T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Bunlar böyledir

Bu satırlar, "Doğan grubu Yılmaz'ı gözden çıkardı" dediğim için hatırımı soran saygıdeğer ANAP'lı vekillere...

Partizanlık (ki bir yerde öyle olmak zorundasınız), kalbinizi, gözünüzü kararttığı için, olup bitenleri görmemekte mazursunuz.

Hürriyet gazetesinin, ısıtıp ısıtıp piyasaya sürdüğü "telekulak" haberi, geçmişte Meral Akşener'in defterinin dürülmesini sağlamıştı, şimdi Mesut Yılmaz'ın "rehabilitesinde" kullanılıyor.

Gazete, sözkonusu haberinde, dinleme skandalının "özellikle" Mesut Yılmaz'ın başbakanlığı döneminde yaşandığını belirtiyor ve güya yeni ele geçirdiği bir "belge"yle, "dinleme" olayından Jandarma'yı sorumlu tutan eski başbakanı "etkisiz hale" getirmeye çalışıyordu.

Bu, Yılmaz'ın gözden çıkarıldığına dair sağlam bir karine sayılabilir mi?

Sayılmaz!

O zaman buyrun size Ertuğrul Özkök'ün yazısı.

Günlerce Mesut Yılmaz' ın Gazprom yetkilileri ile görüşmediğini yineleyen Ertuğrul Özkök, Hürriyet Moskova muhabiri Nerdun Hacıoğlu'nun "uyarı"sı üzerine "fikrini değiştirerek" nihayet Yılmaz' ın gerçekleri gizlediği kanaatine vardı.

Okuyalım:

"ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ın Moskova gezisi sırasında Gazprom yetkilileriyle görüşmediğini söylediğini yazmıştım. Yılmaz, Çernomirdin'in Gazprom'un eski genel müdürü olduğunu, o tarihte kendisi ile 'Evimiz Rusya Partisi Genel Başkanı' olarak görüştüğünü söylemişti. Bu yazım yayınlandıktan sonra Moskova Temsilcimiz Nerdun Hacıoğlu aradı ve şu notu geçti: Yılmaz, Çernomirdin ile 20 Eylül 1999 günü görüştü. O tarihte Rusya seçim ortamındaydı ve Çernomirdin gerçekten 'Evimiz Rusya Partisi'nin başkanıydı. Ancak bundan bir ay kadar önce, Yeltsin tarafından görevinden alındıktan bir süre sonra, tam tarihi ile 26 Ağustos 1999 günü Gazprom Olağanüstü hissedarlar toplantısı yapıldı. O gün Çernomirdin hissedarlar tarafından Gazprom Yönetim Kurulu Başkanlığı'na seçildi. Yani Yılmaz'la görüştüğü gün Gazprom Yönetim Kurulu Başkanı'ydı. Zaten görüşme de Gazprom'a ait bir binada yapıldı."

Bitmedi...

Mesut Yılmaz konusundaki suskunluğuyla tanınan Emin Çölaşan da (Hatta, "Mavi Akım"ı konu edinen bir yazısı sansürlenmiş; "Yazısı sansürlenen bir gazeteci, hâlâ o müessesede çalışıyorsa şerefsizdir" dediği halde, Hürriyet'te çalışmaya devam etmişti!) sonunda "suskunluğunu" bozdu.

Çölaşan, "O bizi hiç aldatmadı!" başlıklı yazısında, geçmişe ait taahhütlerinden yola çıkarak, "Mesut biraderim" dediği Yılmaz'ı bir güzel silkeliyordu:

"Ben her şeyi saklarım. Zamanı gelince ortaya çıkarırım. Size birkaç gün önce, büyük devlet ve hükümet adamı Mesut Bey biraderimin 18 Nisan 1999 seçimleri öncesinde yayınladığı 'Türkiye Sözleşmesi' isimli belgeyi açıklamıştım. 'Yapamazsam benden hesap sorun' diyordu. Dün arşivime girdim, bir 'Mesut Yılmaz belgesi' daha buldum. Tek kelimeyle muhteşem! Bunun en başında biraderimin el sallarken ve hafif tebessüm edip dişlerini gösterirken çekilmiş resmi var. Başlığı şöyle: BEN, SİZİ HİÇ ALDATMADIM."

Çölaşan'ın (Buna Fatih Altaylı da dahil) durup duruken Yılmaz'a saldırmasının esbabı ne ola ki?

"Bunlar böyledir" deyip geçiştirmek de mümkün.

Ama bana sorarsanız, bu, hem "28 Şubat ittifakı"nın çatladığını, hem de "yolsuzlukla mücadele" adı altında yürütülen "siyasetten arındırma" operasyonunun önüne yeni hedefler katarak sürdüğünü gösteriyor.


12 Mayıs 2001
Cumartesi
 
MEHMET E. YAVUZ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED