Sadece Türkiye’de değil, dünyanın pek çok ülkesinde son günlerde pek çok tekâmül derecesinde ele alınarak üzerine konuşulan bir film ve yönet-meninden söz etmek istiyoruz bugün…
Amacımız, tam da bunu, yani “Ne iş?” olduğunu anlatmak …
Yaşama sanatına hizmet eden yönetmenler dönemi yavaş yavaş kapanıyor sanki… Wim Wenders de ‘Son Mohikanlılardan’ biridir…
Öte yandan, Wenders’in son filmi gerçek bir ustalık eseri… Bir arkadaşımız, “Adam 1,5 saat tuvalet temizledi ve hiç sıkılmadan izledim” dedi… Filmi ‘okumak için’ 4 açıdan bakacağız: Fenomeni (kısaca ‘türü’), İçeriği (kısaca konusu), Biçimi (6 sanat dalı ve edebiyatı nasıl kullandığı) ve nihayet özü (kısaca irfanı, ruhsal tekâmül düzeyi)…
İşte ne varsa orada var zaten. Yönetmen bize şu duyguyu ve algıyı geçirmeye çalışıyor: Gerçek esenlik, aydınlık, mutluluk ve entelektüel haz, yalınlıktadır…
Wenders’in bu iyi yapılmış iyi filmini ‘Mükemmel Günleri’ kendinize armağan edin…
Filmi izledikten sonra dönüp hayatınıza bir göz atamıyor, yaşamınızdaki bizim değer ve inanç sistemimizin de bir parçası olan, her türlü melanetten uzak bir yalınlık duygusunun ne kadar var olduğunu sorgulayamıyorsanız, bilin ki, ya Wenders arzuladığı ve betimlediği duyguyu size geçirmeyi başaramamıştır; ya da siz filmi okumayı başaramadınız…