi ile biten seçim kampanyasında, Mahsun Kırmızıgül'e "Yıkılmadım, ayaktayım"ı söyletmişti ya ANAP..

Bu defa da Kayahan'a, ANAP kongrelerinde, "Mavilim"i söyletirler..

Bana göre Mesut Yılmaz, "Rusçu" falan değil..

O bir kader kurbanı..

Bilindiği gibi müteahhitler, seçimlerde partilere en büyük parasal destek veren kesimdir.. Çünkü iktidar olan, devlet ihalelerini genellikle yandaşı müteahhitlere dağıtır..

Türk taahhüt sektörü, bir yandan "içeri"de çalışırken, ülke dışında da çok gelişti..

Libya'da başlayan büyüme süreci, Suudi Arabistan'da, Irak'ta ve petrol zengini Ortadoğu ülkelerinde devam etti..

Şimdi Ortadoğu'da pek yatırım yok..

Bizim müteahhitler için "dış ekmek kapısı", Rusya ve yeni bağımsız cumhuriyetlerden bazıları.

Mesut Yılmaz'ın şanssızlığı da buradan kaynaklanıyor.. Müteahhitlere yakın durması ve bunların da Rusya ile iş yapması, mecburen Yılmaz'ı da bu çizgiye sürükledi..

10-15 yıl önce başbakan olsaydı, adı belli ki "Arapçı"ya çıkardı..

Kemal Tahir, Rusçu, İngilizci, Fransızcı, Almancı falan olan sivil paşaları konuşurken, şöyle derdi..

-Osmanlı'da bunlar, dış politikanın denge unsurlarıydı.. Padişahlar da, bunları bilerek kullanırdı.. Ancak burada ön şart, Padişah'ın kesinlikle "Osmanlıcı" kalmasıydı..

Neyse.. Biraz Mesut Yılmaz, biraz Mahmut Nedim Paşa konuşuruz..

Ömür de geçip gider..

ŞAKA

"Temizlik" de ne demek?

Adalet Bakanlığı, enerji yolsuzluklarını soruşturan savcılar hakkında, soruşturmalar açıyor..

Bu tutumu destekliyoruz..

"Temizlik" işte böyle olur..

Aslında, banka boşaltmalarını soruşturan savcılar da, tutuklanmalı..

Hatta Tantan da, Yüce Divan'a gönderilmeli..

Bin yıllık ata-sözlerimizi değiştirirsek, sade hukuku değil, siyaseti de siyasallaştırırız..

-Böyle gelmiş, böyle gider!..

TEBESSÜM

Bazı ürkütücü kitap adları!..

Amerika'da yaramaz çocukların anne ve babaları arasında bir anket yapmışlar.. Şu sorunun cevabını aramışlar..

-Yaramaz çocuğunuz, başından geçenleri kitaplaştırsaydı, hangi konulardaki kitaplar sizi en fazla ürkütürdü?

İşte bazı ürkütücü kitap adları

-Bir çocuğun oto-stop serüveni

-Meraklı Johny'nin yüksek voltaj merakı.

-Yüzme havuzunun dibinde nefes tutma denemeleri.

-Kız ve erkek anatomisi üzerinde çalışmalar.

-En iyi elma şekerini veren yabancıyı bulma yarışması.

-Bacağı gaz ve fren pedalına yetişmeyen çocuklar, nasıl otomobil kullanır?

Bu liste, böyle devam ediyor..

Aynı tür bir anket, bizim işadamlarımız arasında yapılsaydı, acaba onları en fazla ürküten kitap başlıkları neler olurdu?

Bazılarını tahmin edelim..

-Bakanla yaptığım telefon konuşmasına nasıl jandarma girdi?

-Kartal'daki alış-veriş merkezleri..

-Devalüasyondan önce tüm servetini Hazine Bonosu'na bağlayan, batar mı?

-Gözaltının, tutuklanma karşısındaki üstünlükleri..

-Bir enerji ihalesinin içyüzü..

-Temizlik çabaları, sonuna kadar devam edecek..


12 Mayıs 2001
Cumartesi
 
MEHMET BARLAS


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED