SENET DEFTERE KAYITLI DEĞİL
'Kredi borcunu ödeyemeyeceği' zannıyla hesap kat edilerek hakkında haciz işlemi başlatılan Güney'e göre bu işlem yapılmadan önce kendisine banka tarafından yasal olarak gönderilmesi zorunlu olan tebligat gönderilmedi. Tebligat, Güney'in oturduğu sitenin karşısında bulunan konutun kapıcısına bırakılmıştı. Banka tarafından hazırlanmış olan ve kambiyo senedi vasfı taşımayan senedin bu şekilde işleme konulmayacağı da ortaya çıktı. Güney'in tüm malvarlığının yok olmasına neden olan senet bankanın ticaret defterine işlenmemişti.
ÖRGÜTLÜ SUÇLA BİRLEŞTİ
Türkishbank yöneticileri hakkında başlatılan dolandırıcılık ve sahtecilik soruşturması ise çete soruşturmasına dönüştü. Sahtecilik ve Dolandırıcılık Suçları Soruşturma Bürosu'nda devam eden soruşturma ile Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu'nda sürdürülen soruşturma örgütlü suç kapsamında değerlendirilerek Ocak 2013'te birleştirildi. Savcı, konuyla ilgili İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan Semra Oktayoğlu ile ilgili dosyayı da mahkemeden talep etti. Turkishbank CEO'su Hakan Börteçene, eski genel müdür ve bankanın yönetim kurulu üyesi Abdullah Akbulak, eski Genel Müdür Yardımcısı Taner Biçer ve Levent Şubesi Müdürü Semra Oktayoğlu'na yönelik açılan çete soruşturmasında iş adamlarının malvarlıklarını zimmete geçirdiği iddia ediliyor. Üzerinde imza bulunan senet ve genel kredi sözleşmeleri soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcısı tarafından, 21 Mart 2013 tarihli evrakla İstanbul Emniyet Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuvarı'na gönderildi.
Avukattan işadamına tehdit
Türkishbank avukatlarının Çağlayan Adliyesi'nde kendisini tehdit ettiğini öne süren Adil Altay Güney, kendisine 'Sen bizim kim olduğumuzu biliyor musun, biz Türkishbank'ın avukatlarıyız. Seninle daha sonra görüşeceğiz' dendiğini söyledi. Konuyla ilgili söz konusu avukatlar hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Özel Soruşturma Bürosu'nda ek bir soruşturma açıldığı da ortaya çıktı.
ELİMDEKİ HER ŞEYİ ALDILAR
Güney, 'Haciz işlemlerinin ardından elimde neyim var neyim yoksa aldılar. Bakırköy'deki evimin satılmaması için mahkemeye başvurdum, Aile Mahkemesi'nin, tapu devrinin önlenmesi için, bankanın aile konutumu icradan satın aldığı değerin yüzde 80'i olan 320 bin TL teminat kararı, içine düşürülmüş olduğumuz maddi sıkıntı nedeni ile karşılanamadığından banka dava devam etmesine rağmen adına tapu tescilini yaptırdı. Fakat buna rağmen Mahkeme yeniden, dava süresince 3. kişilere devredilememesi için tedbir kararı aldı. Banka, Aile Mahkemesi'nin tedbir kararına rağmen, ilan tabelaları koydurarak, tedbir konulan evimi emlakçı kanalıyla satmaya çalışıyor. İcra fiyatıyla 450 bin TL'ye aldıkları evi 1 milyon TL'nin üzerinde bir fiyatla pazarlıyorlar. Bu bankacılar hukuk boşluklarından faydalanarak terör estiriyorlar' dedi.
Belgeler 2.5 yılda adliyeye geldi
İşadamı Adil Altay Güney'in şikayeti üzerine başlatılan soruşturma kapsamında savcılık bankadan defalarca söz konusu senet ve genel kredi sözleşmesini istedi. Toplam 2.5 seneyi bulan bu sürede gayrimenkuller icra yoluyla satıldı. Savcılığın tüm ısrarına rağmen belgeler adliyeye gönderilmeyince devreye emniyet de girdi. Senet ancak aylar süren ve savcının 5 kez yazdığı tekit yazılarının ardından 8 ay sonra, Genel Kredi Sözleşmeleri ise, ancak 2,5 sene sonra savcının önüne gelebildi.
Müdürün imzasını taklit ettiler
Türkishbank, mahkemeye kullanılan krediler için imzalanan 4 adet genel kredi sözleşmesi fotokopisini gönderdi. Bankanın, '21.09.2007'de kullanıldı' dediği 2 milyon 100 bin TL'lik kredi sözleşmesinin üzerindeki imzanın sahte olduğu ortaya çıktı. O dönemde bankanın Merkez Şube Müdürü olan ve daha sonra Bakırköy Şubesi Müdürü olarak atanan Ali Baba Şanlı'nın imzası taklit edilerek yeni bir sözleşme hazırlandığı ve 600 bin TL'lik kredinin 2 milyon 100 bin TL'ye çıkarıldığı belirlendi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na beyanda bulunan Şanlı, 'Sayfada benim imzama benzetilerek atılmış olan imza benim değildir. İmzam taklit edilmiştir' diye konuştu.