Kürtler ise o süreçte bölgedeki diğer tüm kavimlerden farklı olarak hala geleneksel önderler, şeyhler, melalar, seyyidler, ağalar etrafında kümeleniyorlardı. İslam''ı siyasal anlamda bitirmeyi amaçlayan emperyalist dizaynın işine gelmiyordu bu durum doğal olarak. Bu yüzden Kürtlerin bir eğitim sürecinden geçirilmeleri gerekiyordu. Böylece Kürtler Irak ve Suriye''de Arap ulusçularının ve Baasçıların, Türkiye''de de tek parti rejiminin rahle-i tedrisine terk edildiler. Bu mekteplerde her gün dayak yiyen Kürtler de geçen yüz yıl boyunca aslında İslam''ın siyasal anlamda bitirilmesi projesinin baş aktörlerinden biri olmak anlamına gelen bir ulus devlete sahip olamadıkları için hayıflanıp dizlerini dövüp durdular. Bugün Kürtler kıvama gelmiş bulunuyorlar. Fakat bazı safdil Kürtlerin sandıkları gibi birleşik bağımsız bir Kürdistan öngörülmüyor bu süreçte.
İslam''ı siyasal olarak devre dışı bırakmak
Arapların geçen yüzyıl aldıkları darbenin aynısı Kürt coğrafyasında Kürtlere vurulacaktır. Farklı rejimlerin rahle-i tedrisinden geçen özerk, federal ya da bağımsız Kürdistanlar öngörülüyor. Bunun anlamı bir yüz yılı da Kürtler ''birlik'' hedefi peşinde koşarak tüketeceklerdir ve bir kez daha emperyalistlerin ana gündem maddesi ''İslam''ın siyasal olarak bitirilmesi'' projesi kimsenin aklına gelmeyecektir. O yüz yılın sonunda zaten birleşme iradesi diye bir şey de kalmayacaktır. Araplar mesela isteseler de artık birleşemezler.
İran''ı, Birinci Dünya Savaşı sonrası süreçte yapısal bir operasyona tabi olmamasından dolayı bir yana bırakırsak, İslam''ın siyasal varlığının zeminini oluşturan bu üç omurga milletin bugün karşı karşıya kaldığı süreç ise, yine İslam''ın siyasal açıdan bitirilmesinin devamı ve mütemmim cüzü bir adım olarak İslam''ın akidevi olarak bitirilmesi sürecidir. Çünkü Batı patentli ve bölge halklarını köleleştirici ulus devlet sürecinin tek alternatifi İslam''ın siyasal olarak bitirilmesine karşın akide olarak yerinde durdukça bu süreci tersine çevirme potansiyeline sahip olduğu bilinmektedir. Bu yüzden de İslam''a yönelik saldırılar artık temelden sarsmaya yöneliktir.
Tek partili rejimin hükmü
Bunun yolu da İslam''ın siyasal olarak devre dışı bırakmanın adı olan uluslaşma sürecinin bizzat Müslümanların eliyle gerçekleştirilmesi gibi bu adımın da bizzat Müslüman kimliğine kişilerce gerçekleştirilmesinin sağlanmasıdır. Bırakın İslam gibi tüm inançlara, dillere, renklere doğadaki kadar engin bir özgürlük vadeden ve bunu bizzat gerçekleştiren bir dini, en ilkel inançlarda bile kendine meşru bir zemin bulamayacak vahşi şiddetin bölgemizde Müslümanların eliyle gerçekleştirilmesi bu yüzdendir. Bugünlerdeki gelişmelerden de anlaşıldığı kadarıyla bu sürecin pilot bölgesi de Kürdistan''dır. Uluslaşma sürecinde tatmin edilmemiş milliyetçiliğiyle, Arap Baasçılarından ve tek partili rejimin hüküm sürdüğü Türkiye''den gördüğü şiddetin hıncıyla büyüyen Kürtler bu iş için son derece müsait görünüyorlar. Bu günlerde birçok Kürt''ten duyduğum: Müslüman Araplar, Müslüman Türkler bizi kesti, şimdi de Müslüman IŞİD bizi kesiyor; başta ABD olmak üzere Batılılar da bizi kurtarıyorlar, şeklindeki söz ne demek istediğimi sahip anlatıyor.
Küresel sisteme ilkesel bir itiraz misyonunu artık en üst perdeden dillendirmeye başlayan yeni Türkiye''nin, asıl dayanacağı güç İslam''ın evrensel erdemleridir. O yüzden Kürdistan''ın İslam''ın akide olarak bitirilmesinin pilot bölgesi haline getirilmesine izin vermeyecek adımları atması bir zorunluluktur. Oyunu bozacak Kürt-Türk ittifakının, bölgesel çapta büyük ittifaka giden ilk adım olduğunu unutmamak gerekir.