Akıllıyı ile deliyi birbirinden ayırt etme konusunda kaleme aldığı bir denemesinde, delinin sözlükteki anlamına karşı çıkan yazar “Akıl atını çatlatarak öldürenlere deli, akıl atı çatlamak üzereyken dizginleri aşkın eline verenlere meczup dersem kınar mı beni sözlükler? Kınasınlar. Ben de onları kınıyorum. Kınamakla kalmıyor, sözlüklerden kaçıp deliler gibi koşturan kelimelerin arkasından gülümsüyorum” ifadelerini kullanıyor. Arkasından gülümsüyorum dediği kelimeleri akıllıca kullanarak ilmek ilmek dokuyor Ejderha ve Kelebek'i.
Onlar kime 'deli' diyorlardı
"Bakın 'deli' kelimesine nasıl bir anlam verdi Peygamber (Sav), yanlarından geçen bir adama 'deli' deyince ashabı. “ O hastadır, gerçek deli, Allah'a sürekli isyan edendir.” Böyle tanımlayınca deliyi Resul, yeni cümleler taşıdı onu izleyenler kayıp kamusa. Süfyan-ı Sevri: “ Hakkı batıldan ayıramayanlardır,” derken, Halef b. Eyyub: “Rabbi yerine başkasını tercih eden!” dedi. Muhammed b. Aişe, “Dünya kimin sevgilisiyse delidir o, akıllı denilse bile,” derken, meşhur meczuplardan Uleyyan kendisine “Ey deli!” diye seslenildiğinde, “Ağır ol, gerçek deli O'nu tanıdıktan sonra isyan edendir.” dedi." Kitapta 'Bunu Yapmayacaktınız' başlığıyla kaleme aldığı yazısında zamanında kimlere, neden deli denildiğini vurguluyor ve bugünün 'delilerine' eleştirel göndermeler yapıyor.
'Sahipsiz tabutlar' başlığı altındaki değerlendirmeler de dikkat çekici ve bir o kadar da düşündürücü. Metinde işlemedik günah bırakmayan adamın annesinin duası ve Rabbinin sonsuz affı sayesinde öldükten sonra nasıl cennete nasıl gittiği anlatılıyor.
A. Ali Ural'ın deneme alanındaki ustalığını gözler önüne serdiği, etkileyici bir üslupla yazdığı kitabı, ilgiyle okunmayı hak eden önemli bir yapıt.