PERŞEMBEDEN PAZARA DÜĞÜNLERDEYDİ
Beş çocuklu bir ailenin çocuğudur Ciguli. Aileden sanatçı. Dedesi figorna çalar, babası şarkı söyler. O da ses eğitimini babasından aldığını söylüyor her seferinde. Fakat babasından erken ayrılır. Akordeonla, perşembeden pazara Bulgaristan düğünlerinde çalar. Her seferinde ne kadar ''fıkara'' olduğunu söylemekten hiç çekinmez. Bu arada Türkiye''ye giden gurbetçilerin arabasını durdurup ''Abi müzisyenim, ne olur bir kaset ver bana be'' der. Onlardan aldığı İbrahim Tatlıses, Ferdi Tayfur, Orhan Gencebay kasetleriyle yetiştirir kendisini. Bu arada babası vefat edince ailenin geçimini üstlenir. O yıllarda Ayten''le evlenir. Bu evlilikten İbrahim ve Ferdi ismini verdiği oğulları olur. Ferdi Tayfur''la İbrahim Tatlıses''i çok sevdiği için oğullarına bu isimleri verir.
SERMAYESİ TELEVİZYON
1990 yılında geldiği Türkiye''de tutunmak için çok mücadele verir. Ağabeyi İbrahim''in ısrarıyla almıştır bu kararı. Fakat çekinceleri vardır: ''Aslanlarla kaplanlarla uğraşamam dedim. Zaten elde avuçta bir şey yoktu. Sonra evimdeki televizyonu satıp kendime sermaye yaparak Türkiye''ye geldim.'' Kumkapı''da iş bulur fakat kalacak yeri olmadığı için sandalye üzerinde altı yıl yatar. Bulgaristan''dan Türkiye özlemi çekerek, büyük hayaller kurarak gelir Ciguli ülkesine. 1991 yılında Çakıl Gazinosu''nda Hülya Avşar''a akordeon çalmaya başlar. 1998 yazında İzmir Fuarı''nda sahnede İbrahim Tatlıses ve Sibel Can''ın arkasında çalar. İki sanatçının da sahne programı sırasında sergilediği renkli şovlarla adını müzik camiasında duyurur. Bu tecrübeler Ciguli''ye çok farklı alanlar açar ve 1999 yılında ismi anılınca akla ilk gelen şarkısı Binnaz''la dünyamıza girer. O yıl, 6. Kral Tv Video Müzik Ödüllerinde En İyi Çıkış Yapan Erkek Sanatçı ödülüne layık görülür.
DOMATES YETİŞMİYOR CİGULİ YETİŞİYOR
Fakat gelin görün ki, Türkiye''deki birçok sanatçı Ciguli''yi kabul etmez. Hatta ona ''soytarı'' diyenler bile olur. Onu takip eden hedef kitleyi kimse önemsemez. Bu durum Ciguli''yi öyle üzer ki, Roll dergisine verdiği röportajda ''Adnan Şenses benim için konuştu, Coşkun Sabah da, Ajda Pekkan da… Gücenmeyeyim dedim ama gücendim yani. Onlar büyük sanatçı. Ben dün gelmişim. Lazımdı demeleri ''bir kardeşimiz de gelmiş aramıza, hoş gelmiş.'' Ben hepsini seviyorum, hepsinin kasetlerini dinliyorum. Sen koskoca Coşkun Sabah olmuşsun, benimle ne ilgin var senin? Sen koskoca Adnan Şenses''sin, benimle ne ilgin var abi ya? Ben sana ne yaptım? Bu yere gelene kadar az çekmedim. Bu camiada bir tencerede kaynayan adamlarız. Belki duydunuz, ''şu ülkede domates yetişmiyor, Ciguli yetişiyor'' demişler. Ciguli yetis¸iyor ama nasıl yetişiyor? Ben de öyle bir cevap verdim, alsın bir akordeon bakalım, nasıl yetişiyor Ciguli göstersin bana. 33 sene oldu ben akordeonu çalıyorum.'' Özetle sanatı bazılarına ağır gelir ve kolayına kaçarak ''çingene'' diyerek onu saf dışı bırakmaya çalışırlar.
Ahmet abi kadın mı oldun?
Albümleri, pek bilinmese de çok sevildi o. Barış Manço''dan sonra çocuklar tarafından en çok sevilen sanatçı oldu. Öyle ki, yoğun bakımda ve ölmek üzere olan bir bebek Binnaz şarkısı dinletilerek yeniden hayata döndürüldü. Zaten o da ilk albümünü çıkarırken strese ve üzüntüye iyi geleceğini söyleyerek albümünü ilaç gibi paketletmişti. Bir yönüyle de çok muhafazakardır Ciguli. Öyle ki ilk albümünde sesini incelterek söylediği bir şarkıya çekilecek klibi duyunca setten kaçar. O günlere dair de ''Klipte kadın kıyafeti giymemi, küpe takmamı istediler. Ben de ''Sigara almaya gidiyorum, bekleyin geleceğim,'' dedim. Bir daha gitmedim. İnsanlar seyredecek, ''Ahmet Abi ne oldu ya sana, kadın mı oldun yani,'' diyecek. Olur mu öyle şey?'' cümlelerini kurar. Uzun yıllar Bulgaristan''da yaşadığı için Bulgarcayı gayet iyi öğrenir. Türkçe de konuşabilir ama ne okur ne de yazar. Bu yüzden onun Bulgarca yazdığı şarkılar Türkçeye çevrilir ve albüme koyulur.
Geldiği sosyal çevre, fiziği, ismi hep sorun olur. En popüler olduğu dönemde ''Ciguli''ye benzeme yarışması'' yapılır. Fakat o bununla da dalga geçmeyi bilir ve yarışmaya katılır. Ciguli, Ciguli''ye benzeme yarışmasında ikinci olur.
AMERİKALILAR İŞE GİDERKEN DİNLERMİŞ
Türkiye''de kıymeti pek anlaşılmaz ama ta Amerika''dan etnomüzikolog Texas Üniversitesi öğretim üyesi Profesor Sonia Tamar Seeman onun müziğini incelemek ve kitap yazmak üzere Türkiye''ye gelir. Ciguli o günler için ''Sonia, Amerika''da birilerine dinletmiş, ''böyle bir ses olamaz, böyle akordeon olamaz'' demişler… Başka bir yerden de duydum, Amerika''da dinlenirmiş müzigˆim, çalınırmıs¸. Sabahleyin Amerikalılar giderken işe beni dinlermişler, Ciguli''yi.'' Daha sonra Hollanda''da Dünya Virtüöz yarışmasına katılır, birinci seçilir. Yine duyan olmaz. Böylesine hareketli bir yaşam, bir kalp ameliyatında alınan narkozdan uyanamayarak sona erdi. Hastaneye yattığında da yine gülmeye devam eden Ciguli''nin son sözleri ''Sahneye çıkacağım tabi, mola verdim, mola'' oldu. Böylece Bulgaristan''da başlayıp Türkiye''de süren bir ömür yine doğduğu topraklarda noktalandı. Biraz daha desteklense uluslararası başarılara imza atacak bir müzisyenken, sosyal çevresi ve yaşadığı kültür nedeniyle dışlanan Ciguli, birçok projesini tamamlayamadan göçüp gitti bu dünyadan.
Küstü gitti
Ölümünün ardından ne çok seveni varmış dedirtti Ciguli. Bir çok sanatçı arkadaşı sosyal medyadan ne kadar üzgün olduklarını belirttiler. Yönetmen Ezel Akay, ''Neredesin Firuze''nin oyuncusu, sevdiğim insan Ciguli gitti! Daha film yapacaktık onunla!'' derken sanatçı Aylin Aslım, ''Muhtemelen küskün ve üzgün gitti. Kıymet bilmeyen hoyratlara hediyeydi oysa. Ne tatlı adamdın sen Ciguli'' ifadeleriyle üzüntülerini dile getirdiler.